Ana SayfaÖZEL HABERÖZEL HABER | Katil: “Bunlar normal bir insan değillerdi tam bir teröristlerdi”;...

ÖZEL HABER | Katil: “Bunlar normal bir insan değillerdi tam bir teröristlerdi”; Polis: “Biliyoruz, sıkıntı yok, farkındayız onların”

Konya’da Dedeoğulları ailesinden yedi kişiyi öldüren Mehmet Altun’un katliam sonrası 112 Acil Çağrı Merkezi ve ardından yönlendirildiği Cinayet Büro polisleriyle konuşmalarının bir kısmı mahkeme dosyasına girdi. Polisle olan konuşmasında cinayetleri kendisinin işlediğini söyleyen Altun, “Bunların akrabası 4-5 kişiyi daha vurup teslim olacağım. Arkamda bela bırakmak istemiyorum. Aileme zarar gelmesini istemiyorum” diyor. Yayımlanan kayıtlarda polisler, Altun’u başka bir cinayet işlemeden teslim olmaya ikna etmeye çalışırken Dedeoğulları ailesinden “terörist” diye bahseden Altun’a hak veriyor, onu anladıklarını söylüyor. Polislerden biri "Senin düştüğün durum benim çok kanıma dokunuyor. Elimden gelen yardımı yapacağım diyorum sana" diyor. Altun ise polislere “kaç kişiyi vurdum, hepsi öldü mü” gibi sorular soruyor. Dedeoğulları ailesinin avukatı: “Güya otuz dakikası anlaşılamıyor diye çözümü yapılmamış. Polis tetikçiye ‘yiğidim’ diyor.”

Konya’da Dedeoğulları ailesinden yedi kişiyi katleden Mehmet Altun ile diğer dokuz sanığın yargılandığı dâvânın yarın (28 Ekim) görülecek altıncı duruşması öncesinde yeni bir gelişme yaşandı.

Altun’un katliamdan sonra arandığı günlerde aradığı 112 Acil Çağrı Merkezi ve ardından bağlandığı Emniyet İhbar Hattı’ndaki polislerle yaptığı toplam 45 dakikalık telefon görüşmelerinin bir kısmı dosyaya girdi.

Dosyaya giren 112 İhbar Kayıt Çözümleme Tutanağı’na göre sanık Altun, önce 112 Acil Çağrı Merkezi, ardından Emniyet İhbar Hattı’ndaki görevli polislerle, sonra da Cinayet Bürosu polisleriyle konuşuyor.

Görüşmelerde Altun, polislere, Dedeoğulları ailesinin yakını olduğunu söylediği dört-beş kişiyi öldürdükten sonra gelip teslim olacağını, çünkü o kişilerin ailesine zarar vereceğini söylüyor.

Kayıtların yayınlanan bölümlerinde, Cinayet Bürosu polisleri, Altun’u başka bir cinayet işlemeden teslim olmaya ikna etmeye çabalıyor.

Altun’un polislere birkaç farklı esnada, işlediği cinayetlerin Keleş ailesiyle bir ilgisi olmadığını vurgulaması dikkat çekiyor.

Keleş ailesi mensuplarının, katliamdan yaklaşık iki ay kadar önce Dedeoğulları ailesine “Biz ülkücüyüz, sizi burada yaşatmayacağız” diyerek saldırdığı ortaya çıkmıştı. Dâvânın sanıklarından Lütfi Keleş ve Ali Keleş, katliamdan iki ay önceki saldırıyla ilgili dâvâ kapsamında tutuklu bulunuyor.

Altun, Dedeoğulları ailesinden terörist diye bahsediyor. Polislere Dedeoğulları ailesiyle husumeti bitirmeye gittiğini, kendisine saldırılması üzerine cinayet işlediğini söylüyor. 

Dedeoğulları ailesinin avukatı: “Kayıtta pazarlık yapılmış olabilir”

Davanın 20 Eylül’de görülen önceki duruşmasında Dedeoğulları ailesinin avukatı Abdurrahman Karabulut, sanık Altun’a, Emniyet İhbar Hattı’na bağlanması sonrası telefonda görüştüğü polislere “beş kişiyi daha öldüreceğini” söyleyip söylemediğini sormuştu. 

Karabulut, duruşma sonrası sosyal medya hesabından “Tetikçinin katliamdan sonra 45 dakikalık 155’i arama kaydı, on dört aydır ısrarla dosyaya getirtilmiyor. O kayıtta emniyet ile ‘Benim haricimde kimseye dokunulmasın’ pazarlığı yapılmış olma ihtimali çok yüksek” diye yazmıştı.

“Polisi bağlayabilir misiniz, cinayet işleyen benim”

Altun’un 112 Acil Çağrı Merkezi ile görüşmesi şöyle:

112 görevlisi: Acil Çağrı Merkezi.

Sanık Altun: İyi günler kolay gelsin. 

112 görevlisi: Sağ olun buyurun.

Sanık Altun: Polisi bağlayabilir misiniz?

112 görevlisi: Ne ile ilgili?

Sanık Altun: Cinayet.

112 görevlisi: Bir telefon numarası alayım sizden.

Sanık Altun: Telefon numarası veremiyorum. Cinayet işleyen benim.

112 görevlisi: İşleyen sizsiniz. Nereden arıyorsunuz?

Sanık Altun: Ya kardeşim bağlayacak mısın, bağlamayacak mısın?

112 görevlisi: Bağlayacağım, hemen bağlayacağım. Hangi ilçeden arıyorsunuz?

Sanık Altun: Konya Meram.

“3-5 kişi daha vurayım, teslim olacağım”

Emniyet İhbar Hattı’ndaki polisle görüşmesi: 

Sanık Altun: Alo selamünaleyküm.

Polis: Emniyet. Adınız soyadınız ne? Söyle ne oldu?

Sanık Altun: Adımı soyadımı boşver sen ya ne yapacaksın. Sizin isminiz ne?

Polis: Polisim ben burası Emniyet İhbar Hattı.

Sanık Altun: Ben şu şey için aramıştım, Kalfalar Hasanköy’deki cinayet için. Yetkili siz misiniz?

Polis: Evet burası. 

Sanık Altun: İsminiz nedir?

Polis: Yetkili benim. İsim vermiyoruz. Polisim ben.

Sanık Altun: Ben de vermiyorum o zaman.

Polis: İsim veremiyoruz.

Sanık Altun: Bu cinayetleri işleyen kişi benim.

Polis: Tamam. Sıkıntı ne? Neden aradın?

Sanık Altun: Teslim olacağım. 3-5 kişi daha vurayım. Bunların Saraçoğlu tarafında akrabaları mı arkadaşları var. Sürekli tehdit ediyorlardı zaten.

Polis: Kimleri vuracaksın?

Sanık Altun: Konuşmalarımız kayıt oluyor mu? (Gülme sesi) Onları da vurayım öyle teslim olacağım.

Polis: Konuş sen kayıt oluyor konuş. Alo sizi duyamıyorum.

Sanık Altun: Alo sizi duyamıyorum.

Polis: Abicim sen konuşur musun? Alo birazdan bağlanacak arkadaş daha detaylı bilgi verir misin?

Sanık Altun: Çabuk olun ama.

Polis: Alo.

Sanık Altun: Alo az önceki görüştüğüm kişi siz misiniz?

Polis: Konuşabilirsin Saraçoğlu’ndan mı arıyorsunuz? 

Sanık Altun: Evet. Sesiniz neden gidip gidip geliyor. Kaç kişiyi vurdum ben ya, ben kaç kişiyi vurdum?

Polis: Kimler var başka?

Sanık Altun: 3-5 kişi daha var. Saraçoğlu’ndan bunlar akraba mı artık.

Polis: Kimler var başka, kimler?

Sanık Altun: Ya boşver abicim kimler olduğunu ne yapacaksın sen. Sürekli tehdit ediyorlar. Karakol kayıtlarımız var. Daha önceden şikayette bulunmuştuk onlar hakkında. Bir de şunu söylemek istiyorum: olayla ilgili ailelerimin ilgisi yok. Bunu bilmenizi isterim. Tamamen benim şahsi meselem hakkında.

Polis: Başka…

Sanık Altun: Bir de ailelerim şu an korunuyor mu?

Polis: Tamam.

Sanık Altun: Korunuyor değil mi?

Polis: Evet.

Sanık Altun: Tamam. Bak dediğim gibi Keleş ailelerinin hiçbir alakası yok. Tamamen şahsi meselem.

Polis: Tamam başka. Neredesin şu an, seni alalım mı?

Sanık Altun: Yok ben geleceğim zaten. Dediğim gibi 3-5 kişiyi temizleyeyim sonra teslim olacağım.

Polis: Kimler var bana söyleyebilir misin?

Sanık Altun: Ya ben bir şey merak ediyorum kaç kişiyi vurdum o Cuma günü akşam.

Polis: Ya sayısını söyleyemem şimdi ee ne söylesem?

Sanık Altun: Benimle açık konuşun.

Polis: Sana daha yardımcı olabilir miyim? Bir saniye, bir saniye.

“Keleş ailesinin bu cinayetle ilgisi yok”

Sanık Altun: Alo.

Polis: Alo. Konuyla alakalı ilgili birimle birlikte görüşeceğiz tamam mı?

Sanık Altun: Çabuk olun ama benim vaktim yok. Konuşmayacaksanız kapatacağım bak.

Polis: Yok yok konuşuyorum. Senin dediklerinin hepsini yazmak zorundayım.

Sanık Altun: Yazmak zorundasın? Kayıt olmuyor mu zaten?

Polis: Keleş ailesinin hiçbir sorumluluğu yok doğru mu?

Sanık Altun: Evet hiçbir alakası yok. Keleş ailelerinin bu cinayetlerle alakası yok.

Polis: Dur bir saniye, bir arkadaş bağlanacak daha detaylı sorular soracak. Birlikte konuşacağız tamam mı?

Sanık Altun: Tamam.

Polis: Bekler misin?

İki ailenin arasını bulmak için gittim

Cinayet Bürosu polisleriyle görüşmesi:

Polis: Emniyet, Emniyet Müdürlüğü.

Sanık Altun: Alo selamünaleyküm. İsminiz nedir abi?

Polis: Polis, abim buyur. Cinayet Büro’dan.

Sanık Altun: Biz Türk Halkı olarak siz polisleri çok seviyoruz biliyorsunuz değil mi?

Polis: Teşekkür ederiz biliyoruz efendim.

Sanık Altun: Şu Kalfalar Hasanköy’de bir cinayet işlenmişti. O teröristleri vuran kişi benim.

Polis: Evet abiciğim.

Sanık Altun: Bu olayın Keleş aileleri ile hiçbir alakası yok ben onu söylemek istiyorum. 

Polis: Tamam kardeşim başına bir sıkıntı geldi geçmiş olsun öncelikle.

Sanık Altun: Teşekkür ederim sağ olun.

Polis: Şimdi başında bir bela var bunun da kolay yolu gelip bizimle görüşmen bize teslim olman. Bize gelirsen elimizden gelen yardımı yaparız sana.

Sanık Altun: Tamam teslim olacağım da ben kaç kişiyi vurdum? Ben öğrenebilir miyim? 

Polis: Beş-altı kişiyi vurdun.

Sanık Altun: Altı kişiyi… Sağ olan var mı? 

Polis: Sen kaç kişiyi vurdun hatırlamıyor musun?

Sanık Altun: Hatırlamıyorum.

Polis: Kardeşim eşinin durumunu biliyor musun?

Sanık Altun: Hayır.

Polis: Eşin çok rahatsız çok… (anlaşılmayan konuşma) eşin çok kötü durumda. Gel hem elimizden geleni yapalım. Biz de sana yardımcı olalım. Sıkıntı mı var sıkıntını çözelim. Bu, bu şekilde saklanarak çözülecek bir şey değil. Olayın iç yüzünü biliyorum fakat sen teslim olmadan biz bunu basına nasıl… (anlaşılmayan konuşma). Biz bunun böyle bir şey olmadığını nasıl anlatacağız.

Sanık Altun: Tamam ben teslim… (anlaşılmayan konuşma)

Polis: Senin gelmen lazım.

Sanık Altun: Teslim olacağım. Teslim olmayacağım demiyorum da Keleş aileleri ile hiçbir alakası yok yani benim tamamen şahsi meselem onu söyleyeyim ben de. Kayıtlarınızda vardır bizim daha önce olaylarımız oldu.

Polis: Evet.

Sanık Altun: Bunlar normal bir insan değillerdi tam bir teröristlerdi.

Polis: Biliyoruz biz biliyoruz biliyoruz.

Sanık Altun: Farkı yok.

Polis: Sıkıntı yok… Farkındayız onların.

Sanık Altun: Ha zaten tüm mahalleli illallah demişlerdi bunlardan. Biz de aynı şekilde biz vurmazsak onlar yapacaktı aynı şeyi. Daha önce biz her türlü olayda direkman zaten emniyete haber verdik. Emniyetten yardım alamadık.

Üç ay önce büyük bir kavgamız oldu. Haberiniz vardır belki kapının önünde… Polis memurları önünde bekledi. Bir hafta gibi… Polis memurlarının önünde gelip bizi tehdit ettiler. Polis memurları arabalarından dahi inmediler. Yani biz kendimiz çözmek zorunda kaldık anladınız dimi?

Polis: Başına böyle bir olay geldi inan ki üzülüyorum keşke… (anlaşılmayan konuşma) Keşke başına böyle bir şey gelmek zorunda kalmasaydı. Başına bir felaket geldi. Gel bundan sonra biz elimizden gelen yardımı yapalım kardeşim yani bu şekilde olmaz.

Sanık Altun: Tamam bizim ailelerimiz korunuyor mu şu an? 

Polis: Korunuyor, korunuyor.

Sanık Altun: Tamam üç beş kişi daha var onları da vuracağım. Ben ondan sonra teslim olacağım tamam mı? 

Polis: Kardeşim bana bak bana bak.

Sanık Altun: Efendim. 

Polis: Bu şekilde olmaz. Vurarak öldürerek bitmez. Abiciğim bu işler.

Sanık Altun: Mecburuz abi. Bunlar çünkü bunların akrabaları.

Polis: Abiciğim hiçbir şeye mecbur değilsin.

Sanık Altun: Bunların Saraçoğlu’nda akrabaları mı arkadaşları mı var. Onlar tarafından tehdit ediliyorduk zaten biz.

Polis: Güzel kardeşim sana ulaşacağım bir numara verirsen amirim arasın. Amirim görüşsün seninle ya da beklersen amirime bağlattırayım.

Sanık Altun: Tamam hemen bağlayın. Hemen bağlarsanız konuşacağım.

Polis: Tamam hemen seni yetkili bizim amirimize, cinayet büro amirimize bağlattıracağım. Biraz bekleteceğim seni bir iki dakika, bir iki saniye. Onlar bağlayacak. Tamam kardeşim vurmayla kırmayla olmaz bu işler biliyorsun dimi?

Sanık Altun: Mecbur kaldım. Az çok beni araştırdıysanız biliyorsunuzdur beni zaten ben öyle bir insan değilim zaten.

Polis: Senin nasıl bir insan olduğunu ben biliyorum tahmin ediyorum. Düştüğün içine düştüğün durumun zorluğunu da tahmin edebiliyorum.

Sanık Altun: Ben zaten oraya planlı olarak da gitmedim zaten. Tedbirli gittim ama normalde konuşmak için gittim. Baktım akıllanmamışlar mecbur kaldım.

Polis: Ben ben olayın farkındayım nasıl…

Sanık Altun: Evet evet bayramdan iki gün önce beni öldüreceklerdi bana saldırdılar.

Polis: Ben olayın detayını…

Sanık Altun: Başıma gerçekten bir felaket geldi.

Polis: Geldi geldi mecbur geldi. Şimdi şöyle bir şey var yani nasıl anlatayım.

Sanık Altun: Ben teslim olmak istiyorum anladın mı? Teslim olmak istiyorum ama arkamda bela bırakmak istemiyorum anladınız dimi beni.

Polis: Arkanda bela falan kalmayacak güven bize ya.

Sanık Altun: Ama daha önceki olayda gördük işte. Kavgada gördük. Silahlarla geldiler evin önünde tehdit ettiler herkesin gözü önünde ya. Polis arabadan inmedi ben nasıl güveneyim polise.

Polis: Kardeş ben Konya Kadınhanılıyım. Senin düştüğün durum benim çok kanıma dokunuyor. Elimden gelen yardımı yapacağım diyorum sana. Kendini batırma.

Sanık Altun: Battık zaten batacağımız kadar.

Polis: Hayır hayır hiç öyle düşünme. Hiç öyle düşünme. Hiç öyle düşünme. Çaresiz değilsin. Her zaman çıkar bir yol var. Her karanlık geceden sonra güneş doğar. Burası Türkiye kendini zora düşürme abicim yanlış yaparsın.

Sanık Altun: Yanlış yaptık zaten.

Polis: Ya bak ben eşinle görüştüm.

Sanık Altun: Evet

Polis: 4542 merkez dinliyorum efendim. Doğrudur efendim irtibatlıyım. Alo.

Sanık Altun: Alo.

Polis: Alo kardeşim seni millete (anlaşılmayan konuşma) senle beraber konuşacağız. Şimdi amirin yanına gidiyorum. Seni onunla görüştüreceğim. Direkt bizzat elimle götürüyorum telefonu. Araya üçüncü dördüncü şahıs girmeyecek. Ben neysem o da o. Ereğli’nin Konya’nın çocuğu. Kanından da sütünden de özünden de şüphen olmayacak bir adam bizden birisi.

Sanık Altun: Tamam abi bekliyorum. Tamam bekliyorum.

Polis: Tamam şimdi ben onun yanına geçiyorum bizzat seni onunla görüştüreceğim. Ama şey bak olaya geniş bak. Ben seni sonuna kadar anlıyorum. Çaresizliğini de anlıyorum. Keşke olay daha önceden raddeye varmadan gelseydin. Resmi arkadaşların belki özensizliği vardır, dikkatsizliği vardır, belki önemsememişlerdir ama biz bu olayı önemsiyoruz.

Senin durumunun da farkındayım. Üç tane çocuğun var. Çocuk bekliyor, eşin sekiz aylık hamile. Abicim yani bütün gemileri yakmana gerek yok ya bütün gemileri yakmana gerek yok. On-beş yıllık bir polis olarak da, on-beş yıllık polis olarak sana söylüyorum Türkiye’de hiçbir şey bitmez.

Kendini felakete sürükleme. Kendini felakete sürükleme. Elimizden gelen yardımı yapacağız sana. Bak bu olay oldu. Anneni, babanı, kardeşlerini hepsini aldık. Sırf karşı taraftan bir zarar gelmesin diye. Karşı tarafı çektik keza onları takip ediyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz. Bak biz elimizden geleni yapıyoruz.

Sanık Altun: İnanmıyorum ama neyse.

Polis: İnanmıyorum diye bir şey yok. Bak yukarıda Allah var. Üç tane çocuğum var ya niye üstüne yemin edeyim kardeşim sana.

Sanık Altun: Ama abi işte bak bu kaçıncı olay. Bu üçüncü olay daha önceki olaylarda niye olmadı. İlla cinayet mi işlememiz lazım.

Polis: Daha önceki olaylar bize sirayet etmedi. Asayiş Şube’ye, Cinayet Büro’ya sirayet etmedi. Bize gelmiş olsaydı bu olayın biz bu boyuta geleceğini bilseydik (anlaşılmayan konuşma) Husumet olduğundan haberimiz olsaydı inan engellerdik. Engellemek için elimizden geleni yapardık.

Sanık Altun: Ben kapatıyorum. Kapatıyorum ben.

Polis: Kapatma amirime yaklaştım. Amirime vereceğim biraz sabret abicim ya lütfen. Annen baban için, çoluğun çocuğun için biraz sabret. En azından şu kafandaki problemleri, soruları net direk o adama sorarsın anlatabiliyor muyum?

Sanık Altun: Tamam çabuk ol o zaman. Tamam çabuk ol o zaman.

Polis: Alo ivedi geçiyorum trafiğin içindeyim hızlı gitmeye çalışıyorum. Yetiştireceğim seni ya bir açılın hadi ya lütfen ya açılın.

Sanık Altun: Nasıl yani ya sen trafikte misin şu an? Telefon mu götürüyorsun?

Polis: Evet (anlaşılmayan konuşma) Beyşehir kavşağına gittim. Orada vereceğim ben kendisine abicim.

Sanık Altun: Efendim.

Polis: Valla yani ne diyeyim yani ne denir sen bana söyle. Ne denir ne yapmamızı istiyorsun? Sen bize söyle benden beklentin ne? Aynı memlekette ayni semanın altında nefes alan bir adam olarak benden beklentin ne?

Biz senle aynı toprakların çocuklarıyız. Senin canın neye sıkılıyorsa benimki de ona sıkılıyor. Senin kalbin neye kırılıyorsa benimki de ona kırılıyor. Senin zoruna gidiyor benim de zoruma gidiyor abicim gitmiyor değil.

Sanık Altun: Teşekkür ederim çok sağ olun sadece aileme bir zarar gelmemesini istiyorum.

Polis: Ailen bize emanet. Ailen bize emanet. Ondan yana bir sakıntın şeyin olmasın kardeşim (anlaşılmayan konuşma) Of of vay ki vay sen oraya konuşmaya gittin değil mi?

Sanık Altun: Evet kendimi çok kötü hissediyordum gidince konuşup biraz rahatlamak istedim.

Polis: Abicim sen oraya konuşmaya gittin. Sen o konuşmaya gittiğin gün elinde evraklar falan var mahkemeyle ilgiliydi değil mi gidiş sebebin?

Sanık Altun: Efendim.

Polis: Mahkemeyle ilgiliydi dimi gidiş sebebin yani mevzuyu kapatmak için. Orta yolu bulmak için gitmişsindir. 

Sanık Altun: Aynen aynen konuşup anlaşmak için. İki ailenin arasını bulmak için gittim ben oraya.

Polis: He sonra ne oldu küfürleşme mi oldu ne yaptılar niye olay bu raddeye döndü.

Sanık Altun: (Anlaşılmayan konuşma)

Polis: Çok efendice gidiyorsun. (Anlaşılmayan konuşma) konuşup gidiyorsun.

Sanık Altun: Saldırdılar, öldüreceklerdi beni. Allah’tan tedbirli gittim.

Polis: (uğultu) Allah’tan tedbirli gittin. (Dışarıdan anlaşılmayan sesler) Tamam tamam bizim arkadaşımız da geliyor. Abicim seni Cinayet Büro Amirimizle görüştüreceğim. Komiserimize vereceğim.

Sanık Altun: Tamam.

Polis: Tamam yani… (net anlaşılmıyor) komiserim arkadaş.

Polis 1: Amirime ver.

Polis: Amirim.

Polis Amir: Alo.

Sanık Altun: Alo selam aleyküm.

Polis Amir: Aleykümselam. 

Sanık Altun: Abi merhabalar

Polis Amir: Merhabalar kardeşim nasılsın iyi misin?

Sanık Altun: Teşekkür ederim abi iyi değilim.

Polis Amir: Doğrudur biraz sıkıntılı bir durum var. Ama aşılmayacak bir şey değil bu.

Sanık Altun: Evet. 

Polis: Mehmet.

Sanık Altun: Efendim abi. 

Polis Amir: Mehmet aşılmayacak bir durum değil bu. Senin oraya kötü niyetli kötü amaçlı gitmediğini düşünüyoruz zaten.

Sanık Altun: Evet.

Polis Amir: Şimdi bak bütün aile gözaltında biliyorsun. 15-16 kişi yani çoluk çocuk herkes aile şey, bak eşin, 3 çocuğun var eşin 8 aylık hamile. Elimizden geldiğince onu istirahat ettirmeye çalışıyoruz. Mutlu olduğuna, iyi olduğuna emin ol.

Görüşelim, bu konu aşılır. Bu istem dışı olarak meydana gelen bir olay olarak düşünüyoruz biz bunu.

Sanık Altun: Evet… (anlaşılmayan kelime)

Polis Amir: Efendim.

Sanık Altun: Aynen öyle oldu Amirim. 

Polis Amir: Heh bizde aynı düşüncedeyiz, biz seninle görüşmek istiyoruz. Bu konu aşılır. Bu konu doğrudur biraz gündem oldu. İşte yansıdı sağa sola. Basın da biraz şey oldu ama abartıldı. Ama senin, işin güzel yanları da var, bunun öyle olmadığı, amacın o olmadığı belirtildi. Seninle biz görüşmek istiyoruz Mehmet.

Sanık Altun: Amirim ben teslim olacağım zaten de ben ailemi tamamen korumak istiyorum bunların akrabaları var. (Devam eden anlaşılmayan konuşma)

Polis Amir: Bak, bak ailen de her evin önünde bizim ikişer üçer ekibimiz var. Çok sayıda memur arkadaşımız var. Bütün evlerin koruma altında. Senin hiçbir akrabana hiçbir yakınına en küçük bir şey olmayacak. Bak ne diyorum 20 gün sonra eşin çocuk… doğum yapacak (anlaşılmayan konuşma)

Sanık Altun: Amirim bir saniye şimdi ben nasıl güveneyim?

Polis Amir: Kardeş ben polisim.

Sanık Altun: Bir saniye bir saniye şimdi. 3 ay bizim büyük kavgamız oldu haberiniz vardır illaki.

Polis Amir: Doğrudur.

Sanık Altun: Kavgada ben yoktum zaten. Eniştemgil, ablamgil kavga yaptılar da.

Polis Amir: Sen sadece 2010 yılında varsın.

Sanık Altun: Ben sadece 2010 yılında varım aynen. 3 ay önceki mevzudan bahsediyorum ben.

Polis Amir: Evet.

Sanık Altun: O zamanki kavgada da polisler kapının önünde bekliyordu. “Biz sizi koruyacağız. Şöyle yapacağız, böyle yapacağız” diye. Adamlar kapının önüne geldi silahla tehdit ettiler. 

Polisler arabalarından inmedi. Biz adamların arkasından gittik. Biz onları orada vurabilirdik belki o zaman da vurabilirdik. Adamlar, polisler arabalarından inmedi. Biz nasıl güveneceğiz size.

Polis Amir: Kardeşim bak şimdi o zaman hangi birim arkadaşlar geldi. Polis merkezinden mi geldi nereden geldi veya…

Sanık Altun: Lalebahçe’den gelmişlerdi o zaman.

Polis Amir: Lalebahçe’den gelmiş, polis merkezinden gelmiş. Belki konunun detayını, özünü, nasıl gelişebileceğini, ne tip bir yansıma yapacağını bilmiyorlardır. Ama biz Cinayet Büro polisiyiz. Cinayet Büro’da biz çalışıyoruz.

Arkadaşlarımız eğitimli, bilinçli yani kime nasıl davranacağını hangi olaya nasıl bakacağım, bilen insanlar. Biz diyoruz ki sana biz senin bütün ailenin bizim sorumluluğumuzda, biz bütün gerekli tedbirleri alacağız, gerekli güvenliklerini alacağız. Sen kimi istersen onu görüştüreceğiz. Yani bak…

Sanık Altun: Ne zamana kadar alacaksınız?

Polis Amir: Kardeşim bu işler yatışana kadar. Yav şimdi ne zamana kadar alacağız değil. Aileler ile görüşülür gerekli kendileri hem oturmak istedikleri yerleşmek istedikleri veya nerede bulunacaksa ne zamana kadar bu husumet veya işte anlaşma sağlanacak. Etraftan işte sen yansıyan medya şeyleri ile irkilmene gerek yok, onlar hep yatıştırılıyor.

Cumhurbaşkanından tut bütün bakanları bütün milletvekilleri, buradaki valimiz işte belediye başkanı herkes bu konuyla ilgili çalışıyor, insanları uyarıyor. Olayın öyle olmadığını, sadece komşu arasında olan bir olay olduğunu… Senin gidip normalde orada konuşuyorsun sen işte barışalım hesabı yapıyorsun.

Büyük bir ihtimal elinde bir evrak var. Daha sonra ki onların yaptığı kalkış veya sana bir taş atılıyor bak sonra bir silah patlıyor biz bunları hep gördük, izledik. Yani sen başlı başına bir olay yapmak için oraya gitmiyorsun aslında.

Sanık Altun: Evet Amirim.

Polis Amir: Bak amacın senin belki de aileyi barıştırmak husumeti devam ettirmemek, kargaşayı sürdürmemek.

Sanık Altun: Aynen öyle.

Polis Amir: Efendim.

Sanık Altun: Aynen öyleydi zaten. 

Polis Amir: İşte bak sen ilk etapta oturdun konuştun. Sakinsin, onlar oturuyor ama sonradan işte oradakilerin bir alevlenmesi oluyor. Ayağa kalkıyorlar ama daha sonra saldırıldı. Saldırmaları üzerine bu silah patlıyor. 

Sanık Altun: Evet. Peki Amirim kaç kişi vurulma ölüyor?

Polis Amir: Yedi.

Sanık Altun: Sağ olan var mı?

Polis Amir: Yok. 

Sanık Altun: Hmmm, amirim ben size söz veriyorum ben teslim olacağım.

Polis Amir: Mehmet. Mehmet bak kardeşim diyorum sana. Bizle görüş nereye diyorsan iki arkadaş gelelim, bizle görüş Mehmet. 

Sanık Altun: Tamam Amirim. (anlaşılmaz)

Polis Amir: Yani ilçede olabilir, Mehmet. Bura da olabilir. Konya merkezde olabilir ilçe de olabilir. Sadece Allah adına söz veriyorum sana.

İki kişi diyorsan iki kişi geleceğiz. Ha tek dersen tek biz de biraz şey yaparız. Şimdi senin öfken var sinirin var şey yaparsın ama, iki arkadaş gelelim Allah için konuşalım.

Bak senin durumun çok kötü değil, çok sıkıntılı değil. Elbette ki büyük olay, kötü olay ama senin oraya gidiş amacın, oradaki davranışın, oradaki ilk etaptaki oturuşun… Daha sonra sana taş gelmesi üzerine patlayan şeyler var bunları detaylı görüşelim. Buradaki ailen rahatlasın. Şimdi bak mesela biz nezarete bile koymadık. Büromuzda çekyatlı odamız var. Vallahi görüştürebilirim ben seni istersen. Şu an oraya geçeyim eşinle görüştüreyim. Çekyatlı odamız var, klimalı odamız var orada beslenmesine dikkat ediyoruz. Oturmasına yatmasına kalkmasına dikkat etmeden bacımız gibi görerek ona bakıyoruz.

Sanık Altun: Amirim bu olayla hiç kimsenin alakası yok. Özellikle Keleş ailelerinin bir alakası yok. Bu olay tamamen benim şahsi meselem.

Polis Amir: Alakası yok da bu işte bak şimdi olay sosyal medyada büyüdü. Bu 14-15 kişi gözaltında. Belki gözaltıları devam edecek. Sütün, ailen işte bunlar bütün aile tutuklandığı zaman herkes zor duruma düşecek yaşamı sarsılacak, yani bak bu görünüyor şimdi.

Ama sen gelirsen, sen ifadede beyan edersen, bunların hiçbirinin ilgisi alakası yoktu, ben kendim bu olayı işte barıştırmak için bu husumeti bitirmek için… Gelip giderken aile fertlerim buradan çekiniyorduk bu çekinceler bitsin, millet rahat gelip gitsin gündüz gece herkes rahat oynasın diye uğraşıyordum. (Anlaşılmayan konuşma ses gider) Dersen bunların hepsi serbest kalır.

Sanık Altun: Tamam Amirim 2-3 kişi var ben onları da vuracağım gelip teslim olacağım.

Polis Amir: Mehmet… Mehmet.

Sanık Altun: Efendim abi.

Polis Amir: Kim onlar? Yani öyle şimdi bak zaten bir sıkıntıya girdin abisi.

Sanık Altun: Amirim onlar tehlikeli insanlar onlar başımıza bela olacak. Onlar tehlikeli insanlar.

Polis Amir: Hayır hayır hayır bak. 

Sanık Altun: Dediğimiz gibi. Abi ben vurduğum kişiler de normal vatandaş değil. Bunların hepsi terörist, dağdaki ile hiçbir farkı yok.

Polis Amir: Ya öyle düşünme sen şimdi.

Sanık Altun: Zaten normal bir insan olsa gelir teslim olurum zaten.

Polis Amir: Mehmet görüşelim mi? Mehmet…

Sanık Altun: Efendim amirim. 

Polis Amir: Bak abisi yani tamam sıkıntılısın cezan olacak. Belli bir müddet yatacaksın ama şimdi 15-20 yıl sonra çıkıp çoluğunu çocuğunu görüp düğününe katılıp evermek, işte bir huzursuzluklarında yanlarında olmak mı var bir ömür boyu yanmak mi var abisi.

Gel sen teslim ol çoluğunu, çocuğunu birilerine teslim edelim. Hangisini seviyorsan. Ayşe ablan mı bakar bilmem, öbür kardeşin mi bakar, öbür bacın mı bakar, annen baban mı bakar. Bak hepsini teslim edelim. Emanet et, öp, kokla, bak bir olay daha yapma abisi ya.

Sanık Altun: Amirim amma işte yarın başımıza bela olacak bunlar.

Polis Amir: Bulunduğun müddetçe eşini de 3 çocuğunu da senin yanından vallahi ayırmayacağım ya kokla.

Sanık Altun: Bunlar kapının önüne gelip bizi tehdit eden insanlar, silahları ile tehdit eden insanlar yarın zarar verirler.

Polis Amir: Ama bunları şimdi bak geleceksin sen anlatacaksın ben yazacağım sen anlatacaksın biz yazacağız. Ama bunları hep detaylandıracağız, bak ne diyorum olduğun dakikadan itibaren he

Sanık Altun: Bunlar tehlikeli insanlar Amirim.

Polis Amir: He anlamadım.

Sanık Altun: Bunların ortadan kalkması lazım.

Polis Amir: Yav değil abisi bak şimdi öyle düşündüğüm zaman şimdi dünyada 7 milyar nüfus var. Konya da 1,5 milyon nüfus var şimdi. Bana ne herkes özgürce yaşasın, istediğince yaşasın. Sen 3 çocuğunla ya da 4 çocuğunla eşinden mesulsün ailenden mesulsün.

Senin aile bireylerinin güvenliği önemli. Biz onların güvenliğini alalım, çocuklarının güvenliğini alalım, eşinin güvenliğini alalım yani senin güvenliğini alalım. Yani bu olayın devamına gerek yok abisi ya.

Akıllı ol abim ya tamam bak bir olaya girdin. İstemeden girdin bak efendi dürüst adamsın. Aile babasısın bak bacanağınla konuşuyoruz, abinle konuşuyoruz. Etrafındaki insanlarla konuşuyoruz. Kimseye zarar verecek bir insan değildir diyor. Bak eşin ağlayıp, sızlıyor. 11 yıldır evliyim daha bana bir fiskesi yok diyor. Belki ufak tefek tartışmamız vardı ama kesinlikle benim Mehmed’im yapmazdı böyle bir şey diyor bak.

Sanık Altun: Zaten kötü bir insan olsam ben sizi aramam zaten Amirim ne diyeyim ben size.

Polis Amir: Bak abisi işte bak senin şu yaptığın bile çok güzel bir iyi niyet. Sen içini döküyorsun şu an nasıl olduğunu hissettiriyorsun bize.

Sanık Altun: Aynen öyle aynen öyle rahatlamak istedim ben kaç gündür kimseyle görüşmüyorum.

Polis Amir: Bak abisi yer ver gelelim oturalım saatlerce oturalım seninle beraber konuşalım bak bu işi doğru düzgün bir yola koyalım, Tamam hukuk çerçevesinde sen elbette ki mahkemeye çıkacaksın, ifaden alınacak, bundan ceza da alacaksın ama çok afaki. İşte idamlık ceza alma yani ne gerek var abisi.

4 tane çocuğun var bak sen onların dünyaya gelmesine vesile oldun. Onların her halinden sorumlusun abisi. Bak kız çocuğun var yani. Şimdi ben de diyorum, sen gel beraber oturup konuşalım. 3 çocuğunu getireyim eşini yanına getireyim. Bizim büroda 3 gün boyunca çocukların yanında olsun kokla, sev, okşa, beraber uyu bak.

Sanık Altun: Tamam Amirim şöyle yapalım o zaman.

Polis Amir: Buyur Mehmet.

Sanık Altun: Ben şu an köyümdeyim, sabah Konya ya geleceğim zaten. Ben yarına kadar bir düşüneyim tekrar görüşelim olur mu?

Polis Amir: Mehmed’im bir bak bana yiğidim. Bak neredeysen bana de, “abi şu mevkiye gel” de. Ben bir tane daha Amirim var iki kişi olarak o mevki ye geleyim. Gör bizi nasıl göreceksen iki kişi geldiğimizi. Gel yanımıza konuşalım abisi.

Yaklaşmasan da uzaktan konuşalım. Bizi gördüğün zaman bizim konuşmamızı duyduğun zaman bizi tanıdığın zaman zaten sen geleceksin kendin bak. Bizden sana zarar gelmez.

Sanık Altun: Amirim Türk polisinin hiçbirinden zarar gelmez biz sizi seviyoruz.

Polis Amir: Tamam işte bak biliyorsun. Bak şimdi eşin çırpınıyor. Bak 20 günü kalmış gel işte bir sev, okşa, teskin et onları.

Yani olmaması gerekendi oldu. Yaşamaman gerekeni yaşadın. Sakin ol “Hanımım” de. “Çocuklarım sana emanet” de, “geleceğim” de yani. Sev, okşa. Bak gel bizle. Konuşalım şuraya getirelim seni.

Sanık Altun: Amirim ben kendim geleceğim yarın tamam mı?

Polis Amir: Mehmet.

Sanık Altun: Yarına kadar müsaade et bana. Ben biraz düşüneceğim. Ben yarın geleceğim zaten Konya’ya. Kesinlikle yarın görüşelim. Kapatmam lazım şu an.

Polis Amir: Arayacak mısın sen beni yarın? 

Sanık Altun: Arayacağım Amirim.

Polis Amir: Mehmet arayacak mısın? 

Sanık Altun: Arayacağım Amirim arayacağım.

Polis Amir: Tamam ben seni, o zaman aramanı bekleyeceğim. Sen düşün konuştuklarımızı, düşün biraz.

Bak çok vahim olay değil bir atlatılabilecek bir olay, atlatılabilecek bir durum. Başlangıcı aynı ise sonu da aynı biter. Sen oraya barış için gittin ama istem dışı olaylar yaşandı. Görüşelim değerlendirelim tartalım konuşalım. Bu iş düzlüğe çıksın tamam?

Sanık Altun: Tamam Amirim. Teşekkür ederim kolay gelsin kapatıyorum.

Polis Amir: Tamam oldu sağ olasın.

Sanık Altun: Kendinize iyi bakın.

Polis Amir: Tamam abisi hadi tamam.

- Advertisment -