2 Şubat tarihli Sözcü gazetesinde Yılmaz Özdil’in bir yazısı yayınlandı.
Yazı “Zagros” başlığını taşıyor ve kabaca şunu idda ediyordu;
Güneydoğu’muzda PKK ile Güvenlik Güçleri arasında süren çatışmalarda verilen çoğu şehit, medyanın genel kabulünde “el yapımı” diye geçen ve
12,7 mm’lik mermileriyle zırh delme özelliğine sahip, Zagros marka bir silahın atışlarının kurbanıydı.
Özdil, bu silahla gizli mevzilerinden ve yüzlerce metre uzaktan atış yapan PKK’lıların asker ve polisi hedef aldığını, operasyondaki personelin kullandığı çelik yeleklere “bana mısın?” demeyen 12,7mm’lik mermilerinin hedefini bulmasıyla da yer değiştirdiklerini ve bunu tekrarlayarak çatışmalarda etkili olduğunu yazıyordu.
Fakat bir sorun vardı ve o sorun, tam da Özdil’in kelimeleriyle;
“Zagros diye bi icat yoktur.
Kanas-Doçka palavradır.
El yapımı falan değildir.
BFG-50A’dır.
Amerikan malıdır.”
Şeklinde ifade ediliyordu.
Özdil, Doçka denen Rus yapımı uçaksavar makinalı tüfeğinin namlusu ve mühimmatı kullanılıp, ateşleme sistemi Kanas ismiyle bilinen Dragunov’dan devşirme, atölye yapımı Zagros tüfeğinin bir yalan olduğunu, böyle bir şeyin imkansızlığını (dilinin ve bilgisinin izin verdiğince(?!) anlatarak), silahın aslında ABD Serbu Firearms Firmasınca üretilen BFG-50A silahı olduğu iddiasındaydı.
Yılmaz Özdil yazısını;
“Ve, sayın gerizekalı basınımız hâlâ yazıyor, “el yapımı Zagros” filan.”
“Maalesef iddia ediyorum…
Amerikalılar pkk’ya savaş uçağı bile verse, bizim basın izah eder;
‘El yapımı F16’yla saldırdılar sayın seyirciler…’” diyerek, her zamanki espirili(!) tavrıyla bitiriyordu.
Sözcü/Yılmaz Özdil’in yazısına link;
http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/yilmaz-ozdil/zagros-1070955/
Tesadüf eseri aynı gün Oda Tv’de de Mehmet Yiğittürk imzasıyla yayınlanan ve fakat Özdil’inki kadar dikkat çekmeyen bir diğer yazı da aynı konudaydı.
“Medya Amerikan silahını Rus silahı yapıverdi.” başlığıyla yayınlanan yazının alt başlığı da;
“Medya eskiden olduğu gibi her taşın altında Rusya’yı ya da ABD karşıtı ülkeleri aramaya mı başladı?” şeklindeydi.
Mehmet Yiğittürk konuya bir başka ve teknik açıdan yaklaşmış, Doçka uçaksavar makinalısının 12,7 mm değil, 14,5 mm çaplı bir silah olduğunu, bunun 12,7’ye çevrilmesinin (haklı olarak) imkansızlığını vurgulayarak şunu söylüyordu;
“Hürriyet’teki fotoğraf İngiliz, ya da ABD yapımı bir Accuracy AMG (Anti Material Gun)
Bu silahlar, ABD ordusu Özel Kuvvetlerinde yaygın olarak kullanılıyor. Balistik mermi atabilen ve araçlı hedeflere karşı kullanılan bu silahlar, özellikle ABD’nin 2003’teki Irak işgalinde Irak zırhlı birliklerine karşı kullanılmıştı.”
Oda Tv/ Mehmet Yiğittürk’ün yazısına link;
http://odatv.com/medya-amerikan-silahini-rus-silahi-yapiverdi-0211121200.html
Bu aşamada okuyucuyu uyarmak gerekiyor.
Yazı oldukça sofistike bir askeri-teknik konuyu sorgulayacağından, giderek meraklısı olmayan için oldukça sıkıcı olabilecek teknik bilgilerle dolacak.
Ancak ne yazık ki bir yalanın kuyruğuna takılıp ilerlenerek gerçek aranıp bulunacaksa, bundan kaçınmak bazen mümkün olamıyor.
Sıkıcı bölüm başlıyor;
1910 yıllarında ABD ordusu, uçaklara karşı o güne kadar kullanılan
7,62 mm’lik (veya civari) mermi atanlardan daha güçlü bir silahın peşine düştü ve ortaya BMG 50 (Browning Machine Gun 50 caliber) standartı çıktı.
*Amerikan 50 kalibre, mühimmat metrik standartında 12,7 mm’ye karşılık gelir
Hafif zırhlı ve zırhsız araçlar , tekneler, ışık tahkimatı, alçaktan uçan uçaklarla piyadeye karşı etkili bu standart, 2.Dünya Savaşı’nda yaygın ve
BM-2 makinalı tüfeğinde de olduğu gibi etkin biçimde kullanıldı, yayıldı.
1980’lerde ise BMG 50 standartı sniper/keskin nişancı tüfeklerine uyarlanmaya başlandı.
7,62 mm’lik tüfek standartının çok üzerinde güçlü bu 12,7 mm’lik mühimmatın özelliği, isabet ettiğinde hedefi kesin bir biçimde yok etme yeteneğidir.
Delip geçme özelliği yüksek, hızlı bir 7,62 mm’liğin tersine 12,7 mm’lik mermi, bir insanın kolu ya da bacağı gibi bir organına isabet ettiğinde küçük ve tedavisi mümkün bir yara açmak yerine, o organı kopararak ölümü kesinleştirir.
1980’lerden sonra, Barret M-82, McMillan Tac-50, Steyr HS-50 ve Özdil’in yazısında geçen BFG-50A ile onun bir alt modeli BFG-50 gibi çok sayıda BMG 50 sınıfından mühimmat kullanan AMG(Anti Material Gun) tüfeği, Çekoslavakya’dan Avusturya’ya, ABD’den Malezya’ya kadar bir çok ülke firmasınca üretildi.
Uzman olmayan bir gözün ayırdedemeyeceği küçük farklarla ayrılan ve birbirlerine oldukça benzeyen, aynı amaca dönük bu silahların temelde iki tipi bulunuyor.;
Her atış sonrası doldurulmayı gereksinen tek atışlı tip veya daha gelişkin, genelde 10 mermi hazneli şarjörü bulunan, yarı-otomatik çok atışlı tip.
Özdil’in yazısında el yapımı Zagros olmadığını iddia ettiği (aslında iddia onun da değil) BFG-50A 10 şarjörlü bir yarı otomatik, çok atışlı tip.
Ondan bir önceki model BFG-50 ise tek atışlı.
Özdil ilk yanlışını, şimdiye kadar PKK’dan ele geçen 20 kadar ve çeşitli PKK’lı fotograflarına da yansıyan tüm Zagros’larda olduğu gibi, tek atışlı bir tüfeğe çok atışlı BFG-50A yakıştırmasıyla yapıyor.
Özdil, BFG-50 demeliydi ama iddiasını copy-paste yaptığı kaynak onu yanıltıyor.
İki silah arasındaki fark, şu fotograftan görülebilir;
Şimdi de Hem Yılmaz Özdil’in ve hem de Oda Tv yazarı Mehmet Yiğittürk’ün ortak, “Doçka’dan ve Dragunov vs’den alınan parçalarla böyle bir tüfek yapılamaz” iddialarına gelelim;
Mehmet Yiğittürk’ün, “Doçka 12,7 mm değil, 14,5 mm çaplı bir silahtır” iddiasını, Doçka’nın 12,7 mm, 14,5 mm ve 23,5 mm olmak üzere 3 tipi bulunduğunu, isteyenin Google’a sorarak bu bilgiyi teyid edebileceğini belirtip geçelim.
*Ara not; Yazının sonunda, en altta bir PKK keskin nişancı timinin toplu fotografını göreceksiniz. Fotografta arka sıradakilerin ellerinde Kanas adıyla bilinen Dragunovlar var. Önde ise 5 BMG 50 silahı duruyor ki bunların 4’ü Zagros ve en dışarda, objektife yakın duran ise muhtemelen yine bir BMG 50 olan Avusturya yapımı Steyr HS-50. Grubun ortasında ise çok daha büyük çaplı bir silah göze çarpıyor. Bir başka yerde görülmemiş bu silahın da yine Doçka’dan çevirilme ve tek atışlı, ancak bu sefer 23,5 mm’lik mühimmat kullanan bir tüfek olduğu tahmininde bulunulabilir.
Yılmaz Özdil ise iddiasını daha sofistike bir yere dayandırıyor ve Doçka namlusu kullanılsa bile, ateşleme mekanizmasının 7,62’lik Dragunov’dan alınamayacağını, çünkü atım yatağının bu kadar güçlü bir mermiye dayanamayacağını söylüyor.
Özdil’in burada yanıldığı yer şurasi ki, atım yatağı da çapa bağlıdır ve 7,62’lik atım yatağına zaten 12,7mm’lik bir mermi sığdırılamaz.
Bu yüzden Zagros’un atım yatağı atölyede baştan imal edilen parçalardan.
Ancak tetikten mermiyi ateşleyen iğneye, Dragunov’un ateşleme mekanizması silaha gayet rahat uydurulabiliyor.
Özdil’in 1.300 m mesafeden böylesine ilkel, atölye yapımı bir silahla başarılı atışlar yapılamayacağı savı ise şuradan çürütülebilir;
Bir mermi atım yatağından ateşlenmek üzere namluya ittirildiğinde, isabette etkili olan artık büyük oranda merminin çekirdeğinin yerleştiği namludur ve o da hazır yiv-seti ile Doçka’dan alınmış olduğundan, eğer hedefleme sistemiyle namlu iyi sıfırlanmışsa, atışta isabet sorunu yaşanmayacaktır.
Buraya kadar olanı özetleyelim;
Zagros bir BFG-50A tüfeği olamaz, tek atışlıdır. Belki BFG-50 olabilir.
Zagros bir Doçka-Dragunov kırması olabilir.
Şimdi de “el yapımı olamaz” denen Zagros ile BFG-50’yi karşılaştıralım.
Öncelikle belirtilmeli ki dürbün, silaha sonradan takılan bir aparattır ve benzeşme-ayrışmada dikkate alınmamalı.
Farklılıklar ise şöyle sıralanabilir;
Dipçik; Zagros’da iptidai, tüfekten tüfeğe değişken ve kaba, BFG-50’de ise delikli, ince ve tabii standart bir yapıda.
Sürgü(atım yatağı); Zagros’da metalik ve atölye/el yapımı, basit.
BFG-50’de silahla aynı materyal renginde, ucu ergonomik topuzlu ve endustriel yapıda.
Kundağ (tetik çeken el değil de, tüfeğin doğrultulmasında diğer elle tutulan bölüm); Bu konuda Özdil’in iddiası aksine Zagros’da 7 küçük, BFG-50’da 5 (daha büyük) delik var. (BFG-50’nın bazı modellerinde 3 sıra delik var ve buna bağlı olarak sayı değişebiliyor)
Çatalayak; Silahın nişan alırken yere dayanarak sabitlenmesine yarayan Zagros çatalayağı dışarıdan yaylı.
BFG-50 çatalayağı ise içten yaylı ve ikisinin papuçları da farklı.
Alev gizleyen; Silahın ateşlendiğinde yerinin belirlenmemesi için namlu ucunda konumlandırılan bu aparat, yine BFG-50’de endustriel ve ince yapısıyla, Zagros’da ise kubik ve kaba yapısıyla dikkat çekiyor.
Atölyede elle yapıldığına delalet belirgin izleriyle, birkaç başka Zagros ve yanlarında yine bir BFG-50 fotografı vererek, bu sıkıcı mevzuyu sonlandıralım;
Sonuç; İlk bakışta oldukça benzese de BFG-50 ile Zagros farklıdır ve yine Zagros, atölye/el yapımı olduğuna dair belirgin izler taşımaktadır.
Ve çok kısaca bu silahın asıl işlevinden de söz etmek gerekiyor. Zagros PKK için BMG 50 standartına bir geri dönüş, yani teknik adıyla bir “uçaksavar”.
Elbette uçaklar üzerinde isabet kaydedebilme şansı yok, hedefi helikopterler..
8 kg’lık ağırlığıyla sıradan bir PKK mangasına uçaksavar olarak katılıp hareket kaabiliyeti sayesinde mangayla birlikte intikal yapabilir ve bir çatışma sırasında TSK kara birliklerine yardıma gelen örneğin bir Cobra helikopterini düşürebilir…
Yılmaz Özdil’in Sözcü Gazetesinde, Mehmet yiğittürk’ün ise Oda Tv’de ve aynı tarih, 2 Şubat 2016 tarihli yazılarından 2 gün sonra ise ilginç bir durum oluştu.
Üstte sözü edilen bu yazıların yayınlandığı tarihten 2 gün sonra,
4 Şubat 2016 tarihinde, başta Sabah, Yeni Şafak ve Star Gazetesi olmak üzere, neredeyse basının tamamında, Star Gazetesi kaynak gösterilerek bir haber yayınlandı..
Özdil’in “hâlâ yazıyor” dediği “sayın gerizekalı basınımız”dan olmadıklarını belirtmek istercesine mecralar bu sefer de haberde, BFG-50’den hiç söz edilmeyip “Zagros” diyerek, silahın ABD üretimi olduğunu iddia ediyorlardı.
Star; “Teroristler ABD’nin silahıyla vuruyor”
Link;
http://haber.star.com.tr/guncel/sehitlerin-katili-abd-zagrosu/haber-1086780
Sabah; “PKK ABD silahıyla vuruyor”
Link;
http://www.sabah.com.tr/gundem/2016/02/04/pkk-abd-silahiyla-vuruyor
Haberleri birbirinden küçük farklarla ayrılan Sabah, Yeni Şafak, Star ve diğerlerinde ise, şu cümle noktası virgülüne ortaktı;
“PKK'nın elindeki en tehlikeli silah ise ABD özel üretimi Zagros'lar.
ABD ordusunun özel kuvvetlerinde yaygın olarak kullanılan bu silahlar, zırh delici özelliğe sahip,
Mermileri ise uranyumla zenginleştirilmiş.
ABD ordusunun özel kuvvetlerinde yaygın olarak kullanılan bu silahlar, balistik mermi de atabiliyor.”
Yazar, okuyucusunu artık bu aşamada (Tahminen Oda Tv/ Mehmet Yiğittürk’ün yazısından alıntı)“balistik tüfek mermisi” diye bir şeyin olmadığı veya “uranyumla zenginleştirilmiş mermi”nin ancak toplarda kullanıldığı ve tabii yine böyle bir tüfek mermisi bulunmadığı şeklindeki detay bilgilerle sıkmak istemiyor.
Ve yazar son olarak, Yılmaz Özdil’in “Zagros” yazısındaki iddiaların tümünün, ortak hatalar da dahil UrlaExspres haber sitesinde 28 Eylül 2015 tarihinde, Aliye Bozkurt nam yazarın, “Tarihten gelen kuyruk acıları var” başlıklı yazısından alıntılandığını belirtip, uzunluğundan dolayı okuyucusundan da özür dileyerek yazısını burada bitiriyor.
Aliye Bilgeçen/ UrlaExpres linki;
http://www.urlaexpres.com/artikel.php?artikel_id=1110
Dip Not;
Benzer bir durumla ilgili, yani medya’da PKK’nın normal şartlar altında dost bilinen bir ülkeden, Almanya’dan silah yardımı aldığı iddialarıyla ilgili dönen tezvirata değindiğim bir diğer yazım karar.com sitesinde yayınlanmıştı.
Bu tür konularla ilgilenenler, ona da bakabilirler…
Link;
http://www.karar.com/firat-erez/almanyadan-pkkye-silah-yardimi-ve-pkk-elindeki-yuksek-teknoloji-urunu-silahlar