Televizyonda yayınlanan bir reklamı izliyorum. Çizgi roman karakteri olarak tasarlanmış bir futbolcunun çocukluktan/top toplayıcılıktan dünyanın en ünlü stadyumlarından birinin çıkış tüneline ulaşıncaya kadar ki serüvenini anlatıyor. Benzetmek gibi olmasın ama Brezilyalı Rivaldo’nun macerasına anımsatıyor biraz.
Çizgi filmde çocuğu top topladığı günlerden ilk golünü attığı ana oradan yaşadığı şampiyonluklara ve en son transfer olduğu takımın formasına ulaşmışken görüyoruz. Boğazıma bir yumruk oturuyor. Siyah beyaz çizgilerle süren kısa film futbolcunun-aslında fizik yapısından hemen tanıdığımız-son transfer olduğu takımın renklerine bürünen formasına dönüşmesini ve elbette ki formanın sırt kısmında numaranın üstünde yazan adını görüyoruz; Arda.
Arda Turan; bütün imkansızlıkların üzerine bir çizgi çekercesine başladığı İspanya macerasında krampon bastı geçen akşam. Reklam filminde ‘’top topladığın günlerden attığın ilk gole, kazandığın kupalardan formasını giydiğin takıma kadar yaşadığın hiçbir şeyi ; mahalleni, anneni, babanı, kardeşini unutma…’’ O kadar dokunaklı ki çoğumuzun olduğu gibi benim de boğazımın düğümlenmesi son derece doğal.
‘’Hatırla oğlum!’’ diye başlıyor çizgi animasyonun metni. Seslendirmedeki sesin tokluğuna ve etkileyiciliğine kapılıyorum.-Etkilenmemek elde değil- Bayrampaşa’daki 70 metrekarelik küçücük evini. Evinin önündeki daracık sokağı. Ordaki ilk kafa golünü. Florya’ya ilk girişini. Hagi’nin golünden sonraki sevincini. Ali Sami Yen’deki ilk golünü. Seninle her zaman gurur duyan anneni, babanı, kardeşini düşün. Fenerli’yi, Galatasaraylı’yı, Başiktaşlı’yı seninle gurur duyan Türkiye’yi hatırla oğlum. Sen bizim Ardamızsın. Neler yaptığını hatırlarsan yine yaparsın…’’
Unutmamak ve unutturmamak/hatırlamak üzerine kurulmuş bu metni okuyan da Arda Turan’ın babası Adnan Turan. Tıpkı Hakan Şükür’ün babası gibi o da şanslı bir baba. Bugünleri asıl o hayal etmiş midir acaba. Sesindeki kararlılık öyle olduğunu gösteriyor. Ne mutlu ona. Hangimiz oğlumuzun Barcelona formasını giymek istemezdi ki…
Bir televizyon programı. Arda geldiği/ulaştığı yeri şöyle betimliyor; ‘Emre abiyle milli takım kampında aynı odada kalıyoruz. Odaya girdi ben yatıyordum. Abi ışığı kapatır mısın dedim ve ardından espriyi patlattım; Emre abi ayakkabılarını sayardım top toplayıcı olduğum dönemde. Şimdi ışığı kapattırıyorum. Vay bee!!!’’
Küçücük bir ev, daracık bir sokakta top peşinde koşan bir çelimsiz ardından mahallenin takımı ve Galatasaray. Kısa bir devre Manisa ve Galatasaray. En sonunda da ulaşılabilecek en iyi yer; Barcelona. Müthiş değil mi? Benzetmek gibi olmasın-ya da olsun-Brezilyanın bir dönem yıldızlarından Rivaldo’nun hayatını anımsattı bana. O da favelalardan gelmiş dünyanın soluğunu kesmişti Barca’da oynarken. Rivaldo 40 yaşında bıraktı futbolu. Annesi kardeşlerini yoksulluk yüzünden yitiren Rivaldo’nun futbolcu olacağını öğrendiğinde şöyle demiş; ‘’Yürü oğlum gökyüzündeki yıldızlar seni izliyor!!!’’ -Güzel hikayedir. Bu satırların okuyucularına bir armağan olacak yaşamını aktarmak- Arda Turan’ın babası Adnan Turan Altıntepsi takımının başında şu anda. Kardeşi Okan Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz adlı TV dizisinde Reha rolünü üstlenmiş durumda. Onu her durumda destekleyen annesi sadece kendi rolünü devam metiriyor olmalı.-Canım anneciğim hala dua ediyordur oğlu için. Misyonuna razı olan tek aile bireyi anneler oluyor böyle durumlarda.- Genç yeteneğimiz İstanbul’da bir restoran açıyor şimdilerde. Yani çizgi filmdeki gibi memleketini unutmuyor.
Arda Turan bir yasa gereği transferinin gerçekleştiği yaz aylarından bu zaman kadar beklemek zorundaydı. İyi bekledi gerçekten. Barca’da forma giyip krampon basacağı güne kadar sadece Türkiye’nin Avrupa Şampiyonası Grup Maçları’nda-moda deyimle- dakika aldı. Yani bu zamana kadar neredeyse on maç yaparak Barca’nın geçen akşam oynanan Espanyol maçına çıktı.
Milli Takım’da 14 numarayı giyiyordu. İsteği yeni takımında da bu numarayı taşımak oldu. Babası Adnan Turan Barca’da 14 numarayı giymiş olan eski yıldız Cruyyf’un hayranıydı. Bir gün gelecek oğlu da tıpkı hayranı olduğuı Hollandalı gibi 14 numarayı giyecekti. Xavi’den kalan 6 numarayı Alves kapmıştı. 14 numara ise Mascherano’nun sırtındaydı. Pedro Barca’dan ayrılmış 7 numara boşa çıkmıştı. Arda 14’te ısrar etmedi 7’yi seçti. Belki de ‘Beyazların’ ‘7’sine nazire yapacaktır ‘bizim oolan!’
Bu nasıl bir iradedir araştırmak lazım gerçekten. Babası Arda için bir idol olmalı. O’na göre Altıntepsi’de gençlerin kötü alışkanlıklar edinmemesi için görev üstlenmiş, dizideki kardeşi kesinlikle bulunduğu yere torpille gelmemiş. Arda’ya göre evine annesine bir şeyler getiriyor, ailesine bağlı. Bu yeterli. Yine kendi deyimiyle ‘ Okan’ın Oscar’ alacak hali yok ’90 kilodan 80 kiloya düşmüş dizideki rolü için’. Ayrıca huzur bulduğu iki yer var Arda’nın; Kur’an okumak-Ruhunu dinlendirdiği anlar bunlar. Türkçe mealiyle anlayarak- bir de Türkiye’deki arkadaşları. İrade ve tevazu. İkisi bir arada genç yeteneğimizde.
Son maçının videolarını izliyorum. Olağanüstü bir durum yok. Klasik Barca modeli bir maç. İyi pas, problemsiz alan değerlendirme, sonuç olarak Messi çabukluğu. Bunun için İnniesta’nın yanına monte ediliyor Arda. İnniesta’nın bıraktığı yerden Barca modeli pas trafiğinin yöneticisi olacak. Yaş alsa da trafiğinden hiçbir şey kaybetmeyen İnniesta’ya gençlik aşısıdır Arda Turan. Luis’in kendisini tercih ediş nedenini de aynen böyle açıklıyor Arda; ‘’Topu iyi saklıyorum ve çabuk pas yapabiliyorum!’’
Evet maç videolarının yanında başka videolar da var. Barca ile imza töreni ya da yöneticilerle görüşmesinde menajeri de var. Ahmet Bulut yanındaki kameraya duyulacak şekilde Barcalı yöneticiyi kastederek ‘’Yine aynı kıyafetle gelmiş a…. koyiim’’Arda Turan Athletico Madrid formasıyla çıktığı Espanyol maçında gördüğü sarı kartın ardından hakeme ‘o… çocuğu’ diyor. Yine aynı Arda Turan Galatasaray’da forma giydiği dönemde hem de kaptan iken yavru ağzı renkteki formalar için de küfür ediyor. Yönetici Adnan Sezgin’e bakıp ‘her senenin ‘o…’ bir rengi vardır. Bu formalara nasıl bakmazsın sen…’diyor ve devam ediyor; ‘Böyle forma olur mu a….k…’ Formalar Galatasaray amblemli. -Hakem Fırat Aydınus’un bir maçta Galatasaraylı Melo’ya küfür ettiğini de izledi bu gözler. Videosu hala ilgili sitede dolaşıyor. Küfür futbolun içinde olan bir şey!!! diyelim, biz de küfürsüz cümle olmaz!!! diyelim, yanında formasına küfür eden kaptanları uyarmayan yönetici bizde olur diyelim!!! Erkek gerginliği başka türlü atlatılmıyor!!!… Adnan Turan; iradesi güçlü ve tuttuğunu koparan bir ‘çocuk’ yetiştirdiğiniz belli. Dedim ya ‘irade; baştan ayağa irade!’ Peki ya tevazu?
Şimdi yaşadığı ülkede oynadığı ligde formasını paylaştığı takımda böyle midir bu işler bilmiyorum. Messi ve Nymar saha içi diyaloglarında ağızlarını kapatıyorlar sürekli… Forma rengine küfür ettiği takımdan ‘’bir futbol takımı olmaktan çok daha başka şeyler ifade eden’’ bir iklime gitti Arda. Başka türlü bir dünyada yaşayacağının farkındadır umarım.-Ya da o sosyolojiyi o iklimi ben mi abartıyorum?
Arda’nın memleketini unutmamasını isteyelim yüksek sesle ve Alex Ferguson’a bağlanalım; ‘’Okumak, dinlemek ve izlemekten ziyade başka dış etkenlerin benliğimi şekillendirdiğine şahit oldum. Buna itirazım yok. Hepimiz aileden gelen DNA’nın kurbanıyız. Kişiliğimizi şekillendiren şeyler arasında kura şansımız, yetiştiğimiz çevre, aldığımız eğitim var. Bunların yanında iki güçlü organ tümüyle kontrolümüzde: Gözlerimiz ve kulaklarımız. Başkalarını izlemek, tavsiyelerini dinlemek ve insanlar hakkında okumak hayatımda yaptığım en iyi ‘üç şey’ diyebilirim…’’
Kim bilir yıldızlar Arda’yı izliyordur gökyüzünde…