Boynukalın, kanunlara uymama hakkına sahip midir? Geçerli yasalara mı uyacak yoksa Türkiye’nin din devleti olduğu varsayımıyla mı hareket edecek? İktidar partisi onun arkasında duracak mı? Türkiye, Kuran’ın hükümlerine göre mi yönetilecek, yürürlükteki Anayasa ve kanunlara göre mi?
İstanbul Sözleşmesi’nin feshi varlıkları tehdit altındaki kadınlar ve akibetlerini bilemediğimiz annesiz kalan çocuklar için daha büyük güvenceye, daha ileri bir hamleye yol açmayacaksa, telafisi imkânsız acıların faillerine cesaret veren bir vazgeçiş olarak tarihe yazılacaktır.
Yalanlar, evhamlar, önyargılar, komplo teorileri üzerine kurulu davalar, ekonomideki başarısızlığı bile Kuran ayetleriyle savunulan muhafazakar bir iktidarın yönetimi altında yaşanıyor, onun desteklediği medya üzerinden propagandası yürütülüyor, onun elinin altındaki yargı marifetiyle karara bağlanıyor.
İktidarın şu anki uygulamaları muhtemelen HDP seçmenini daha da tahkim edecek, hatta diğer parti seçmenlerinden gelen sempati ve destek artacak. Ayrıca şu ana dek dindarlıkları öne çıktığı ölçüde AKP’ye yakın duran Kürtlerde de bir yabancılaşma yaşanacak. Velhasıl bu tür adımların iktidar için hiç de ‘akıllıca’ olmadığını düşünebiliriz. Ne var ki İttihatçılığı veri aldığımızda belki de bunlar ‘akıllıca’ işlerdir.
Kişisel çağrıma aldığım cevapları aşağıda topladım. Toplam 12 tanıklık geldi. Bunlar kesinlikle kapsayıcı değil. Katkıda bulunan bütün kadınlara çok teşekkürler, sizi kucaklıyorum, yanınızda duruyorum.