Ana SayfaYazarlarAynanın gölgesi...

Aynanın gölgesi…

2004 yılında 22 yaşında bir sinema-televizyon öğrencisi olan Aslı Çavuşoğlu, ailesinin ona Avrupa seyahatine harcaması için verdiği 1.500 Euro’yu bir “cinlik” yaparak değerlendirmeye karar verdi.“Aynanın Gölgesi” adında, güya Hollywood projesi bir film, bu filme eksiksiz rejisi, oyuncuları, yönetmeni ve filmi öven yazısıyla birlikte bir de Steven Miller adında bir NY Times eleştirmeni uydurdu.Elindeki kısıtlı para ve arkadaşlarının da yardımıyla filmin bir afişini tasarladı, bilboardların kullanım hakkını satan firmayla anlaşarak, afişleri İstanbul’un Ataşehir, Ataköy, Şişli, Nişantaşı, Sirkeci gibi bölgelerinde astırdı.Ve sonra gülümseyerek arkasına yaslanıp, keyifle olacakları seyretmeye koyuldu…Öykünün bundan sonrasının bizim için bir önemi yok, isteyen internette sonrasına ulaşabilir ama Aslı Çavuşoğlu’nun projesiyle ilgili şu sözünü, yazının devamı için burada alıntılayalım: “Aslında öğrendiğimiz her şey gerçek değil, bu karmaşa içinde kimsenin bilgiyi sorgulamaya zamanı da yok.”2004 yılına ait bu muzip girişimi burada tekrar anmama sebep, birkaç gün önce (23 Temmuz), Twitter üzerinden açılan bir sürece şahsen dahil olmam.Her şey, 10 yılı aşkın bir süre önce şahsen de tanışma fırsatı bulduğum, sosyal medyada incelikli üslubuyla izlenen reklamcı, yazar, iletişimci, eğitmen bir İstanbul Musevisinin, Mario Levi’nin attığı bir tweet ile başladı; “kimilerinin gözünde boykot edilmesi gereken  ‘Yahudi ürünleri’ arasında benim kitaplarım da varmış. Canım ve güzel ülkemde bunu da yaşadım” diyordu Mario Levi.Ve kendisi, yukarıda da anlatılmış özellikleriyle sevilen/sayılan bir kişi olduğu için ve belki bir karşı tepkiyle de, 2.700 retweet almış bu tweete sosyal medyadan gönül alıcı destekler yağmaya başladı.Doğrusu, sosyal medyanın malum yarı-deliliğinde ve halen de bütün hızıyla sürmekte olan Gazze’deki İsrail katliamının etkisi altında, ortalıkta çılgınca dönen “İsrail ürünlerini boykot” kampanyasının bu türden akıldışı bir noktaya gelişine şaşırmayarak ve fakat bu tepkinin, Levi’nin kendisini olası bir saldırıya hedef haline getirebileceği kaygısıyla durumu araştırmaya başladım.Ancak ne Levi’nin profiline yazılanlarda ve ne de diğer mecralarda Levi’ye karşı bir tepki  veya kitaplarına bir boykot çağrısı bulunmuyordu.Belki ben bulamıyorum diyerek sorumu direkt kendisine yönelttim, ancak bir cevap alamadım. Israrlı sorularım karşısında cevap kendisinden değil ama destekçilerinden geldi.Genç bir erkek AKP taraftarına ait olduğu gözlenebilen profilce atılan tweet noktası virgülüne şu şekildeydi: “Şunu Söyle Sende…Siyonist Ürünlerini Boykot edin…İsrail Köpeğinin Yaptığı kınayın..”  Tüm imla hatalarıyla birlikte aynen böyle…Belli ki İsrail’e hakaret edilerek (ama Levi’nin kendisine edilmeyerek) Levi’ye boykota katılma çağrısı yapılıyordu (isterseniz zorlanıyordu da diyebilirsiniz) ve bu satırlar, yine Levi’nin yazdığı şu ardışık iki tweet’ine bir cevap olarak yazılmıştı: “Gazze’deki bu acıklı savaşın ve masum çocukların ölümünün içimi nasıl dağladığını anlatmaya kelimeler yetmiyor. Bu ölümlerin ‘edebiyatı’ yok./ Olaylar sebebiyle maruz kaldığım tüm ayrımcılıklara ve ırkçılıklara inat Müslüman dostlarımın Kadir Gecesi’ni kutluyorum. Vicdanımız için.”Ne kendisinden gelmeyen ne de destekçilerinden gelen örnekler arasında olmayıp benim bulabildiğim ve bu yazdıklarına verilen en “kaba” tepki ise aynen şöyle: “kutlama bilader senin ve ırkının ve dininin hiçbşleyine ihtiyacımız yok”Levi, bunları yazdıktan hemen sonra attığı bir diğer tweet’inde;“Son günlerde gerek ‘facebook’ arkadaş, gerekse ‘twitter’ takipçi listemden çok kişiyi sildim ve engelledim bu arada. Çok rahatlacıymış” diyor ve bir sonrakinde de hatasını düzeltiyor: “Son gönderimde bir imla hatası yaptım, özür dilerim. ‘Rahatlatıcıymış’ demem gerekiyordu.”Belki kendisinin blokladığı birilerinin sözünü ettiği türden tweetleri profilinden silinmiş olabilir ve biz de bu yüzden onları göremiyor olabiliriz.Belki tüm bunlar vardır ve elinde kayıtlıdır ama cevap vermeye tenezzül etmemiş ya da kendi beyanının esas görülmesini yeterli buluyor olabilir, hakkıdır. (Tam burada bir ek yapmak gerekiyor; hiçbir “İsrail’e boykot” listesinde Levi’nin adı geçmiyor veya aramalarda profiline yazılanlardan başka, içinde isminin geçtiği girdiye de rastlanılamıyor.)Bunca uzun ve detaylı anlatarak okuyucuyu sıktığım için özür dilerim ancak gerekiyordu. Asıl üzerinde durmak istediğim ise Mario Levi’nin başına gelen tüm bu (oldukça belirsiz) olumsuzluğa verilen tepkiler ve üzerinde durmak isteme sebebim de bunların, neredeyse ülke sınırına dayanıp, hatta belki de şu saatlerde gümrükten geçmiş olmaları olasılığı.Örneklemeye Pelin Batu ile başlayalım: “Mario Levi’ye yapılan, ırkçı, çirkef, zavallı çıkışları kınıyorum. Ne kadar cahille çevriliyiz, korkunç…”Saydığı bu sıfatları hangi “çıkışlar”a yakıştırıyor, belli değil ama benzerleri çok…“İronik girl yetmezliği” rumuzlu bir sözlük yazarı şöyle diyor: “..boykotla kalsalar yine iyi adama hakaret üzerine hakaret etmeleri, bunu bir linç kampanyasına çevirmeleri de cabası.”Ve çıta yükseliyor, koroya TYS ile PEN katılıyor…“ ‘Türkiye’nin ve Türkçe’nin yazarlarından Mario Levi’nin ırkçı saldırılara maruz kalarak kitaplarının, İsrail ürünleri ile birlikte, protesto edilmesi fikri insanlık adına sürülmüş kara bir lekedir’ ifadelerine  yer verilen Türkiye Yazarlar Sendikası açıklamasında, Levi’nin gücü İsrail’e yetmeyenlerin hedef tahtası olmadığı vurgulandı.TYS, protesto edilmesi gerekenin Levi ve kitaplarının olmadığını belirtirken, Filistin yerle bir olurken susmayı tercih eden uluslararası sermaye odaklarının, ırkçılığı gündelik hayatımızın parçası haline getirmiş iktidar ve onun uzantılarının protesto edilmesi gerektiğini dile getirdi. (Evrensel gazetesi)PEN Türkiye için ise basında bulabildiğim kayıt: “Bu insanlık dışı faşist yaklaşımı kınadıkları…”Koroya, devlet ricalinden bas baritonlar giriyor…Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik: “Gazze’deki mazlumları katledenlere duyulan tepki her bakımdan haktır. İnsanlık gereğidir. Vicdan ve namus gereğidir. Zalime karşıdır. Bu haklı tepkiyi, genelde Musevilere, özelde ise Musevi vatandaşlarımıza ve sinagoglara tepki haline getirmeye çalışanların yaptıkları ise asla hak değildir.”Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise Levi’nin yukarıda alıntılanan tweetlerinden aldığı “caps”in altına şunları yazarak yapıyor vurgusunu:“Mario Levi’nin kitaplarına boykot çağrısı tam bir akıl tutulmasıdır ve son derece yanlıştır.”Sona doğru, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu’nun “iyi ki İçişleri ya da Adalet Bakanı değil” dedirten açıklaması geliyor (haberden alıntıyla):“Gazze’ye düzenlediği saldırı sebebiyle İsrail’e duyulan tepkinin Musevilere tepkiye dönüşmemesi gerektiğine işaret ederek;Türkçemizin güzel yazarlarından, Türkiye’yi iliklerine kadar sevdiğini her zaman ifade eden Mario Levi’ye karşı bir kışkırtmayı tetikleyen bazı marjinal grupları da kınıyorum. Şunu da biliyorum ki; bu yapılanı Türk Halkı da kabullenmiyor ve buna tepki gösteriyor.”Ve son olarak Radikal gazetesinden Fuat Keyman, 26 Temmuz yazısıyla noktayı kuyuyor:“Mario Levi. Bu önemli ismi, bu değerli memleket insanını kutlayacağımız, bağrımıza basacağımız yerde, onu üzüyoruz. Birileri onu nefret söylemi nesnesi olarak kullanıyor… O hâlâ güzel memleketim diyebiliyor, tüm nazikliğiyle, şüphesiz ki korkusuyla, ‘üzüldüm’ diyerek hislerini ifade ediyor.Niye?Çünkü, Yahudi…”İçine “burada bağlamından koparıp yazılanları cımbızlama var” şüphesi doğanlar olabilir. Yazının linki şurada; http://www.radikal.com.tr/yazarlar/fuat_keyman/nefret_soylemi_mario_levi_cumhurbaskanligi_secimleri-1203801Nedense bana bu göstermeye çalıştığım fotografta (Mario Levi’nin şahsından bağımsız), Batı’nın, İsrail’in Gazzedeki zulmüne karşı körlüğüne duygudaş bir şeyler varmış gibi geliyor.Galiba büyük sisli bir ayna, gölgesiyle birlikte, olmayan bir şehirde geziniyor, ve o şehirdeki büyük kubbeli mabedin duvarlarında bir ses, yankılanıyor;“Çünkü Yahudi Çünkü Yahudi Çünkü Yahudi Çünkü Yahudi …”_______(Bu fırsatla, göçmüş Attila ve Çolpan İlhan’lara saygıyla…)

- Advertisment -