Bir yakınımızın düğünündeyiz. Reşat (Çalışlar) masada merakla sosyal medyayı izliyor. Bir ara, “Galiba darbe oluyor” dedi.
Gelişmeleri, bir terör ihbarına karşı alınan önlem sandık. Kısa süre sonra “Boğaz köprüleri kapatılmış, uçaklar uçuyor” dediğinde, meraklandık.
Ankara’dan uçakların alçaktan uçtuğuna ilişkin haberler gelmeye başladı.
Düğün sahibi akrabamız, yanımıza geldiğinde, “darbe oluyor” dediğimde şöyle karşılık verdi: “Şimdi anlaşıldı, Bülent, biraz önce bir haber aldı ve helikoptere bindi gitti.”
Düğün sahibinin “Bülent” dediği kişi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu’ydu.
Masasında aldığı bir haber üzerine atlayıp gitmişti. Bostanoğlu, daha sonra, darbeye karşı açıklama yapabilen ilk kuvvet komutanı oldu.
“Darbe tiyatrosu”
Türkiye, bir büyük felaketi, çok yönlü hasarlarla da olsa, bir ölçüde atlattı.
Bir çok darbe ve müdahaleden daha kanlı sonuçları olan bu girişim, hızla püskürtüldü. Bunda, geçmiş darbelerde yaşananlardan alınan derslerin de payı var.
İktidar, muhalefet, değişik görüşlerdeki medyayla birlikte; darbecilere karşı geniş cepheli bir direniş oluştu. Siyasi kamplaşmanın körlüğünden kurtulamayan bazı kesimler, yine yanlış vehimlerin yayıcısı olmayı sürdürüyorlar.
Yaşadıklarımızın, iktidar tarafından hazırlanan bir tiyatro olduğunu söyleyen de var; darbecileri, ne yaptığını bilmeyen, “şapşal”, “aciz” kimseler olarak gören de.