Ana SayfaYazarlarBir gazetecinin yediği yumruk, kaç şehide bedel?

Bir gazetecinin yediği yumruk, kaç şehide bedel?

Uykusunda öldürülen polisler, evlerinin kapısında vurulan askerler maalesef gündem olamıyor bu ülkede; ama bazı gazetecilerin mahalle kavgası bırakın ülkeyi, dünya gündemine oturuyor. Medya, iş dünyası, akademi, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları bir anda ayaklanıyor; ABD Elçisi, Avrupa Konseyi gecikmeden açıklamalar yayımlıyor; Türkiye’de basın özgürlüğü üzerindeki baskıdan, özgürlüklerin kısıtlanmasına ve adaletin işleyişine kadar uzun uzadıya değerlendirmeler içeren uyarılarda bulunuyorlar.

 

Şiddete karşı bu duyarlılık kuşkusuz önemli ve güzel. Sokak kavgalarına gösterilen bu ilgi bile değerli; peki ya bu çevreler, teröre karşı aynı refleksi, duyarlılığı neden gösteremiyor? Diyarbakır’da önceki gün bir okula bomba konuldu; Van’da okul yoluna döşenen mayın patlatıldı. Fakat bu terör saldırıları, bir mahalle kavgası kadar bile tepki uyandırmadı. Büyük televizyon kanalları, gazete ve haber siteleri bu saldırıları küçük vurgularla geçiştirdi. Kuşkusuz ister bir medya mensubu olsun, ister sokaktaki sıradan bir vatandaş; kimsenin burnu dahi kanamasın. Şiddet sergileyenler yakalansın ve kanun karşısında hesap versin. Doğru olan bu; herkesin bu konuda hemfikir olması gerekiyor.

 

Fakat şiddet olayları ve terör saldırıları karşısında ortak bir tepki geliştirilemiyor. Daha dün Silvan’da evinin önünde iki asker alçakça vuruldu. Bu korkunç terör saldırısı bir gazetecinin karıştığı mahalle kavgasının gölgesinde kaldı. Bir mahalle kavgasına -içeriden ve dışarıdan- gösterilen tepkinin aynısı neden bu terör saldırısına karşı da gösterilemedi? Bir gazetecinin yediği yumruk, kaç şehide bedel?

 

Saldırıya uğrayanın bir medya mensubu olması duyarlılığı biraz fazla artırabilir. Medya kendisine yönelik saldırıları, diğer şiddet olaylarına kıyasla daha öne çıkarabilir. Bunlar elbette olağan. Ancak burada fazlasıysa orantısız bir tepki söz konusu; ülkeyi iç savaşa sürükleyen terör saldırılarına karşı sessiz kalanların, bir gazetecinin yediği yumruğu dünyayı yerinden oynatma sebebi sayması ikiyüzlüce değil mi? ABD elçisi, camları kırılan Hürriyet gazetesini yerinde ziyaret etti; Avrupa Konseyi, tarihinde belki de ilk kez atılan bir yumruk sebebiyle resmi bir bildiri kaleme alma gereği duydu! Oysa 6-7 Ekim olayları sırasında PKK ve HDP’nin çağrısı üzerine 50 vatandaş korkunç şekilde linç edildiğinde ne ABD, ne Avrupa ve ne de Türkiye’deki medya ve siyaset çevreleri duyarlılık gösterdi. 7 Haziran’dan bu yana yüzlerce asker, polisimiz öldürüldü; PKK, doktorları, öğretmenleri, çocukları katletti; ama ABD ve Avrupa sadece soğuk, yüzeysel ve zoraki birkaç kelimelik açıklamayla yetindi. ABD elçisi neden PKK’nın uykusunda katlettiği polislerin evini yerinde görme gereği duymadı? Neden bomba konulan okullar ziyaret edilmedi?

 

Şiddete karşı duyarlılık kasan büyük medya kuruluşları, gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları da öyle. Bir sokak kavgasına gösterilen tepkinin yarısını yüzlerce can alan terör saldırılarına karşı neden gösteremediler. PKK'ya karşı ciddi bir tepki verebilselerdi, kendilerine yönelen şiddete yönelik protestoları daha anlamlı olabilirdi. Asker, polis, sivil demeden, çocuk-yaşlı ayrımı yapmadan cinayetler işleyen, katliamlar yapan bir örgüte, onun uzantısı partiye tepkisiz kalanların, bir gazeteciye atılan yumruk üzerine ülkeyi ayağa kaldırmaya çalışması ciddiye alınamaz. Şiddete tepki gösterelim ama önce hep birlikte teröre karşı çıkmamız gerekiyor.

- Advertisment -