Ana SayfaGÜNÜN YAZILARICepheleşmenin yeni sloganı: Yerli ve milli

Cepheleşmenin yeni sloganı: Yerli ve milli

ABD ve Batı karşıtlığı söylemi üstünden siyaset üreten (sözde yerli ve milli) çizgi, günümüzün iki büyük despotik yayılmacı rejimi olan Rusya’yı ve Çin’i, Batı’ya karşı bir dış politika dengesi, hatta “Türk milleti için milli cephe” olarak sunuyor.

‘Yerli’ ve ‘milli’ sözcükleri, siyasetçi için çok cazip sıfatlar. “Sen yerli olmaya karşı mısın?” diyerek soruyu yapıştırıyor: “Sen nasıl solcusun, anti emperyalist değil misin, neden milli olandan uzak duruyorsun?” Dışlayıcı milliyetçilik bir başka söylemle yeniden karşımıza çıkıyor. Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği dış politika, Rusya’ya yönelip Batı kampından uzaklaşması, insan hakları ihlallerine yönelik eleştirilere muhatap olması, sanki yerli ve milli olunca doğru kabul edilebilirmiş gibi bir hava yaratılıyor.

Avrupa’dan gelen eleştirileri karşılıksız bırakmak için yerli ve milli olmak sanki bir çareymiş gibi öne sürülüyor. Ancak sıra bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü savunan Ukrayna halkının direnişine gelince, frene basıyor, halkın direnişini görmezden geliyorsunuz. Rusya’nın barbarca saldırısına karşı ülkelerini savunan Ukraynalıları, hangi teori adına ortada bırakıyorsunuz.

ABD ve Batı karşıtlığı söylemi üstünden siyaset üreten (sözde yerli ve milli) çizgi, günümüzün iki büyük despotik yayılmacı rejimi olan Rusya’yı ve Çin’i, Batı’ya karşı bir dış politika dengesi, hatta “Türk milleti için milli cephe” olarak sunuyor.

Her şey açıkta ve görülüyor

Çağımız, iletişim imkanlarının çok geliştiği bir çağ. Dünyanın neresinde bir haksızlık, bir itiraz, bir ayaklanma, bir direniş varsa, tüm dünya yaşananları TV ekranlarından izleyebiliyor. Tipik örneği Ukrayna. Halkın Rus işgaline karşı direnişi, tüm insanlığın gözü önünde cereyan ediyor. Ukraynalılar, Moskova’daki despotun emrinin altında yaşamak istemedi.

Çin Komünist Partisi Başkanı Chi Cinping’in kendisini ömür boyu başkan olarak kabul ettirmesine dünya tanıklık ediyor. Temel hak ve özgürlüklerin hoyratça çiğnenişini, her renkten her ırktan insanlar üzülerek izliyor…

Demokrasi zemininde gelişmeyen anti-emperyalist söylem, eninde sonunda despotizme dönüşür. Bunun en çarpıcı örneği İran’dır. İran ABD karşıtlığının en keskin olduğu ülkedir. Mollalar “ABD’ye kafa tutarak” toplumu bu tepki üzerinden örgütlemeye çalışır. Demokrasinin zerresinin olmadığı bir antiemperyalizmin bayrağıyla yürürler. Başta kadınlar olmak üzere halkına zulüm yapan bir anti-emperyalizm…

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN

- Advertisment -