Peker’in iddialarını soruşturmak için o beklenen savcı muhtemelen hiçbir zaman çıkmayacak. İktidar bu iddiaları ademe terk ederek, etkisinin zamanla geçmesini bekliyor. Ama milyonlar her Pazar sabahı Türkiye’nin görünenin dışındaki yüzünü görmek için Sedat Peker’i izlemeye devam ediyor. Süleyman Soylu’ya ısrarla “kendinizi yalnız hissediyor musunuz” diye soran gazetecinin reklam arasında Sedat Peker’in yakın adamıyla görüştüğünü yoksa nerden öğrenecektik ki?
Ezgi Mola’nın şahsında kadınların hayatlarını karartan bu erkek düzene karşı haklı bir isyanla karşı karşıyayız. Bu durumu görüp, anlamak varken; susturup içeri tıkmaya niyet edenlere karşı, o çığlığa çığlık katmak şu sıralar en doğru tercih olarak görülüyor. İyi ki Ezgi Mola gibi yüzümüzü ağartan cesur insanlar var.
Kasabaya giren yeni Reis ile Türkiye’de reisler karıştı. Bu karışıklığa bir başka ‘Reis’ daha ekleyelim. Avustralya’dan Hakan Reis... Sydney’de barlar ve genelevlere sahip bir mafya babası, yüz milyonlarca dolarlık uyuşturucu ticaretinden sorumlu iken 2010’da ülkeden kaçtı. Kırmızı bültenle aranıyor O da sosyal medyayı çok iyi kullanıyor. Vücut geliştirmeci. Polisler kendisini “Akıllı, yetenekli ve modern teknolojiye hâkim bir suç örgütü lideri” olarak tanımlıyor. Adını ve estetik cerrahi ile tipini değiştirdiği, İstanbul’da yaşadığı söyleniyor.
İnsanlar bize imrensin, bizim yerimizde olmak istesinler istiyoruz. Çünkü aksi halde kendimizin ve hayatımızın değerinden emin olamıyoruz. Ve ne kadar çok insan bizim yerimizde olmak istiyorsa o kadar mutlu oluyoruz.
Benim saçlarım hiç uzamadı, hiç uzatmadım. Toprağa rengini veren benim saçlarım olacaksa eğer siyah güller açsın istedim. Olmadı. Güller açmadan soldu tarih önümden akıp giderken. Yusufçuk bir daha hiç öyle bağırmadı. Sesi şehrin gürültüsünde kayboldu, geçmişten gelen yankısı bile duyulmadı. Bir nesil öyle geçti.