Seyit Rıza ve oğulları yakalanmış, 1937 harekâtı tamamlanmış, (onun ifadesiyle) “Dersim ele geçirilmişti.” İnönü, 25 Ekim’de görevden alınmış, Seyit Rıza ve arkadaşları ise 15 Kasım’da idam edilmiştir. İnönü’nün ‘gerek yok’ dediği asıl büyük imha hareketi bundan sonra yapılmıştır.
Gerçek hayatta tanık olduğumuz, bazen medyadaki kaygan, ataerkil anlatımıyla da mide kaldıran vakaların perde arkalarında inanılmaz süreçler gizli. Çoğunun örtülü kalan hikâyesi korkunç… Sinemada Yunan Yeni Dalgası cesaretle tabuların, mayınlı alanların, ataerkil zihniyetin arsızca güvendiği “kol kırılır yen içinde kalır”ın üzerine dimdik gidiyor.
Esnaf çok şikayet eder, konuşur ama genelde istikrarın ve iktidarın yanında durur, kapısından herkesin girmesini istediği için radikal pozisyonlar almaz, merkezde kalmaya çalışır. Ama esnaf bile rahatsız olduğunda taşlar muhakkak yerinden oynar. Türkiye’de son bir senedir yaşananlar esnafın da rahatsızlar arasına katılmasına neden oluyor, kritik bir eşik aşılıyor.
Uzun yıllardan sonra dönemin Başbakanı “Dersim katliamının belgelerini açıklayacağım” deyince yer yerinden oynamıştı. Dönemin ana muhalefet partisinin sözcüsü, katliamı bir uygarlık götürme operasyonu olarak gördüğünü ifade etmişti.