Yazarlar

Hayat bir yandan akarken

Morga girdim. Hastanenin en alt katında Arif’in kolundayım. Koyu gri duvarlara bakıyorum. Kapılar, duvarlar, kapılar… Arif soldan ikinci kapının önünde durunca ben de durdum. Bize...

Hamile kadın, bırak ayakta kalsın!

Bir göçmenin en sık duyduğu sorulardan biridir bu: “Mutlu musunuz orada?”. Mutluyum, çünkü çocuğumla her evden çıktığımda sırtımda beliren kasılmayı uzun süredir hissetmiyorum. Bir yere gitmeden önce, “Ya orda ağlamaya başlarsa?” diye düşünmeyeli de bayağı oldu. Yan masadan ağlayan kızıma ve bana yargılar şekilde bakan kadın ve adamları da pek özlemedim. Kimse anneliğime not vermiyor.

“Fosforlu Cevriye”: Aşk nasıl bir şeydir? Namus ne değildir?

Cevriye, kendini bildi bileli sokaklarda yaşıyor, hiç evi olmamış. Annesi hakkında hiçbir fikri yok, gökyüzündeki yıldızlara bakıp hayaller kurarken, “bir yıldızdan” dünyaya düşmüş olabileceğini düşünüyor, o çok küçükken ölen ve ona sahip çıkan bir adamı sevgiyle hatırlıyor ve onun babası olduğunu sanıyor.
Roman dört bölümden oluşuyor, şarkının sözlerinin ilk dört dizesi bu dört bölüme başlık oluyor. Mümkün olduğunca Suat Derviş’e bırakalım sözü:

Yaşam ve ‘değersizlik duygusu’ üzerine – Tuna Tüner’i Anmak (2)

İnsanların haysiyet yoksunluğu, maalesef sırf kendi cehennemlerinde yaşamaları ile sonuçlanmıyor, toplumu da ifsad ediyor ve cehenneme çeviriyor, tıpkı Platon’un, Devlet’te konuşturduğu Sokrates’in de söylediği gibi...
- Advertisement -

“Arzu sosyolojisi”nde kahve

Erkek tavana kilitli bakışlarını yavaşça kadına indiriyor, “Ne içersiniz?” sorusunu garsondan devralıp yineliyor. İşte tanışmada en kritik an… “Ne içeriz?” yahut “Ne içelim?” derse başka nüans, söze “Ne içsem?” diye başlarsa başka kalınlık. Hiç sormadan, “Burası kahvesiyle meşhur, kahve içeceğiz”i buyuruyorsa, huyu “Ben bilirimci”den despotluğa kadar uzanabilir.

En Son Çıkanlar