GÜNÜN YAZILARI

Peki senin muhalefetin kime?

Türkiye, dış politikada eski “aman başımız ağrımasın Ali Rıza Bey”e dönemez, öyle bir konforlu dünya kalmadı. Dış politikada tarihsel, kültürel, dini bağların yok sayıldığı kimliksiz, nötr politikanın diplomatik çevreler dışında müşterisi yok. Böyle bir Türkiye, Batılı müttefiklerimizin de işine yaramaz. ABD’de bir otel salonunda, kumar parasıyla İsrailcilik oynayan bir ailenin toplantısında Şahçılık oynayan devrik İran Şahı’nın çaresiz ve işsiz oğluna bakarak ibret almakta fayda var.

Avusturya’da aşırı sağ birinci oldu ama yazısız anlaşma gereği iktidar olamayacak

Aşırı sağcı FPÖ, Avusturya tarihinde ilk kez yüzde 29 gibi rekor bir oyla seçimde birinci oldu ama diğer partilerin arasındaki yazısız bir anlaşma nedeniyle, FPÖ’yü dışarıda tutan bir üçlü koalisyon gündemde. Kim ne derse desin; gözlüklü, zayıf ve az karizmatik görünümlü Kickl, partisini %29’luk bir oya taşıdı. Aşırı sağcı FPÖ, ülkenin tüm kesimlerinden yüksek oy aldı. Hem yaşlılar hem gençler, hem kadınlar hem erkekler arasında birinci oldu. FPÖ’nün ele geçiremediği tek kale, başkent Viyana. Bazı Avusturyalılar “Acaba hangi ülkeye yerleşsek?” demeye başladı bile. Başka bazı Avusturyalılar da onları “halktan kopuk” olmakla suçluyor. Putin ve Orban’ın dostu olan Kickl, aşır sağcı suçlamasından rahatsız.

Türkevi hatıralarım

1976 sonlarına doğru genç memur olarak ilk tayin yerim olan Birleşmiş Milletler (BM) Nezdindeki Daimi Temsilciliğimize atanmıştım. Gerçekten Türkevi binası 3 milyon dolara IBM’den satın alınmıştı. Kaparo yanlış hatırlamıyorsam 300 bin dolardı. Ancak 70 sente muhtaç olduğumuz dönemde eksik parayı toparlamak pek kolay olmuyordu. Süre kısalıyordu. Sonunda bir Amerikan bankasından Hazine'nin borç olarak aldığı birkaç yüz milyon dolarlık paranın küçük bir kısmı IBM’e ödenmiş, bina da bizim olmuştu. IBM döneminden kalma yırtık yer halılarının ben ayrılıncaya kadar kullanıldığını hatırlarım. Giriş katındaki vitrinleri süslemek için çok fazla bir malzememiz yoktu. Atatürk ve zamanın Cumhurbaşkanı Korutürk’ün fotoğrafları, birkaç Kütahya çinisi ve bakır eşya ve tabii bayraktan ibaretti teşhir ettiklerimiz.

Erdoğan’ın “bunu nasıl söyler” duygusu uyandıran tuhaf sözlerini nasıl izah edebiliriz?

“En düşük emekli maaşını 10 bin TL yapıyoruz ve bu yılı Emekliler Yılı ilan ediyoruz…”, “Yokluk ve yoksullukların olduğu o eski günler artık bir daha gelmemek üzere tamamen geride kalmıştır…", “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse o şehre herhangi bir şey gelmez…” Ülke bu haldeyken yönetimin en tepesinde oturan kişi nasıl böyle konuşabiliyor? Şuursuzluk mu, gaf mı, samimiyet krizi mi? Yoksa bu topluma dair hiçbirimizin bilmediği bir şeyi sadece o biliyor ve o sayede mi böyle serâzâd konuşabiliyor.
- Advertisement -

Amedspor’un zaferi ve soru işaretleri

“Yedi haftadır ortaya konulan maç sahnelerinde “tatsız tuzsuz, güven ve istikrar vaat etmeyen” bu oyunun birincil nedeni, oyuncu gurubunun eksik ve gedikleri. Bu arkadaşlarımız demek ki, doğru dürüst kendini vererek, önemseyerek ne çalışıyor ne besleniyor ne de dinleniyor? İkinci nedeni dile getirmek bile istemiyorum; çünkü hiç kimse Diyarbakır şehrini ne küçümseyebilir de ne de kendini bir nimetmiş gibi sunabilir.”

En Son Çıkanlar