Ana SayfaYazarlarCHP ve MHP ne kadar milli, PKK ve HDP ne kadar yerli?

CHP ve MHP ne kadar milli, PKK ve HDP ne kadar yerli?

Siyasette “Milli” ve “Yerli” aktör sıkıntısı genel bir sorun. Siyasi tarihimizin son 10 yılına sığan gelişmeleri, eskinin en “milli” partilerinin aslında milliliğe en uzak partiler olduğunu bizlere gösterdi. En milliyetçi, en Türkçü partilerin aslında en fazla gayrimilli özelliğe sahip yapılar olduğu anlaşıldı. Son birkaç yılda CHP milliyetçiliğinin, MHP Türkçülüğünün, Doğan medyasının “Türkiye Türklerindir” şovenliğinin pul pul döküldüğüne şahit olduk. CHP ve Beyaz Türkler, Pensilvanya’yı merkez tutan bir hoca ile ittifak yaparak hem laikliğe, hem milliyetçiliğe ihanet etti. MHP, dış kaynaklı siyasi operasyonların taşeronluğunu yapan CHP ve Beyaz Türklerle blok oluşturarak, içerideki milli güçlere cephe alarak hem Türkçülüğe, hem İslam’a sırtını döndü. “Türkiye Türklerindir” mottosuyla yıllarca Beyaz Türklerin çığırtkanlığını yapan Doğan medyası ise PKK ve HDP’nin geliştirdiği, bu toprakları bölmeye programlanmış Kürtçülüğün bir numaralı destekçisi olup çıktı. 

 

Bu kesimler için “demokrasi”, “laiklik” ve “evrensel değerler” söylemi, sadece gayrimilli özelliklerini örtme işlevi görüyor. Demokrasiyle de, laiklikle de, küresel değerlerle de uzaktan yakından bir bağlantıları yok. Bu kavramlar, bu toprakları kısa yoldan Batılı başkentlere bağımlı hale getirmenin dayanağı sadece. 

Türkiye’de bugün yaşanan kargaşa ve çekişme büyük oranda dış kaynaklı. İçerideki gayrimilli siyasi güçler üzerinden iç sorunlarımız birer dış sorun haline getiriliyor. Ne demokrasi eksikliklerimizi, ne de Kürt sorununu artık bir iç problem olarak gündemimize alabiliyoruz. Gezi’de koparılan fırtınayı, 17-25 Aralık’taki Yargı darbesi girişimini, PKK’nın başlattığı “devrimci halk savaşı”nı, DHKP-C’nin hâkim ve savcılara yönelik suikast girişimini bölge devletlerinden ve Batılı başkentlerden bağımsız, bir iç sorun olarak okuyabilir miyiz gerçekten? 

 

* * *

 

“Millilik” veya “yerellik” CHP ve MHP için değil, HDP için de geçerli bir problem. HDP’de “yerli” siyasi aktör var mı? Bu topraklarda binlerce yıldır yaşayan Kürtlerin gerçek sorunlarından hareketle HDP’de siyasete soyunan aktörlerin olduğundan şüphem yok. Ama onlardan kaç tanesi bugün etkin konumda? HDP’deki yerli aktörler çoktan sindirilmiş, tasfiye edilmiş durumda. Adından hâlâ söz ettirebilen kimi siyasetçiler bile yüksek sesle konuşabilecek konumda değil. Bazı akil isimler de belediyelere sürülerek aktif olmalarının önü alındı. Bazılarının konumu da “sembolik”. Kürt siyasi hareketi, 2004’ten sonra yoğun bir şekilde kuşatmaya alındı. Özellikle kadın ve gençlik hareketi bugün tümden denetim altında. Partinin yönetim kademesi ise tamamen Brüksel ve Washington güdümünde. HDP’nin Türkiyelileşmesi projesi, Kürt siyasetinin yerli ve milli değerlerden tümden arındırılma süreci olarak işledi. HDP, bu süreçte Türkiye’deki gayrimilli siyasi bloka entegre edildi. 

 

Batı, Türklerin başına ördüğü çorabın aynısını bugün Kürtlerin başına örüyor. Beyaz Türklük, bu topraklara yabancı bir milliyetçilik türüydü. Batı’nın bu topraklardaki çıkarlarını korumaya programlanmıştı. PKK ve HDP’nin silahlı Kürtçülüğü de Batılı başkentlerin denetiminde ve bu toprakların özünden kopuk bir milliyetçilik türü. Ayrılıkçı ve çatışmacı bir niteliğe sahip bu milliyetçilik, Kürtleri tümden rehin almaya ve bu topraklardan koparmaya göre programlanmış. Kürtlerin kendilerini şehirlerde, köylerde, mahallelerde, hatta evlerinde bile esir hissetmeleri, adeta bir rehine psikolojisine bürünmeleri bu zorba milliyetçilikten kaynaklanıyor. PKK ve HDP aracılığıyla Kürt nüfusunu, insan gücünü bu milliyetçiliğin hizmetine koşuyorlar. PKK ve HDP’nin bölgedeki gücü Kürtlerin desteğini almaktan ileri gelmiyor, Kürtleri siyasi ve silahlı zorbalıkla rehin almış olmasından kaynaklanıyor. Son yaşanan gelişmelerle birlikte artık bunun aksini iddia edecek tek bir HDP’linin bile çıkacağını sanmıyorum.  

- Advertisment -