GÜNÜN YAZILARI

“İskender’in hiç büyümeyen oğlu”

Küçük İskender altı yıl önce 3 Temmuz’da veda etti hayata. Sadece şiiri, metinleri değil “edepiyât”nizamında “kimliği” de aykırı. Kelimeleri yasak, kelime “oyun”ları Tabu, metaforu zülfiyâra dokunuyor… Hem de “imge çapkını”. Hayalleri bile fena halde sakıncalı… Oysa “Ben küçük kalacağım” demiş adını seçerken: “küçücük kabrim /bir çocuk kalbi gibi haylaz olacak!”

Devlet dersinde can veren büyük anlatılar

Bir zamanlar çok canlı olan, halen de öyleymiş gibi yapan büyük toplumsal anlatıların gerçekte can çekiştiğini anlamak için elimizdeki en geçerli ölçülerden biri de o anlatının toplumdan çok devlet tarafından sahiplenip korunur hale gelmesidir. Mizah dergisi LeMan’ın o talihsiz karikatürden sonra başına gelenleri (ve tabii öncesindeki bir sürü başka örneği) bu ölçüye vurduğumuzda göreceğimiz şey, bir zamanlar sosyalizmin başına gelenlerin bir benzerinin İslamiyet’in de başına geldiğidir.

“De hayde barışa”: Paşinyan, ne yapmaya çalışıyor?

Belki pek kimse farkında değil ama Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan; Azerbaycan ile kalıcı bir barış ve Türkiye ile normalleşmeyi savunduğu için uzun bir süredir kilise tarafından gereksiz taviz vermekle, milliyetçilerce ve Rusya yanlılarınca ise “Türk” ve “sünnetli bir hain” olmakla suçlanıyor. Hatta Paşinyan’ın kilise ile yaşadığı gerilim geçen haftaki tarihi Türkiye ziyaretine de yansıdı. Türkiye Ermeni Patrikliği’ne mensup hiçbir din adamı Paşinyan’ı karşılamadı, Paşinyan sessiz bir protestoyla karşılaştı, tek başına Kumkapı kilisesini ziyaret etti. Paşinyan, diasporadan ve milliyetçilerden gelen tepkilere rağmen bölgesel entegrasyon ile Ermenistan’ın ekonomisini canlandırmayı ve Türkiye ile kalıcı bir dostluk kurmayı amaçlıyor. Paşinyan’ın bu çabasının takdir etmek ve uzattığı eli görmek şart.

Erdal İnönü Sivas Katliamı için ne demişti?

Erdal Bey’e “Peki siz ne düşünüyorsunuz?” diye sormuştum. “Ben de benzer şekilde yorumladım” demişti. Devlet içinde bir güç; İslamcıları, Alevilerin üzerine sürerek ve bir Alevi- Sünni çatışma ortamı yaratarak, otoriter bir rejim inşa etmenin fırsatını bulmaya çalışmıştı. Amaçlarına bir ölçüde ulaştılar denilebilir. Aleviler’e, azınlık olmanın tehlikeleri bu katliamla bir kez daha hatırlatılmış, uslu durmaları ve düzene boyun eğmeleri bir kez daha “istenmiş”ti.
- Advertisement -

Bir karikatür, sivil kapasite ve dinin içine dolan devlet

Dine ilişkin herhangi bir kamusal infial esnasında hemen devleti yardımına çağırmak, artık bir alışkanlık haline geldi. Ancak ayırdında olunmayan şu ki Müslümanlar devleti her muhtaç kaldıklarında yanlarında bulmalarının ve büsbütün devlete yaslanmanın bedelini kendi sivil kapasitelerini kaybetmek yoluyla ödedikleri gibi iman edilen, saflığı ve doğruluğu buyuran din, din olma vasfını yitiriyor.

En Son Çıkanlar