Keşif görüşmeleri ne amaçla yapılıyor?
Bazı gerçekleri hatırlayarak başlayalım: Keşif görüşmeleri müzakere değildir. Sorunları keşfetmeyi ve anlamayı, müzakerelere zemin hazırlamayı ve karar vericilere önerilerde bulunmayı amaçlar.
Türkiye ve Yunanistan, 2002 ile 2016 yılları arasında 60 tur görüşme yaptı. Bu dönemde, taraflar arasındaki farklılıklar, gerçek bir uzlaşma belirtisi olmadan yalnızca büyüdü. Bu görüşmelerin bugüne kadar pek faydalı olduğunu söyleyemeyiz. Bugünkü görüşmeler, 2016’dan bu yana 5 yıl ara verildikten sonra yapılan ilk görüşme olacak.
Yunanistan sadece denizcilik sınırlandırma anlaşmazlığından bahsetmekte ısrar ederken, Türkiye toplantıların koşulsuz olmasını istiyor. Belirli adacıkların ve kayalıkların egemenliği, azınlık hakları, Yunan adalarının askersizleştirilmesi gibi konuları içermesini istiyor. Gündem konusunda taraflar farklı anlayışlara sahip olsalar da, sanki birbirlerinin çağrılarını duymuyormuş gibi ilerlemeye devam ediyorlar.
Davet Türkiye’den geldi; Türkiye bu görüşmelere neden ihtiyaç duydu?
Türkiye’nin bu görüşmelere Yunanistan’dan daha çok ihtiyacı var. Trump artık ABD’de iktidarda değil. Türkiye, AB’nin olası yaptırımlarıyla karşı karşıya. Şubat NATO zirvesi ve Mart AB zirvesi kapıda.
Türkiye’de Mavi Vatan taraftarları ve savunucuları görüşmelerden pek memnun değil. Libya anlaşmasının kırmızı çizgi olarak kalmasını arzu ediyorlar.
Keza, Yunanistan’da da ulusalcılar, eski başbakan Samaras da dahil olmak üzere, görüşmelere karşı.
Aslında Türkiye, Libya sınırına tam olarak güvenmiyordu. Bu görüşmeler, Libya anlaşmasını pazarlık kozu olarak kullanma isteğini yansıtıyor. Libya anlaşması yanlıştı. Bu görüşmeler Türkiye’nin hatayı düzeltmesi için bir fırsat.
Türkiye’de ulusalcı emekli generaller ve ılımlı diplomatlar ayrımı bulunuyor
Türkiye’de, denizcilik politikalarında iki hâkim görüş bulunuyor. Emekli amirallerin Mavi Vatan doktrininden etkilenen Türk Silahlı Kuvvetleri, Libya anlaşmasını ve Türk deniz alanlarının doğu yakasında İsrail ve Lübnan olacak şekilde potansiyel genişlemesini savunuyor.
Türk Dışişleri Bakanlığı ise nispeten ılımlı bir yaklaşıma sahip. Geleneksel olarak Dışişleri Bakanlığı, 28. meridyenin Türkiye ile Yunanistan arasındaki sınır olduğuna inanırdı. Ulusalcılar bunun farkında ve Dışişleri Bakanlığı’nın görüşmelere katılımı konusunda endişeli. Ulusalcı basın da görüşmelere yönelik karalama kampanyası yürütüyor.
Bu kampanyanın ana hedefi büyükelçi Erciyes. Erciyes, Dışişleri Bakanlığının denizcilikle ilgili kurumsal hafızası ve Türk keşif görüşmeleri delegasyonu üyesi. Bir yıl önce Türkiye-İsrail deniz sınırının varlığına inanmadığını söyledi.
2019’da ulusalcılar, Erdoğan’ı Mavi Vatan adlı yeni doktrine ikna edebildi ve Libya anlaşmasını yürütmesini sağladı. Türkiye’nin bu anlaşmadan geri adım atıp atmadığını, kendisini geleneksel Dışişleri Bakanlığı duruşuna doğru yeniden konumlandırıp konumlandırmadığını ve uluslararası hukuka uyum gösterip göstermediğini göreceğiz.
Türkiye, Libya anlaşmasını imzalamış olsa da, Libya anlaşmasından sonra yayımlanan NAVTEX mesajları 28. meridyenin ötesine geçmedi ve bu geleneksel sınırın doğu tarafında kaldı. Türkiye, yarın iyi niyet göstergesi olarak bunun altını çizecek.
Yunanistan Parlamentosu geçen hafta İyon Denizi’nde karasularını 12 deniz miline çıkarma kararını onayladı
İyon Denizi’nde Yunanistan’ın karasularının uzatılması provokasyon değildir. Türkiye de Karadeniz’de aynı iddiaya sahiptir. Tarafların hassas görüşmeler öncesinde yerli kamuoyunu bu tür vatansever eylemler ve retoriklerle dengelemeye çalışması anlaşılabilir bir durumdur. Türkiye de görüşmelerin arifesinde Ege Denizi’nin ortasında askeri tatbikat için NAVTEX yayımladı. Devletlerin ihtilaflı sularda askeri tatbikat yapma hakkı vardır. Bu, tartışmalı olan araştırma gemisi için NAVTEX düzenlemekten farklıdır. Taraflar, birbirlerinin niyetleri konusunda çok şüpheci. İç retorik ve ifadelerdeki güvensizliği okuyabiliriz. Yarın önce birbirlerinin zihnini okumaya çalışacaklar ve çok diplomatik olacaklar. Açıkçası, hemen yarın önemli bir gelişme ihtimali yok.
Kısa vadede önemli bir şey beklemeli miyiz?
Hayır! Deniz sınırlaması görüşmeleri uzun sürüyor. Rusya ve Norveç’in anlaşmaya varmaları 40 yıl sürdü. Ayrıca taraflar henüz bir uzlaşmaya hazır değil. İyi yönetilmezse ülke içinde siyasi intihar niteliğinde olabilir. Henüz hiçbir toplum “kendi toprağından” vazgeçmeye hazır değil. Yıllardır düşmanlık ve vatanseverlikle besleniyorlar ama kısa vadeli sonuçlar bize AKP Hükümeti’nin Libya anlaşmasını ve Mavi Vatan’ı kendi gündemi için mi kullandığını, yoksa gerçekten Türk ulusal çıkarlarını koruma amaçlı mı olduğunu gösterebilir.
Serbestiyet’in notu. Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen görüşmelere Türkiye’yi temsilen Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler-Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdür Yardımcısı Barış Kalkavan katılırken, Yunanistan’ı emekli Büyükelçi Pavlos Apostolidis, Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürü Büyükelçi Aleksandros Kuyu ve Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri’nin Özel Kalem Müdürü İfigeniya Kanara temsil etti.