Geçen hafta İbo Show’a katıldıkları için linçe uğrayan sanatçılara geçmiş olsun diliyorum. Cumhurbaşkanının bile sessiz kalamadığı bu olayda faillerin yakalanması yetmez; mutlaka azmettirenlerin ve talimat verenlerin de bir an önce bulunması gerekir.
Türkiye, bir yüzyıl boyunca asıl olarak “laik-otoriter” söylemin egemenliğinde yürüdü. Son 20 yıldır da muhafazakar kesimin iktidarını deniyoruz. Sonuç olarak her iki kutbun da haklı çıkmadığı bir noktaya geldik. Tekçi anlayışlar, “Benim dediğimi yapacaksınız” şeklindeki toplum mühendisliklerinin kurduğu inşaatlar çürük çıktı, yıkıldı.
“Yatay, sivil şiddet” yanlılarından söz etmiyorum. Önce sözel ve şimdi fiziksel şiddeti köpürtenlerden. İktidarın büyük ortağını giderek gayrimeşru bir zemine çekmek isteyenlerden. Bu uğurda toplumun tepkilerini sınayanlardan. Rakiplerine karşı silâh ve sopayı ne kadar devreye sokabileceklerini adım adım deneyenlerden.
Ortada karmaşık bilimsel veriler ve bunları ideolojik eğilimlerine göre bir o yana bir bu yana büken bir medya var. Ancak önümüzdeki sorunu medyadaki dezenformasyon ortamı değil, 3. Faz çalışmalarını yürüttüğü üç farklı ülkeden birbirinden tamamen farklı sonuçlar elde eden Sinovac yaratmış durumda.
Üç ciddi sokak saldırısının ardından Devlet Bahçeli, Karar gazetesinin üç yazarını alenen tehdit etti. Eğer Elif Çakır, Taha Akyol veya Yıldıray Oğur'un başına bir iş gelirse, sorumlusunu bulmak için uzağa gitmeye gerek yok; sorumlusu, siyaset sahasını şiddetle biçimlendirmeye gayret edendir; dolayısıyla kimliği de bellidir adresi de.