Gara operasyonundan sonra HDP’ye karşı girişilen hamleler, emniyet ve yargı mekanizmalarının iktidarın siyasi menfaatlerini gözetecek tarzda zaman ayarlı olarak işletildiğinin bir nişanesi. “Terörle mücadele” söylemi artık mızrağı çuvalda tutmaya yetmiyor; bu tür polisiye ve yargısal operasyonlarda amacın, vatandaşın güvenliğini ve adaleti temin etmekten ziyade, muhalefeti bastırmak olduğu çok net bir şekilde ortada duruyor.
Merkez Bankası’nın kasasında/hesaplarında şu an gerçekten de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi 95 milyar dolarlık bir rezerv mevcut. Fakat yükümlülüklerinin (borçlarının) toplamı da 142 milyar dolar. Hal böyle iken “Merkez Bankası’nda 95 milyar dolarlık rezervimiz var” açıklamasının bir anlamı yok.
Sosyal medya, hayvanlara yapılan hayal edilemeyecek eziyetleri, işkenceleri, şiddeti de görünür kılıyor. Öyle zalimliklere, rezilliklere “yancı” yorumları, “espri”li mesajları, “ama”lı söylemleri de deşifre ediyor üstelik. Bazen bir suça yapılan yorumlar, o suçu bile solluyor. “Özrü kabahatinden büyük” meselesi fıkra değil artık.
İktidarın bütün hırçınlığına rağmen bütün muhalefet partileri, başarısız rehine kurtarma operasyonuna dair sorgulama, eleştiri ve önerileriyle, alternatif bir muhalefet kümelenmesinin en güçlü işaretini verdiler.
Nasıl bu haberleri ve açıklamaları bugün insanların aleyhine kullanmak ahlaken ve siyaseten yanlışsa, çözüm sürecindeki o görüşmeleri ve çekilmiş fotoğrafları kullanmak da öyle... Dün Meclis’te konuşan HDP Eş başkanı Pervin Buldan da haklı olarak Kandil’e ve İmralı’ya neden gittiklerini hatırlattı: