spot_img
Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIMHP grubundaki heyecanı nasıl yorumlamalı?

MHP grubundaki heyecanı nasıl yorumlamalı?

“Terörün sıfırlanmış olduğu” saptaması, eğer gerçekten kabul edilirse, bir dizi siyasette değişiklik ihtimali de beraberinde gelecektir. Kürt meselesinden AB ile ilişkilere, Kopenhag Kriterleri’ne kadar uzanan bir yeni yaklaşım kaçınılmaz hale gelecektir. Şiddet engeli kalkınca Türkiye’nin Batı standartlarında bir rejime kavuşmasını zorlaştıran önemli bir engelin aşılması gündeme gelebilir.

Devlet Bahçeli’nin sürprizlerle dolu çıkışı, yeni şeylere yol açacak gibi görünüyor. Bu konuda en etkileyici görüntü TBMM’deki MHP grubunun tezahüratıydı. Militan milliyetçilik mi desek, ana akım milliyetçilik mi desek, işte bu akımın Türkiye’deki uzun yıllardır değişmez temsilcisi olan partinin milletvekillerinden söz ediyorum. Bahçeli, “Türkiye’de terör sıfırlanmıştır” dediği an bütün salon ayağa kalktı, şiddetle alkışladı. “Gelin aşımızı birlikte pişirelim” çağrısı, MHP grubunu olağanüstü heyecanlandırıyordu.

TBMM grubunun böylesine heyecanla Bahçeli’nin çıkışına destek vermesi, bazılarının iddia ettiği gibi sadece bir oyun mu? Bu söylemin içinde yeni siyaset olarak “Terörün sıfırlanması” tespiti var. Yani terör bitmiştir ya da siyasetin yönünü belirleyecek olan bir ağırlıktan yoksundur. Güvenlik politikalarının önde gelen mimarı ve iktidarla ittifak içinde olan bir parti liderinden bu söylemin gelmesi anlamlı. Demokratikleşme, düşünce ve ifade özgürlüğü talepleri sırasında çoğu zaman ortaya çıkan “teröre yol vermeyiz”, “terör propagandası yaptırmayız” şeklindeki tezlerin bir kenara bırakılması ihtimali söz konusu.

Terör sıfırlandığına göre otoriter kanunlara, TBMM’yi etkisizleştiren yaklaşımlara da artık gerek kalmıyor. Örneğin Terörle Mücadele Kanunu’ndaki bazı hükümler yüzünden, AB görüşmeleri, yıllardır askıya alınmış durumda. Bu konuda bir değişim olamaz mı?

“Terörün sıfırlanmış olduğu” saptaması, eğer gerçekten kabul edilirse, bir dizi siyasette değişiklik ihtimali de beraberinde gelecektir. Kürt meselesinden AB ile ilişkilere, Kopenhag Kriterleri’ne kadar uzanan bir yeni yaklaşım kaçınılmaz hale gelecektir. Şiddet engeli kalkınca Türkiye’nin Batı standartlarında bir rejime kavuşmasını zorlaştıran önemli bir engelin aşılması gündeme gelebilir.

MHP Grubu’nun, yıllardır AK Parti’yle oluşturduğu ittifak siyaseti, kritik bir noktada. 31 Mart yerel seçimleriyle oluşan yeni tablo, AK Parti-MHP ilişkisini zorluyor. Sinan Ateş cinayetinin MHP seçmeni nezdindeki tahribatının boyutlarını da kestirmek zor.

Bazı yorumlara göreyse, bu son yaşananlar, yeni bir güvenlikçi siyaset yaratmak için geliştirilen bir tiyatro. Yani MHP ve AK Parti bir oyun oynuyor ve bu oyuna gelmemek gerek. Ki CHP içinde de uzlaşma siyasetinin tepkilerle karşılaştığını ve itirazların epeyce etkili olduğunu söylemek mümkün.

Ancak bu karamsar yaklaşımlardansa MHP liderinin söylediklerini bir imkan olarak ele almak daha sağlıklı bir yol gibi görünüyor.

Unutmayalım ki sert çatışmaların yaşandığı Güney Afrika’da, Filipinler’de, İspanya’da ve Kolombiya’da çözümün önemli unsurlarından birini, sert sağcı politikacılar oluşturdu.

“Hayat sık sık hoş sürprizler sunar. Ama herkese değil.” Klaus Seibold

- Advertisment -