Trump aslında seçim sonuçlarına itiraz etmiyor: Ardında içi kırmızı kravat dolu bavulu; Beyaz Köşkün önündeki basamaklara oturmuş, arsız çocuk gibi, tepine tepine, hüngür hüngür...
Özellikle genel seçimlerde genel eğilim bir barometre gibi ülkenin her yanından hissedilir. Asıl muhalefet potansiyeli, işte bu şekilde toplumun kendi iç dinamiğidir. Muhalefeti asıl sorumlu sayanların, bu kararsız kitlenin değişimin eşiğinde bulunduğunu yani toplumdaki dinamiği göremedikleri söylenebilir.
Aşırı bireyselliğin Batı toplumlarını gerçek anlamda ‘toplum’ olmaktan alıkoyduğu bu topraklarda sıkça söylenir. Bu ne kadar doğru bilemem; ama doğru ise dahi, bu söylemin görmezden geldiği ve örttüğü bir gerçek, bizi de, ferdiyetlere saygılı müzakereci bir dil değil de kendi doğrusunu mutlaklaştırarak dayatan vesayetçi bir dil geliştiren ‘kollektif kimlik’lere hapsolmuşluğun gerçek anlamda ‘toplum’ olmaktan alıkoyduğu...
Popülist liderler “sıradan” insanların diliyle konuşuyorlar, anlaşılabilir ve basit hedefler koyuyorlar. Sıradan insanlar, bu sayede kendilerini ‘siyaset’in parçası olarak düşünebiliyorlar; çünkü, aydınların ve onların desteklediği siyasi iktidarların yarattığı ortamın tersine, kendilerini artık ‘anlaşılabilir, kavranabilir’ bir siyasetin içinde buluyorlar.
Bir bakanın karnesini düzeltmek için Hazine’nin 128 milyar doları Babacan’ın tabiriyle kibritle yakıldı, bütün değerlendirme kuruluşlarında Türkiye’nin notları yerlerde sürünüyor. Cumhurbaşkanı’nın açıklamasıyla açı reçetelik hale gelmiş bir ekonomi var. Halbuki 2018 yılında da sadece çıplak gözle bile ortada “güvenimiz tamamdır” denecek bir ehliyet ve liyakat olmadığını görmek mümkündü.Bu duruma bağıra çağıra geldik.