Ana SayfaÖZEL HABERBir “FETÖ borsası” hikayesi: Orkide Yağları

Bir “FETÖ borsası” hikayesi: Orkide Yağları

HSK müfettişlerinin, FETÖ soruşturmalarının ünlü savcısı Okan Bato hakkında hazırladığı “FETÖ borsası” raporundaki iddiaların merkezinde Türkiye’nin en büyük Ayçiçek yağı firması olan Orkide Yağları ve sahibi Ahmet Küçükbay bulunuyor. 2016’ya kadar AK Parti İzmir İl Başkanlığı binasını kullandığı Küçükbay’ın önce 17/25 Aralık’tan sonra iktidara yakın bazı gazetelerde paralel yapıyla ilişkili olduğu yazıldı, sonra aynı gazetelerin patronlarıyla görüşüp tam tersini söyleyen röportajlar yayınlattı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası katıldığı Yenikapı Mitingi’nin hemen ardından gözaltına alındı. Hapisteyken BİM ile ortak oldu. HSK raporuna göre soruşturmanın savcısı Okan Bato’ya yakın kişilere ait reklam şirketine bedelinin üzerinde ücretlerle ilan verdi. 2018 yılında etkin pişmanlıktan yararlanarak tahliye edildi, mal varlığının büyük bir kısmını geri aldı

Orkide Yağları ve Küçükbay Şirketler Grubu’nun sahibi Ahmet Küçükbay, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından gözaltına alınmasına kadar kamuoyunda AK Parti’ye yakın bir iş insanı olarak biliniyordu.

AK Partili siyasetçilerden, bakanlardan Orkide Yağları’nı ve Küçükbay’ı destekleyen açıklamalar geliyor; hükümete yakın gazetelerde övgü dolu haberler çıkıyordu.

2007’de ortak olduğu, İzmir’in bilindik yerel televizyonu Kanal 35, onun patronluğunda AK Parti’yi destekleyen yayınlar yaptı. Kanal 35’te, Abdullah Gül’ün eniştesi ve eski AK Parti milletvekili Mehmet Tekelioğlu; 2009’da AK Parti’nin Bayraklı Belediye Başkan adayı olan Selim Gökdemir; AK Parti’den il genel meclis üyeliği yapan Niyazi Memur ve Nazmi Kalyoncu gibi AK Partili siyasetçilerle ortaklık yaptı.

Şirketlerinde de yönetici olan yeğeni Reyhan Küçükbay, 2009 ve 2014 yerel seçimlerinde AK Parti’den Bornova Belediye Meclisi Üyesi seçildi.

AK Parti’nin İzmir İl Başkanlığı bile Küçükbay’ın kiracısıydı ve iddialara göre Küçükbay, Bayraklı’daki binasının iki katını kullanan partiden kira ödemesi de almıyordu.

17-25 Aralık operasyonlarının hemen sonrasında da Küçükbay’ın hükümetle ilişkilerinde gözle görülen bir sorun yaşanmadı.

17-25’in hemen ardından yapılan 2014 yerel seçimlerinde yeğeni Reyhan Küçükbay, yeniden AK Parti’nin Bornova Belediye Meclisi Üyesi oldu.

3 Mayıs 2015’te dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican ve AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu ile birlikte Orkide Yağları’nın üretildiği Küçükbay tesislerini ziyaret ederek “Bizde evlerimizde, 122’nin üzerinde ülkeye ihraç edilen dünyanın en kaliteli yağı Orkide Yağları’nı kullanıyoruz. Türkiye’nin gururu Küçükbay” diye konuştu.

Hem TUSKON’dan hem MÜSİAD’tan istifa etti

Küçükbay, bu dönemde dikkat çekici bir çıkış yaparak hem Gülencilerin iş insanları derneği TUSKON’dan hem de AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen MÜSİAD’dan ayrıldığını açıkladı.

Twitter hesabından “Değerli dostlar bana göre son zamanlarda gereğinden fazla politize oldukları için TUSKON ve MÜSİAD’dan istifa ettim” mesajını paylaştı.

Operasyonun ilk sinyalleri: Rasim Ozan Kütahyalı ve Cem Küçük

2015 Ekim ayında o dönem Sabah’ta yazan Rasim Ozan Kütahyalı ile o dönem Star’da yazan Cem Küçük, Küçükbay’ın FETÖ’yle ilişkisi üzerine yazılar yazdı.

Küçükbay, 15 Temmuz’dan sonra FETÖ suçlamasıyla tutuklandığı davada verdiği ifadesinde Sabah-ATV Medya Grup Başkanı Serhat Albayrak ve Star Gazetesi’nin o tarihteki sahibi Sancak ailesiyle yaptığı görüşmelerden sonra Kütahyalı ve Küçük’ün bu yazılara son verdiğini söyledi:

“Albayrak ile yaptığım bu görüşmeden sonra Kütahyalı’nın hakkımda yapmış olduğu gazete yazılarındaki karalamaları birden kesildi. Ancak televizyon programlarındaki konuşmaları devam etti.

“Star gazetesi grubundan olduğunu bildiğim ve tanıdığım Mesut Sancak’ı kendi kullandığım telefon numarasından aradım. Durumu kendisine aktardığımda medya sorumlusunun yeğeni Murat Sancak olduğunu, onunla görüştükten sonra bana dönüş yapacağını söyledi. Mesut ertesi gün bana dönüş yaparak Murat’ın Cem Küçük ile görüştüğünü söyledi. Benim hakkımdaki köşe yazılarını ve Kanal 24’teki ifadelerini sorduğunda ise Cem Küçük kendisine İzmir’den bilgi geldiğini, halen benim FETÖ’cü olarak işlere devam ettiğim bilgisinin verildiğini söylemiş. Murat da kendisine ‘Ahmet Küçükbay’ı bir araştıralım, böyle bir durum var mı, yok mu, bir bakalım, ondan sonra yazarsın’ demiş. Bu konuşmadan sonra da Cem Küçük benim hakkımda yazılar yazmayı bıraktı.”

“Aldatılmışız”

Küçükbay, bu sinyaller üzerine 7 Kasım 2015’te Twitter hesabından “Gülen cemaati, ajan yuvası bir hal almış. Aldatılmışız” ifadelerine yer verdiği bir açıklama yayımladı:“Değerli dostlar, sizinle önemli bir konuyu paylaşmak isterim. Gülen cemaati denilen olgu üç beş sene önceki maddi manevi katkıda bulunduğumuz, bizim zannettiğimiz bir hizmet cemaati değil, fitne yuvası, ne olduğu belli olmayan ajan yuvası bir hal almış. Bir iki kurumda üyeliğimiz vardı, bu yılın başlarında iptal etmiş, ayrılmıştım. Bir süredir izliyorduk. Bizim bu olgu ile hiçbir fikir birliğimiz olamaz. Bizler bu konuda çok ciddi yanılgıya düşmüşüz, aldatılmışız maalesef. Yüce Allah’ım ülkemizi her türlü fitne, fesat, ayrımcılıktan muhafaza buyursun, temennimiz arzumuz budur.”

Küçükbay’ın Twitter’dan yaptığı bu açıklamaya hükümete yakın medyada geniş yer verildi.

“Murat Sancak, ‘Abi, muhabir göndereyim röportaj ver. Star’da yayınlayalım’ dedi”

26 Kasım 2015’te ise Star Gazetesi’nde Küçükbay’ın “Paralele çeteye geçit yok” başlıklı röportajı yayımlandı.

Röportajın anonsu “İşadamı Ahmet Küçükbay: Devletimin hizmetindeyim” başlığıyla, gazetenin birinci sayfasında yer aldı.

Star’da yayımlanan bu röportajın ortaya çıkış hikayesini de Küçükbay, gözaltına alındıktan sonra ifadesinde şöyle anlattı:

“Murat (Sancak) bana ‘Abi o zaman ben sana İzmir muhabirimizi göndereyim, ona bir röportaj ver. Verdiğin röportajı Star gazetesinde yayınlayalım’ dedi. Yaklaşık 1 saat konuştuktan sonra onların yanından ayrıldım. Olayın üzerinden birkaç gün geçti ve Star gazetesinin İzmir muhabiri işyerime geldi. Benimle bu hususlarla ilgili röportaj yaptı. Yaşadıklarımı ayrıntılı olarak muhabire anlattım ve 26 Kasım tarihli Star gazetesinde bu röportaj ‘Paralele çeteye geçit yok’ başlığıyla yayınlandı. Cem Küçük bu röportajdan sonra aleyhime olan yazı ve konuşmalarını, Star grubundaki gazete ve televizyonlardan birden kesti.”

FETÖ davalarında tanık olan FETÖ’nün eski “asker imamı”

Gazeteciler Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun “Metastaz” kitabında anlattıklarına göre; Küçükbay’dan para isteyen bir diğer kişi, 17-25 Aralık operasyonları sonrası “FETÖ’nün askeri imam”lığından ayrılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na FETÖ yapılanmasıyla ilgili bilgiler veren Hüseyin Sarıçiçek’ti.

Kitapta, Sarıçiçek’le ilgili şunlar yer alıyor:

“İkinci para isteyen ise Hüseyin Sarıçiçek’ti. Yandaş medyanın ‘FETÖ ile mücadeleye karar vermiş eski FETÖ imamı’ diye kahramanlaştırdığı Sarıçiçek’in ne işler çevirdiğini savcının satırlarından aktaralım:

‘Hüseyin Sarıçiçek isimli şahsın, Ahmet Küçükbay isimli şahıstan, içinde bulunduğu durumdan faydalanarak, şahsı bitirmeye çalıştığı ve maddi olarak kendisine menfaat sağlamaya çalıştığı yönünde twitter yazışmalarının olduğu…’

Gerçekten de dosyada, Sarıçiçek’in Küçükbay’ı ‘yolacağını’, bizzat bu ifadeleri kullanarak söylediği konuşmalar vardı.

Nitekim ‘eski FETÖ imamı’ Sarıçiçek, FETÖ sanıklarından para istemekten tutuklandı.

Ancak bugün adını arattığınızda, tesadüf bu ya, ‘FETÖ şüphelisi yolma’ döneminde Cem Küçük ve Rasim Ozan Kütahyalı ile yaptığı televizyon programı karşınıza çıkıyordu.”

Bato’nun “yeğenine” reklam ödemesi: “Piyasa rayici üzerinde 500 bin liraya anlaştık”

Küçükbay’ın kendisine yönelik olası FETÖ operasyonunu engelleme çabalarının medya yöneticileriyle görüşmekten ibaret kalmadığı da geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan bir HSK soruşturması raporuyla ortaya çıktı.

Küçükbay, hakkında başlatılan FETÖ soruşturmasının koordinatör savcısı olan, dönemin terör suçlarından sorumlu İzmir Cumhuriyet Başsavcı vekili Okan Bato’ya yakınlığıyla bilinen kişilere ait olan reklam şirketiyle, piyasadaki emsallerinin çok üzerinde olan bir duvar reklamı sözleşmesi yaptı.

Bato hakkında HSK tarafından 2019’da başlatıldığı ortaya çıkan FETÖ borsası soruşturması raporunda, Küçükbay’ın HSK müfettişlerine verdiği ifadeyle ilgili şu bilgi yer aldı:

“Darbeden önce Çağrı isimli kişi kendisini ilgilinin yeğeni olarak tanıttığı için piyasa rayici üzerinden beş yüz bin liraya anlaştıklarını, o sırada Okan Bato’nun adının geçmesinin bir artı olduğunu, ancak darbe teşebbüsünden sonra kayyımlar döneminde piyasa rayicinin üstünde 3.5 milyon lira karşılığında sözleşmeler yapıldığını, şirketin zarara uğratıldığını beyan etmiştir.”

Raporda, Küçükbay’ın şirketlerine kayyum atanmasında sonra da kayyumlar eliyle aynı reklam şirketiyle astronomik ücretler karşılığı iki sözleşme daha yapıldığı ortaya kondu.

“Raporda şirketin reklamların yer alacağı duvarların tamamını kiralamak için 196 bin lira ödediği halde, bu reklamlar için Küçükbay AŞ’den 4 milyon 307 bin lira alındığı, hatta aynı reklam şirketinin aynı dönemde Küçükbay AŞ dışındaki diğer müşterilerle yaptıkları sözleşmelerde bir duvar reklamının ortalama satış değeri 40 bin lira iken Küçükbay AŞ’nin taraf olduğu sözleşmelerde bu değerin 150 bin lira olarak belirlendiği görülmüştür.

Soruşturma maddesinde yer alan Çağrı Durak ve Murat Oktar’ın sahip oldukları reklam şirketinin Ahmet Küçükbay’a ait Orkide Yağları AŞ ile ilk reklam sözleşmesini 1 Haziran 2016 tarihinde yaptıkları, bu sırada Ahmet Küçükbay hakkında gözaltı ve tutuklama işlemlerin henüz uygulanmadığı ancak soruşturmanın başladığı,

Bu reklam sözleşmesi yapılırken şirketin reklam müdürü olan Tanık Ercan Erol’un da ifade ettiği gibi ‘şirket sahiplerinin Okan Bato’nun yeğenleri olduğuna dair kanaatin ve dolayısıyla Ahmet Küçükbay hakkında yürütülen soruşturma dosyasında olumlu katkısı olabilir’ düşüncesinin sözleşmenin aktedilmesinde etkili olduğu, diğer iki sözleşmenin de Ahmet Küçükbay tutuklanmasından sonra kayyımların imzasıyla yapıldığı anlaşılmıştır.”

15 Temmuz’un ardından demokrasi nöbetlerine ve Yenikapı Mitingi’ne katıldı, darbeye karşı ilanlar verdi

Küçükbay, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin hemen ardından gazetelere darbe karşıtı ilanlar verdi, bu ilanları sosyal medyadan da paylaştı.




Sosyal medya hesabından, demokrasi nöbetlerinden ve Yenikapı Mitingi’nden de fotoğraflar paylaştı.

Okan Bato’nun koordinatörlüğündeki “Babalar Grubu” soruşturması

Ama bunlar Küçükbay’ın 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından gözaltına alınmasını engellemedi.

8 Ağustos 2016’da, ‘FETÖ’nün İzmir yapılanmasında yer alan iş insanlarına yönelik’ “Babalar Grubu” soruşturması kapsamında İzmir Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince gözaltına alındı.

“Babalar Grubu” soruşturmanın koordinatör savcılığını da Okan Bato yürütüyordu.

Küçükbay’ın kiracısı olan AK Parti İzmir İl Başkanlığı Küçükbay’ın FETÖ’den gözaltına alındığı 8 Ağustos 2016 günü bu adresten apar topar taşındı.

AK Parti’nin taşınmasıyla ilgili haberlerde şunlar yer aldı:

“AK Parti İzmir İl Başkanlığı, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında düzenlenen operasyonda İstanbul’da bugün saat 04.00’te gözaltına alınan Orkide Yağları’nın sahibi Ahmet Küçükbay’a ait Bayraklı’daki İş Merkezi’nden taşındı. İş Merkezi’nin iki katında hizmet veren AK Parti’ye dair tüm yazı, flama, bayrak gibi göstergeler binadan temizlendi.”

“Bato, Küçükbay’ın serbest bırakılmasını istedi”

26 Ağustos 2016’da hakim karşısına çıkan Küçükbay’a tahliye kararı verildi. Ancak aynı gün adliyeden çıkmadan, bu sefer Mali Şube ekipleri tarafından, kurucularından olduğu ve FETÖ gerekçesiyle kapatılan Gediz Üniversitesi’yle ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alındı.

Bato hakkındaki HSK soruşturmasında tanık olarak ifade veren hakim Alev Özcan, Küçükbay’ın tahliyesiyle ilgili şunları anlattı:

“Darbe girişiminden yaklaşık iki ay sonra nöbetçi olduğum bir gün Okan Bato beni arayarak Edibe Funda Hindioğlu’na adliye geldiğinde kendisine uğramasını rica etti. Sulh cezadaki en kıdemli hakim olmam nedeniyle bunu benim Funda Hanım’a söylememde bir beis görmedim. Funda Hanım’ı arayarak bu durumu ilettim. Aynı gün mesai saatlerinin sonlarına doğru o dönem İzmir Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürü olan Gökhan Sezer odamda otururken FETÖ’nün iş adamları yapılanması çerçevesinde tutuklu bulunan Ahmet Küçükbay’ın serbest bırakıldığı haberini öğrenince odamdan hızlı çıkarak ayrıldı. Ben, Küçükbay’ın serbest bırakıldığını o anda öğrendim.

Funda Hanım’a Küçükbay’ın serbest bırakılmasını sordum. Funda Hanım bana, ‘Okan Bato’nun Ahmet Küçükbay’ın etkin pişmanlık kapsamında ifade vereceğini bu nedenle adli kontrolle serbest bırakılmasını istediğini’ söyledi.

Ben de bu durumun sıkıntıya neden olabilecek bir durum olduğunu düşündüğüm için Başsavcı Mustafa Doğru ile görüşmesini önerdim. Kendisi, Doğru ile telefonda görüştü. Mustafa Doğru, ‘Ankara’dan böyle bir talep geldiği konusunda hiçbir bilgim yok. Dosya kapsamı neyi gerektiriyorsa onu yapın’ diye karşılık verince Funda Hanım, Küçükbay ve beraberinde tahliye edilen isimler hakkında yakalama kararı verdi. Bu karardan bir süre sonra Funda Hanım’ın yetkileri elinden alınarak başka bir mahkemede görevlendirildi.

Bunun üzerine kırgınlık yaşayıp Okan Bato’nun yanına gittik. Kendine neden böyle bir yetki değişikliği olduğunu sorduk. Kendisinin bize sahip çıkması gerektiğini söyledik. Bato, yetki değişikliği kararının yaptığı işlem nedeniyle değil Funda Hanım’ın özel hayatı nedeniyle verildiğini söyledi. Bunun üzerine ben Okan Bato’nun bu davranışından dolayı rahatsız oldum. Kendisine bir daha asla güvenmedim.”

İddianamenin kabulü ve dava süreci

Ekim 2016’da Küçükbay’ın şirketlerine de kayyum atandı. “Babalar Grubu” soruşturmasıyla ilgili Şubat 2017’de kabul edilen iddianamede, Küçükbay’ın ifadeleriyle ilgili şunlar yer aldı:

“Küçükbay ifadesinde, memleketi Manisa Kırkağaç’ta bakkal olduğunu, askerlikten sonra İzmir’e taşındığını, 1979 yılında aile şirketi Orkide Yağları’nı kurduğunu, 1980’de ise Fetullah Gülen Cemaati ile ilk temasını yaşadığını anlattı.

Örgütün elebaşı Fetullah Gülen ile 1985 yılında Yamanlar Koleji’nin toplantı salonunda tanıştığını dile getiren Küçükbay, ‘Konuşmasının çoğu dini içerikli sözlerdi. Zaman zaman ağlayarak orada bulunanları etki altına almaya çalışıyordu’ diye konuştu.

FETÖ’ye katıldıktan sonra hızla zenginleşen Küçükbay ifadesinde tarım, inşaat, gayrimenkul, organizasyon, gıda, liman, sanayi şirketleri kurarak büyüdüğünü anlattı. Örgüt STK’ları olan Türkiye İşadamları Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON), Ege Batı Akdeniz Sanayici İşadamları Federasyonu (ESİDEF) kurucularından olduğu kaydedildi.

İfadesinde, Samanyolu TV’nin ilk olarak İzmir’de kurulduğunu belirten Küçükbay, ‘1993’te işyerimde Hidayet Karaca ve Mahmut Akdoğan ile toplantı yaptıktan sonra kanalın kuruluşuna maddi destek verdim’ dedi.”

Küçükbay, Emniyet ifadesinde kendisinin FETÖ’den kopuş sürecinin Mart 2014’teki TUSKON toplantısında başladığını ve Ekim 2015’e kadar sürdüğünü söyledi.

Küçükbay’ın da aralarında olduğu iş insanları hakkında 15’er yıl hapis cezası istemiyle açılan dava İzmir 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.

İddianame sonrası daha önce kendisini aklayan haber ve röportajların çıktığı gazetelerde Küçükbay’ı FETÖ ile suçlayan haberler ve yazılar çıkmaya başladı.

Topbaş ailesi, FETÖ tutuklusuyla ortak oldu

Küçükbay’ın, FETÖ tutuklusuyken dikkat çekici bir “iş ortaklığı” başladı.

25 Ağustos 2017’de, henüz FETÖ’den yargılaması devam ederken, büyük şirketlerinden biri olan Reka Bitkisel Yağlar AŞ’nin yüzde 51 hissesi BİM’in sahipleri Topbaş ailesine ait Tül Gıda’ya geçti.

Şirketin sitesinde halen yönetim kurulu başkanı olarak Mustafa Latif Topbaş, yönetim kurulu başkanvekili ise Mahmud Muhammed Topbaş görünüyor. Yönetim kurulu üyelerinden biri ise Ahmet Küçükbay’ın oğlu Akif Küçükbay.

Tahliyeden sonra şirketlerini ve mal varlığının büyük bölümünü geri aldı

Küçükbay, davanın 27 Eylül 2018’deki karar duruşmasında; 17-25 Aralık’ın ardından devletin yanında, örgüt elebaşı Fetullah Gülen ve FETÖ/PDY’nin karşısında olduğunu belirterek, gerek soruşturma, gerekse yargılama aşamasında geçmişteki örgüt bağlantısı nedeniyle pişmanlığını dile getirdiğini söyledi.

‘Örgüte finans sağlamak’ suçundan beraat etti, ‘örgüt üyeliği’nden ise 13 yıl hapis cezası aldı.

Mahkeme, cezasını ‘etkin pişmanlık’ hükümleri uyarınca 6 yıl 6 aya, yargılama aşamasında verdiği bilgiler ve duruşmalardaki iyi hali dolayısıyla da 5 yıl 5 aya düşürerek tahliye etti ve şirketleri üzerindeki yönetim kayyumunun denetim kayyumuna dönüştürülmesine karar verdi. Küçükbay, mal varlığının da bilirkişi raporuyla “FETÖ’yle bağı olmayan” tespiti yapılan büyük bölümünü de geri aldı.

Küçükbay’ın mal varlığının büyük bölümünü ve şirketlerini geri almasına da tepkiler geldi.

Sabah’ta Dilek Güngör aralarında Küçükbay’ın da olduğu FETÖ’den ceza almış iş insanlarına yapılan şirket ve servet iadelerini eleştiren iki yazı yazdı.

Güngör’ün bu çıkışlarına aralarında Cem Küçük’ün de olduğu isimlerden destek geldi.

Küçükbay’ın tahliyesinden sonraki süreçte karşılaştıklarıyla ilgili bundan fazlası varsa da henüz kamuoyunca bilinmiyor.

Soruşturma kapsamında alındığından haberdar olup, kendisini tutuklaması muhtemel “İzmir’deki FETÖ savcısının” yeğeni olarak bildiği kişinin şirketine Haziran 2016’da iş bedelinin üzerinde ücretler ödediği, tahliye kararının ardından yaşananlar, yeniden yakalama verilen hakimin yetkilerinin alındığı da kamuoyuna başlamasından 4 yıl sonra yansıyan HSK’nın bir FETÖ borsası soruşturmasıyla ortaya çıktı.

Hikayenin sonundaki ve aralarında başka detayları da bir gün yine soruşturma dosyalarından okuruz.

- Advertisment -