ABD’de şu sıralar gündemi meşgul eden meselelerden biri 6 Ocak 2021 Kongre saldırısı. Bunun bir darbe girişimi olduğu, seçim sonucundan memnun olmayan mağlup Başkan Trump ve çevresi tarafından yönlendirildiği, Meclis araştırmasıyla her gün yeniden doğrulandı.
Haliyle bu darbe televizyon programlarında etraflıca tartışılıyor. Son günlerde ortaya çıkarılan bilgiler üzerine CNN’den Jake Tapper adlı gazeteci, eski Trump danışmanı ve yıllar boyunca farklı Cumhuriyetçi yönetimlerde dışişlerine ve milli güvenliğe dair görevlerde bulunmuş olan John Bolton’la röportaj yapmış. Bolton güvenlik meselelerinde şahinliğiyle bilinen, İran’dan Kuzey Kore’ye saldırı çağrısında bulunmuş bir kişi.
Kongre saldırısının en çok konuşulan yanlarından biri kötü organize edilmiş olması ve bazılarına göre bu beceriksizlikten dolayı darbe girişimi olarak adlandırılamayacağı. Tapper da John Bolton’a bunu soruyor: Darbe düzenlenmek için çok da parlak olmaya gerek yok, değil mi? Bolton’ın bu soruya verdiği cevap ABD’nin, özellikle sağcı yönetimlerinin, diğer ülkelere olan bakışını özetliyor.
“Darbe planlamaya yardımcı olmuş biri olarak söyleyebilirim ki, burada değil başka yerlerde, ben dediğinize katılmıyorum.”
1980lerden itibaren ABD dış politikasında kilit rollerde bulunmuş olan ve daha üç sene önceye kadar Milli Güvenlik Danışmanlığı yapan Bolton, televizyonda açıkça başka ülkelerde darbe yapılması için aktif olarak çalıştığını itiraf etmekte beis görmüyor. Cevabında yaptığı ayrım, Amerikalıların siyaset etiğinin keskin sınırlarını gösteriyor. ‘Burada’ darbe yapmak, düzenleyenlere yardım etmek yanlış, kabul edilemez. Ancak ‘başka yerlerde’ darbe planlamak beceri gerektiren ve makbul bir iş. Utanılacak bir şey değil, hatta televizyonda rahatça, cümle arasında belirtilebilecek bir şey.
Bolton’ın çıkışına eski CIA ajanı John Sipher’dan gelen cevap da sorunun derinliğini gösteriyor. Saygın bir düşünce kuruluşu olan Atlantic Council’da çalışan Sipher ne ABD’nin darbe düzenlediğini reddediyor, ne de bunu açıkça söylediği için Bolton’a kızıyor. Sinirlendiği kısım Bolton’ın kendine rol biçmesi. Bu emekli ajana göre “[Bolton] sallıyor. Onun hiç darbe planlamışlığı yok.” Bu yanıtla demeye getirdiği, kendisinin darbeye yardım ve yataklık işini bildiği, Bolton’ın ise konudan uzak olduğu. Tekrar etmek gerekirse, sorun tamamen darbeye yardımdan kimin kendine pay çıkarabileceği. Zira bu kirli iş saklanacak değil, övünülecek bir görev, ‘başka yerlerde’ yapıldığı sürece tabii.
Bu açıklama ve eski ajandan gelen cevap, akıllara Demokrat Senatör Chris Murphy’nin bir gafını (belli ki kendisi bunu bir gaf olarak görmüyor) getirdi. Ağustos 2020’de Trump yönetiminin Venezuela politikasını eleştiren bir Twitter zinciri yazan Connecticut senatörü, şöyle demişti: “Nisan 2019’da bir tür darbe düzenlemeye çalıştık ama bir fiyaskoya dönüştü.” Murphy’nin eleştirisi, ABD’nin Venezuela’da darbe girişiminde bulunmasından ziyade bunun beceriksizce yapılması ve sürecin Trump ve danışmanları tarafından kötü yönetilmesiydi. Yine ‘başka yerlerde’ darbe desteği sıradan bir dış politika hareketi olarak karşımıza çıkıyor. Bu girişimin başında olan isimlerden biri de o esnada Milli Güvenlik Danışmanı olan John Bolton’dı. Yani eski ajanın yaptığı pay çıkarma eleştirisi yanlış: Bolton ‘başka yerlerde’ darbe planlayanlara yardım etmişti. Belki de Bolton’ın Venezuela’daki kendi başarısızlığı Tapper’ın sorusunu cevaplıyor; darbe planlayanlara yardım etmek için pek de parlak olmak gerekli değil.
ABD kamuoyu 6 Ocak 2021 Kongre saldırısını konuşmaya devam ettikçe darbe girişimlerinin yıkıcılığını detaylarıyla öğreniyor. Bu açıklamalardan umut edilebilecek bir sonuç en azından bir kesim Amerikalının bu deneyimden ders çıkarması, darbelerin ‘başka yerlerde’ de yapılmaması gereken, kabul edilemez siyasal girişimler olduğunu anlaması. Belli ki eski ajan Sipher için bu geçerli değil. Amerikan dış politikasını sıklıkla ve sertçe eleştiren İlhan Omar’a cevaben “Seve seve sizinle buluşup ABD milli güvenliğinin nasıl işlediğini ve sizin rolünüzü açıklayabilirim” demiş. Omar gibi dış politikaya hakim progresiflerin artması iki parti tarafından benimsenen Latin Amerika politikasına belki de değişim getirebilir.