İktidarın, mafyatik kişiliğine vurguyla söylediklerini önemsizleştirme çabalarına karşın, Peker’in iddialarına olan alaka artıyor, iddialar gün be gün daha fazla tesir ediyor. Öyle ki eski başbakanlar, bakanlar, emniyet müdürleri, valiler bu iddialara karşı konuşmak zorunda kalıyorlar, Meclis Başkanı meseleye dâhil oluyor.
Özdemir Sabancı’dan, Mete Akyol’a, Uluç Gürkan’dan, İlter Turan’a ünlülerin hocasıydı. Haydar Göfer hocayı geçtiğimiz günlerde 102 yaşında yitirdik. Cumhuriyet’te çalıştığım yıllarda, İstanbul’a geldiğinde bana mutlaka uğrardı. Bu arada gazetede gördüğü dil yanlışlarını takip eder, gösterirdi. Tarsus’a dönünce de mektuplarla denetimini sürdürürdü. Önümde mektuplarından birisi duruyor.
Eğer biri hoşunuza gitmeyen, ortalığı bulandırdığını düşündüğünüz bir şey yapıyorsa, bununla yüzleşmek de (bu örnekte olduğu gibi mesela Cumhurbaşkanı’nı suçlamak) işinize gelmiyorsa, en pratik çözüm suçu FETÖ’ye atmak. Böyle durumlarda 30’larda suçlar mürtecilere, 40’larda, 50’lerde, 60’larda komünistlere, 80’lerde 90’larda bölücülere atılırdı. 2000’lerin sonunda açıklanamaz her olayı Ergenekon’a bağlamak da modaydı. Şimdi aynı işi FETÖ görüyor. Nasıl olsa gizli karanlık işler çevirmiş, gizliliği bir yöntem olarak kullanmış bir yapı.
Kürtlerin Türkleştirilmek için devlet, bir yandan Kürtçeyi kamusal alanın dışına itip Kürtler ile dilleri arasındaki köprüleri yıkar, diğer yandan da Kürtlere yoğun bir şekilde Türkçe öğretmenin uğraşını verir. Okullar, Halkevleri, Türk Ocakları, Halk odaları ve benzeri yapılardan hem toplumsal kalkınmayı katkıda bulunmaları hem de Türkçü ideolojiyi kitlelere taşıyıp benimsetmeleri beklenir.
Halk temkinlidir. Seçtiği iktidarın değişmesi gerektiğini düşünüyorsa, kararını acele etmeden verir. Aydın, halk karar değiştirene kadar geçen süre içinde birkaç kez tercih değiştirmiş olabilir. Halk da tercihlerini yaparken bazen yanılır. Pişman olur. Ama yanlıştan dönmesini de bilir.