Ana SayfaHaberlerDünyaAvustralya’da ifşasıyla siyasi tsunamiyi başlatan kadın

Avustralya’da ifşasıyla siyasi tsunamiyi başlatan kadın

26 yaşındaki eski Liberal Parti çalışanı Brittany Higgins 15 Şubat’ta basının önüne çıktı, Mart 2019’da Avustralya’nın Federal Parlamentosu’nda bir parti çalışanı tarafından tecavüze uğradığını açıkladı. Saldırı şu anki savunma bakanı olan Linda Reynolds’ın odasında gerçekleşmişti. Bu ifşa Avustralya siyasetinde tsunami etkisi yarattı, başka ifşalara neden oldu. “Parlamento kadınlar için güvenli mi?” sorusu gündemin en tepesinde.

Adı, Brittany Higgins. 15 Şubat günü basının önüne çıktı, Mart 2019’da Avustralya’nın Federal Parlamentosu’nda bir parti çalışanı tarafından tecavüze uğradığını açıkladı. Higgins, başına gelenlerin şu anda savunma bakanı olan Linda Reynolds’ın odasında gerçekleştiğini, o dönemde parti içinde yetkililere olayı bildirdiğini ancak ilgilenilmediğini söyledi.

Macintosh HD:Users:yildirayogur:Desktop:10331940-3x2-940x627.jpg
Savunma Bakanı Reynolds’ın parlamentodaki ofisi, Başbakan Scott Morrison’ın ofisinden çok da uzakta değil.

Şu anda 26 yaşında olan Brittany Higgins’in bu iddialarından basına açıkladığı gün haberdar olduğunu söyleyen Başbakan Scott Morrison, Higgins’ten özür diledi, suçlamaların tüm meclis için bir uyarı olması gerektiğini belirtti. Morrison ayrıca olayı eşiyle de konuştuğunu, eşinin kendisine bir kız babası olduğunu hatırlattığını; “Başkalarının senin çocuklarına nasıl davranması gerektiğini düşün” dediğini söyledi. Tabii, başbakanın tepki vermesi için kendisine kız babası olduğunun hatırlatılması eleştiri konusu oldu. Morrison, aynı gün, bakan, vekiller ve parti çalışanlarına yönelik cinsel taciz iddialarının nasıl incelenmesi gerektiğine dair bir araştırma emri verdi. Reynolds da konuyu Morrison’a götürmediği ve süreç boyunca yaptığı hatalardan dolayı Higgins’dan özür diledi.

Ancak bitmemişti.

Higgins’in tecavüzle suçladığı kişinin başka saldırıları da ortaya çıktı. 20 Şubat’ta başka bir kadın çıkıp, kendisinin de aynı kişi tarafından tecavüze uğradığını söyledi. Bir gün sonra 2016 ve 2017’de başlarından geçeni anlatan iki kadın daha ortaya çıktı. Biri tacize, diğeri de tecavüze uğradığını açıkladı.

Bu arada başbakan çıkıp, Federal Polisin vekil ve bakanlara bu tür olaylarda sürecin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda bir brifing vermesini istedi. Yani, vekil ve bakanlara “Biri tecavüz iddiası ile size gelirse polise gidin” denmesi gerekiyordu. Yaşadığımız toplumlarda herhangi bir suç olduğu zaman polis soruşturur, mahkemeler karar verir. Avustralya’da siyasetçilere “Biri bir suç iddiasıyla size gelirse polise bildirin” denmesi gerekti!

Dahası da var!

Evet, Higgins tecavüzle suçladığı kişi hakkında şikâyette bulundu ve iddia ile ilgili resmi soruşturma başlatıldı. Ancak, Şubat başında Başbakana ve meclisin önde gelen iki kadın senatörüne, isimsiz bir mektup geldiği öğrenildi. İçinde, şu anda federal hükümette bir bakan olan kişinin 1988’de 16 yaşında bir kıza tecavüz ettiği iddia ediliyordu. Higgins ile ilgili iddialar hararetle tartışılırken, bu mektup gündemde bomba etkisi yarattı. Medya, etik kuralları ışığında hiçbir gazeteci bakanın kimliğini açıklamadı. Açıklanan şu ki, bakana yönelik iddiada bulunan kadın, daha önce bazı senatör ve vekillere gidip, yardımlarını istemiş. Geçen yıl olayın meydana geldiği eyaletin polisine gidip, resmi şikâyette de bulunmuş. Ancak şikâyette bulunduktan birkaç ay sonra, geçen yılın ortasına doğru arayıp şikâyetini geri çekmiş. Ve bir gün sonra da intihar etmiş. Polis ise delil yetersizliğinden soruşturmayı sonlandırmış. Ancak geçenlerde, tüm bu iddialar detaylarıyla kaleme alınıp, isimsiz bir mektupla başta Başbakan Morrison olmak üzere İşçi Partisi’nden Penny Wong ve Yeşiller’den Sarah Hanson-Young’a da gönderildi. Başbakan Morrison, basının önüne çıkıp iddiaların merkezindeki bakanla görüştüğünü ve bakanın tüm iddiaları reddettiğini söyledi. (Evet, o sırada hâlâ bakanın kimliği belli değildi…)

Geçen Çarşamba, suçlanan bakan kameraların önündeydi. Avustralya’nın Federal Adalet Bakanı Christian Porter! Kadının anne ve babasından affını dileyerek, iddiaların doğru olmadığını, masum olduğunu, suçlamaları yapan kadınla kendisi 17 yaşındayken Sydney’de bir münazaraya katıldıklarını söyledi. Adalet Bakanı Porter, bir daha kadını görmediğini ve yapılan iddialardan son dönemde haberdar olduğunu söyledi. Ardından da, kendi psikolojisi için iki hafta izne ayrıldı.

Avustralya’nın Genelkurmay Başkanı General Angus Champell da, tüm bunlar olurken, Savunma Akademisi’nde yeni orduya katılanlara yaptığı konuşmasında, cinsel saldırılara karşı dikkat edilmesi gereken dört uyarıda bulundu: Alkol, gece yarısı dışarı çıkmak, yalnız olmak ve çekici olmak… Champell’a sözlerinin ‘kurbanları suçlamak’ anlamına geldiği söylenince, yanlış anlaşıldığını ve her zaman saldırganın suçlu olduğunu ifade etti.

Ve dahası da var…

Savunma Bakanı Linda Reynolds da daha önce sağlık iznine ayrılmıştı. Tabii sağlık izni sırasında medyada Higgins hakkında “yalancı inek” dediği haber olunca, hasta yatağından kalkmak zorunda kaldı. Higgins’e yalancı dediği için özür dileyen Avustralya’nın savunma bakanı, bu arada ona tecavüz iddiaları konusunda değil, kendisine Liberal Parti tarafından yardım edilmediği konusunda yalancı dediğini söyledi.  

İlginç değil mi?

Görüyoruz ki iktidar bozuyor, siyaset kemiriyor. Etik siyasi değerler ise hiç yokmuşçasına konuşuluyor. Siyasette var olan kadınlar, zamanla erkekleşiyor! Sonra ilk ezdiği yine kadın oluyor.

Parlamento kadınlar için güvenli mi?”

Güney Avustralya eyalet meclisindeki cinsel taciz olaylarını inceleyen komisyon da raporunu açıkladı. Son beş yılda sekiz vekil ve çalışanın cinsel tacizle suçlandığı belirtildi. Komisyon mecliste çalışanlar arasında bir de anket yapmış. Ankete katılanların yüzde 27,1’i, yani dörtte birinden fazlası cinsel taciz kurbanı olduklarını söylemiş.

Ve keşke bu kadar olsaydı!

Geçtiğimiz günlerde ‘Yılın Avustralyalısı’ seçilen Grace Tame var bir de. Şu anda 26 yaşında olan Tame, lise öğrencisiyken öğretmeni tarafından taciz ediliyor. Öğretmeni, öğrencisi üzerindeki gücünü (iktidarını) kullanıyor ve okul yetkilileri, birçok fırsatları olmasına rağmen, hiçbir şey yapmıyor. Sonunda Tame, öğretmeni hakkında şikâyette bulunuyor ve hapse girmesini sağlıyor. Tame daha sonra kendisi gibi tehlikede olan öğrencileri korumak için bilinçlendirme kampanyası başlatmak istiyor. Ancak bulunduğu eyaletin yasaları gereği, cinsel saldırı kurbanlarının kimlikleri kamuya açıklanamıyor. Saldırgan sosyal medyadan yaptıklarıyla övünürken, yasalar Tame’in sesini kısıyor.

Peki Tame’in zaferinin fitili nerede ateşleniyor dersiniz?

#MeToo kampanyası ile birlikte! 

Böylece Tame, eyalette -ve benzer yasaklar olan diğer eyaletlerde- yasayı değiştirmek için gereken desteğe ulaşıyor ve destek yasayı değiştirtiyor. Geçtiğimiz günlerde konu ile ilgili basına açıklama yaparken şöyle dedi. “Kendi sesimi öfkede buldum. Korkudan kaynaklanan bir öfke!”

Çünkü korkuyoruz!

Onurlu bir kadın olmak için tacizin/tecavüzün üzerinden kaç hafta geçince açıklama yapılmalı? Ne kadar zaman geçince ahlaklı bir kadın olunur?

Dünyanın her ülkesinde, her köşesinde, her gün kadınlar aynı olayları yaşarken, tek ortak noktamız olan “korku” nereden kaynaklanır mesela?

‘Beni ahlaksız zannederler’ korkusu…

Tacizciyi, tecavüzcüyü değil, kendisini…

Kadınların daha çocukluktan başlayarak tacize, tecavüze uğradıklarında ona kimsenin inanmayacağı, eğer başına gelirse bunun suçlusunun kendisi olacağına inandırılması… Kadın toplum tarafından “Dişi köpek kuyruk sallamazsa…” sözleriyle büyütülürken, erkeğin aynı toplumda “Senin elinin kiridir!” düsturuyla büyümesi…

Büyüdüğünde, hele erkek itibar ve statü sahibiyse, toplum nezdinde konforlu bir alanı varsa, bunu ispat edememe ve kadının adını “kirletme” korkusu da olabilir mi mesela? Peki ya kadınların üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen hâlâ bununla yüzleşememesi, kimseye anlatamaması ve anlattıktan sonra onun neyi beklediğini bilmemesi… Hâlâ kendisine inanılmaması korkusu ya da? “Orada ne işi varmış?”, “Üzerindeki mini etek miymiş?” sorusunun korkusu. Bu soruların, suçlamaların kadınlardan da gelmesi korkusu… Hatta kadınların, hemcinsleri için bunu inanarak söyleyebilecekleri korkusu…

Böyle bir ortamda, kadınlar topluma, adalete, siyasete ve hatta yanındakine güvenebilir mi sizce?

İşte tam da bu yüzden kadınları, başkalarının ayıbına maruz kalan kadınları “Onursuz, ahlaksız!” diye ilan etmekten hicap duymamız lazım. Taciz, tecavüz, mahrem, gizli kalması gereken bir konu değil. Bu bir suç. Yalnızca cinsel suç da değil, bir insanlık suçu.

Avustralya siyasetinde tsunami etkisi

Avustralya’da ardı ardına ortaya dökülen bu rezaletlerin tek olumlu yanı, bunun ülke siyasetinin gündemini bir anda kadın konusuna çevirmesi oldu. 26 yaşındaki Higgins’in gayet cesurca basının önüne çıkıp iddialarını dile getirmesinin ardından başlayan dalga, ülkede tsunami etkisi yarattı.

Yaklaşık 1 aydır Avustralya siyasetinde bazı şeylerin değişmesi gerektiğini herkes anladı. Birkaç adli soruşturma ve meclis soruşturması paralel bir şekilde ilerliyor. 15 Mart’ta dört bin kadın, Federal Parlamento’nun etrafında bir çember oluşturacak ve sembolik olarak siyasette kadınlara yönelik tutumu protesto edecek. Tame ve Higgins’in olduğu Avustralya’da görünen o ki değişim başladı. Değişimi başlatmak için işte bu baştan ayağa cesaret olan kadınları dinlemek gerekiyor.

- Advertisment -