Mandela’nın siyahların ragbiyi desteklemesi ve Afrikanerlerin de ulus olma fikrini benimsemesi üzerine kurduğu oyun, beklentinin üzerinde bir başarı kazanır. Aslında olan biten Mandela’yı da şaşırtır, bir kupa kazanmanın insanların hayatına böyle tesir etmesi karşısında sarsılır. Ama nihayetinde, beş yıl için öngördüğünün büyük bir kısmının bir yılda gerçekleşmesi onu sevindirir. Başkanlığı süresince Güney Afrikalı kimliği yaratmak için ciddi mesai harcar. 1999’da emekli olsa da onun ışığı Güney Afrika’nın üzerinde yansımaya devam eder.
Gülten Dayıoğlu ülkede hâlâ eksikliği fazlasıyla hissedilen bir alanın ilklerinden ve “çocuk edebiyatı” başlığının yayılmasının arkasındaki isimlerdendir. Bu nedenle denebilir ki çocuk edebiyatın annesidir. Aslına bakılırsa o hep bir anne olmuştur (her çocuk kitabı yazarı kendi kendisinin annesidir!). Sevgisi öfkesine, kızgınlıklarına ve acılarına baskın, şefkatli bir anne gibi gelir bana hep.
Talha Hakan Alp’in tweetlerinden sonra, her şeyi bilenler ve o güne kadar bildiklerinden başka hiçbir şeyi bilmek istemeyenler ağır kınayıcı sözlerle harekete geçtiler. Ne gerek var ki ortalığı karıştırmaya? Ortalığı karıştıranlar ağzının payını öyle bir almalı ki, bundan sonra kimse cesaret edemesin. Yalan yanlış da olsa, herkes kendi “derin” kökleriyle yaşamaya devam etsin. Yoksa korkularımız ile baş etmek zorunda kalırız, rahatımız bozulur.
Bazen uyurken dışarıya bağırdığını duyardı, oydu, emindi. Beyler beter olunuz! Suratsız, sarı benizli Anton böyle bağırdığında mahalleli gülmeye, alay etmeye başlardı. Bir makaradır gider, çocuklar bazen penceresine nereden buldularsa yumurta atarlardı.