Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIBir yaprak daha…

Bir yaprak daha…

6 Ocak’ta, 58 yaşındaki İtalyan futbolcu ve teknik direktör Gianluca Vialli’nin dünyadaki vadesi dolarken bizim de gençliğimizden bir yaprak daha düşüp gidiyordu…

1964’te, İtalya’nın kuzeyindeki küçük Cremona şehrinde doğar. Topa meraklıdır, yeteneği de vardır. 16 yaşında profesyonel futbol hayatına başlar, Cremonese’ye imza atar. İtalya’nın ikinci ligi olan Serie B’ye çıkmasında çok katkıda bulunduğu takımının formasını dört yıl terletir. Ardından 1984’te Cenova’nın yolunu tutar, şehrin takımı Sampdoria’ya katılır.

Sampdoria macerası sekiz yıl devam eder. Hırslı, hırçın ve iş bitirici bir santrafor portresi çizer. 223 maçta 85 defa fileleri havalandırır. Parmak ısırtan bir hücum gücü vardır Sampdoria’nın. O, Roberto Mancini ve Attiloi Lombardo, rakiplerine korkulu rüya gördüren bir üçlüye dönüşürler. Parmak ısırtan kadro, Mavi-Beyazlı takıma tarihinin ilk ve tek Serie A şampiyonluğunu kazandırır.

Cenova’da misyonunu tamamlar, Torino’ya bilet keser. Rekor bir ücretle Juventus’a transfer olur. Artık İtalya’nın üç büyük devinden birinin yıldızıdır. Siyah-beyaz formayla 102 maça çıkar, 38 gole imza çakar. Kan kanserine yakalanan takım arkadaşı Andrea Furtunato kemoterapi tedavisinde saçlarını kaybedince, ona saygısını göstermek ve destek olmak gayesiyle o da o vakitler gür olan kıvırcık saçlarını kazıtır. Sonradan benzer bir derde duçar olacağını bilmeden girdiği bu imaj ona yapışır, ne zaman adı anılsa kel kafası zihinlerde canlanır.

Juve’de kariyerinin en büyük başarılarından birine imza atar, Şampiyonlar Ligi Kupası’nı alır. Akabinde rotayı Ada’ya çevirir. 1996’dan 1999’a kadar Chelsea’nin formasını terletir; 58 maçta 21 gol atar. Aktif futbol hayatının son senesinde Chelsea’de oyuncu-menajer olarak görev yapar. Önce adını yedek listesine yazıp sonra işler kötüye gidince kendini oyuna soktuğu maçlar, yaşı yeten futbolseverlerin hatırındadır hâlâ. 1998’de Kupa Galipleri Kupası’nı Londra’ya getirdiğinde, bunu başaran en genç teknik direktör olarak kayıtlara geçer.

19 yıllık serüvenine son verdiğinde arkasında dört İtalya Ligi, iki İtalya Kupası, bir Şampiyonlar Ligi ve bir de UEFA Kupası bırakır. Toplamda çıktığı 448 maçta 167 gol atmıştır.

Futbolculuk defterini kapatıp Chelsea’nin “tam zamanlı” hocası olur. 1998-2000 yılları arasında Londra ekibi onun yönetiminde UEFA Kupa Galipleri Kupası’nı, UEFA Süper Kupası’nı, FA Cup’ı, EFL Cup’ı (İngiltere Lig Kupası) ve FA Community Shield’i alır. Ancak bunlar onu Chelsea’nin başında tutmaya yetmez. 2001-2002 sezonunu Watford’da geçirir. İşler beklendiği gibi gitmez, tadı kaçar ve eşofmanları üzerinden çıkarır.

“Kaşlarımı kızlarım çizdi”  

Futbolculuğu uzun, teknik direktörlüğü ise kısa sürer. Oyunu yorumlayarak hayatına devam ederken 2017’de bütün düzenini alt üst eden bir haber alır. Pankreas kanseri olmuştur. Sıkı bir tedavi sürecine girer. Bedeni de ruhu da örselenir. İngiliz eşi ve kızları hep onun yanındadır. Bir söyleşisinde dökülen kaşlarını kızlarının yardımıyla çizdiğini anlatır. Bir yıl sonra bu illetten kurtulduğunu duyurur. 

2018 hem onun hem de İtalya için zor bir yıldır. Zira o her ne kadar hastalığı yendiğini söylese de bir süre sonra ağrıları nükseder, yeniden kemoterapi ve radyoterapi seansları başlar. Beri yanda İtalya futbolu da bir bunalımdadır. Çünkü takım Dünya Kupası’na katılma hakkını elde edememiştir. Bir kan değişimi kaçınılmazdır.

Maviler, kaptan köşküne Roberto Mancini’yi oturtur. Mancini, takımın çehresini değiştirmeye kararlıdır. Katı bir savunma örgütlenmesini ifade eden ve neredeyse Çizme’nin değişmez milli taktiği sayılan “katenaçyo”yu bir kenara bırakır. İtalya artık defansif değil ofansif futbolu ile göz dolduracaktır. Arrigo Sacchi’nin efsanevi Milan’ından mülhem akışkan, hızlı, agresif bir oyun anlayışını takıma yerleştirir Mancini. Tutkulu ve heyecanlı futbol taraftarlarını cezbettiği gibi sahada da önüne çıkanı devirir, İtalya yenilmez armada olur.

“Gol Kardeşler”

Mancini bir futbol üstadı olmasının yanı sıra “Allah herkese nasip etsin” denilecek türden dostlardan biridir. İşini bilen ve liyakatli arkadaşlarını yanında tutan, zor dönemlerinde onlara destek olan bir karakteri vardır. Manchester’in mavi yakası ona emanet edildiğinde, ilk çağırdıklarından biri, Sampdoria’daki takım arkadaşı Lomdardo’ydu. Milli takımın başına geçtiğinde de kulübesinde yine Lombardo gibi, Evani gibi arkadaşlarına yer verir.

O da Mancini’nin en yakın arkadaşlarından biridir. İlk kez, 1978’te her ikisi de 14 yaşındayken İtalya Milli Takımı’nın Floransa’daki tesislerinde karşılaşırlar. Bir süre sonra kaderleri Sampdoria’da kesişir. Mancini, 1982’den 1997’ye kadar 15 yıl Sampdoria’da forma giyer; bunun sekiz yılında (1984-1992 arasında) onunla teşrik-i mesai yapar. İleride mükemmel bir ikili olurlar, öyle ki adları “Gol Kardeşler”e çıkar. Kardeşler elbirliğiyle bir Serie A şampiyonluğu, üç İtalya Kupası, bir İtalya Süper Kupası ve Avrupa Kupa Galipleri Kupasını kazanırlar.

İlerleyen yıllarda hayat onlara başka rotalar çizse de kardeşlikleri salt golde ve lafta kalmaz; Mancini lazım geldiğinde ona elini uzatmaktan asla imtina etmez. Hastalığının iyiye gittiğini, kendini güçlü hissettiğini söylediğinde Mancini onu milli takımdaki teknik ekibine dâhil eder. 2020 Avrupa Şampiyonası onlar için gerçek bir meydan okuma sahnesidir. Gök Mavililer, basamakları teker teker çıkarlar. Çeyrek finalde Avusturya ile karşılaşırlar. Uzatmalarda kazandıkları maçın ardından Mancini ile sarılmaları, kupaya damgasını vurur.

“Kardeş gibiydik”

Gök Mavililer yarı finalde Belçika’yı, finalde de İspanya’yı alt ederler. Wembley’deki final maçının onlar için derin anlamları vardır. Çünkü tam 28 yıl önce Şampiyonlar Ligi finalinde onun, Mancini’nin ve Lombardo’nun Sampdoria’sı Barça karşısında boynu bükük ayrılmışlardı bu stattan. Bu üçlü İtalya adına 52 yıl sonra kupaya uzandıklarında, geçmişlerindeki Wembley yaralarını da sarmış oluyorlardı.

Gıpta edilesi dostluk, bir harabeden göz kamaştıran bir sanat eseri çıkarmıştı. İtalya da onlar da mutlu ve gururludur. Ancak hastalık sinsidir; bu mutluluğun uzun sürmesine müsaade etmez; bir süre sonra tekrar ağırlaşınca mili takımdaki görevinden ayrılır. Londra’da tedavi görmeye başlar. Hiç duyulmak istenmeyen ama kaçınılmaz olduğu da bilinen kötü haber, 6 Ocak sabahı Londra’dan gelir.

Mancini, çok değil, 20 gün önce (16 Aralık 2022) Sampdoria’daki takım arkadaşlarından Sinisa Mihajloviç’i lösemiden kaybetmiştir. Daha 11 numaranın acısı tazeyken bir de 9 numarayı sonsuza uğurlamak 10 numarayı sarsar. Ölümü üzerine kısa ama her şeyi çok net anlatan bir açıklama yapar:

“Çok üzgünüm. Biz arkadaştan öte kardeş gibiydik, o benim kardeşimdi.”

58 yaşında yitirdiği 44 yıllık kardeşinin adı, Gianluca Vialli idi.

Onun dünyadaki vadesi dolarken bizim de gençliğimizdeki bir yaprak daha düşüp gidiyordu…

Perspektif, 29 Ocak 2023

https://www.perspektif.online/bir-yaprak-daha/

- Advertisment -