Osmanlı’da, Eski Yunan’da ve geleneksel Japon toplumunda, kadınların kamusal mekândan dışlanmasıyla elele giden erkek eşcinselliği kültürleri hakkında yazdıklarım, çeşitli okuyucu mektuplarını tetikledi. Hepsine ayrı ayrı cevap yazdım. Asıl konu, yani tarih ve metodoloji açısından önemli gördüğüm birkaç tanesini, isimlerini saklı tutmak kaydıyla buraya da alıyorum. Bir hafta boyunca yayınlayacağım.
Pencerenin sözlükteki “açılan bir şey” esasına zımnen dayalı tarifi bile bozuldu. Açılan değil yatayı-dikeyiyle çeyrek, hatta iki parmak aralanan pencereler bir yana… Plaza protipli mekânlarda camları açıl(a)mayan akvaryumların yanaklarına benzedi. Hissettiğim kadarıyla; kavanozu eve benzetirsen de kıymetli, evi kavanoza benzetirsen de övgüye değer galiba küresel ısıtmalı çağdaş mimaride. Hele pencereleri lomboza çevirirsen, itibarda 20 Bin Fersah…
Sokakta gezinirken, birilerinin yanlarından geçip giderken bölük pörçük sözler duyarız ya hani. Kopuk kopuk bir iki kelime… “Yüzü gözümün önünden gitmiyor” dediğini duydunuz birinin mesela… Ne anlarsınız? Acı çeken birini görmüştür büyük ihtimalle değil mi? Ben de insanların seslerini unutamıyorum. İstemsizce, sürekli tekrarlanıyor sözleri. Beni bunaltan beynimin içinde sürekli tekrarlanan sözlerin anlamları değil. Hatırlattıkları.
Texas eyaleti yeni bir kürtaj yasağı yasasını kabul etti. Yüksek Mahkeme ihtiyati tedbir başvurusunu reddedince yasa 1 Eylül’de yürürlüğe girdi. Yasanın en ilginç maddesi şu: Yasağın denetimini eskiden olduğu gibi kamu görevlileri değil doğrudan Texaslılar yapacak. Çünkü yasa, yasadışı bir kürtaj olayını tespit eden Texaslılara dava açma yetkisi veriyor. Davada ‘yasadışı kürtaj’a hükmedilirse, dava açan kişiye 10 bin dolar ödül verilecek.
Üstünkörü bir yaklaşım, Hitler’i mutlak bir fırsatçı ve içgüdülerine dayanarak yol alan bir politikacı olarak betimler. Oysa Haffner’e göre “Hitler, asla bu değildir.” Hitler, salt pragmatist bir politikacı olarak anılmak istemez, tersine bir siyasi düşünür ve bir hedef belirleyici olarak tarihe geçmeyi arzular. Bir başka ifadeyle o, “Hitlerizm’in sadece Lenin’i değil Marx’ı olmayı” hedefler.