Galatasaray başka bir İtalyan'la hem de dünyanın en iyi üç isminden biriyle Cesare Prandelli'yle anlaşıyor Sarı-Kırmızılı kulübün duyarlığına uygun bir teknik adam sahaya sürülüyordu. Ancak baştan öngörülenler tutmayacak Prandelli'nin de İstanbul macerası kısa sürecekti…
Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal basına verdiği demeçte içi ferahlamış bir görüntü çiziyor iddialı konuşuyordu. Hatırlayalım; “Disiplin, dürüst, enerjik, başarıya aç ve netice odaklı futbol oynatan bir hocayı göreve getirmek istedim. 5 kriteri barındıran hoca hangisi adaylarda ona baktım. Ve tecrübesi ile bu 5 kriteri bir araya getiren ve taşıyan hoca Prandelli idi. Kendisi ile tanışma imkânım oldu. Ve 2 gün birlikte olduk, tanıştık ve uzun uzun konuştuk. Fikirleri ile düşüncem olumlu hale geldi. Prandelli ile büyük başarılar elde edeceğimize inanıyorum. Pazartesi günü takımın başında olacak.”
Bir açıklama/değerlendirme de Prandelli'den geldi; Prandelli, "Başkanla konuşurken gözümün içine baktı. 'Ben dördüncü yıldızı istiyorum' dedi. Bu cümlenin gözünüm içine bakarak kurulması dahi benim için ciddiyetin, başarıya açlığın ve hedefe ulaşmanın garantisidir. Biz dördüncü yıldızı almak ve Şampiyonlar Ligi'nde ilerlemek istiyoruz. Bu nedenle hemen çalışmalıyız ve zihniyeti oturtmalıyız. Asıl kritik olan bu." Sabri Sarıoğlu'nun son maçlardaki performansını görse ne diyeceğini düşünmek de ayrı bir tartışma konusu. Eğer doğru ise bir açıklama gelmiş Prandelli'den; ''Ben kalsam şampiyon olacaktık zaten!''
Temmuz 2014'te Cesare Prandelli ile kesin anlaşmaya varılmış imzalar atılmıştı. Yapılan açıklamada "2014-2015 futbol sezonundan başlamak üzere 2 futbol sezonu için Prandelli ile anlaşmaya varılmıştır. Buna göre Teknik Direktör'e, 2014-2015 ve 2015-2016 sezonlarının her biri için yıllık 2.295.000 Avro ücret (imaj hakları için faturayla ödenecek tutar dahil) ödenecekti.
Başkanla teknik adam gözgöze gelmiş ve birbirlerini 'iyi' anlamışlardı. O da bir kupa maçıyla hem de Fenerbahçe karşılaşmasıyla başladı Galatasaray kariyerine. Olcan ve Yasin'i kanatlarda değerlendirdiği bir taktik kurgu geliştirdi. Yalnız maç penaltılara kalmış ve fakat Muslera'nın iki penaltı kurtarmasına rağmen kayıpla geçilmişti. Ağustos'ta Bursaspor'u 2-0 yendi Galatasaray. Eylül'de ise Şampiyonlar Ligi için yapılan karşılaşmada Anderlecht karşısında berberlikle yetindi. Sonraki 4 Şampiyonlar Ligi maçı ise hüsranla geçildi. 2014 Kasım'ında oynanan ve kaybedilen Anderlecht maçının ertesi gün İtalyan teknik adamın sözleşmesi sonlandırıldı.
Şairin dedikleri geliyor aklıma; ''Gözgöze serpilip gelişende hiç kimse!'' Ne başkanın 5 disiplin adımının ne de gözgöze geldikleri anda birbirlerine için düşüncelerinin bir önemi yoktu artık. Alleme-i cihan olsanız mağlup oldunuz mu işiniz biter Türkiye'de. Hele yabancı iseniz. Onlarla biraz daha sancısız ve resmi olunabiliyor herhalde. Gözlerinin içine taa derinliklerine yuva kursanız da…
Cesare Prandelli takımının başında bulunduğu maçların neredeyse yarısını kaybetmiş bir teknik direktör olarak kaydedildi Sarı-Kırmızılıların not defterine. Takım da sancılı ve kederli bir ekip olarak.
Oysa onu şöyle kayda düşüyordu sosyal medya kalemşörleri ; Euro 2012'de herkes fabrikadan çıkmış misali 4-2-3-1, 4-3-3 gibi tek forvetli, hatta forvetsiz taktikleri denerken, kâh 3-5-2, kâh 4-4-2, son Almanya maçında ise kanatsız 4-1-2-1-2 oynatarak farklı varyasyonlarla, oyuncuların yerlerini sık sık değiştirerek, iki forvetten neredeyse hiç taviz vermeden turnuvaya damga vurmuş teknik adam.''
Belli ki takımın ayarlarıyla oynamak Türkiye'de yaramamıştı teknik adama. Bir de belki Fatih Terim'in -o çok tartışılan- aylık gelirine yakın 'ederi'. Her şey ama her şey Galatasaray'ın eksi hanesine yazılıyordu. Drogbasız Galatasaray, Sneijder'i kanatlara kadar sarkıtan Prandelli'nin elinde kayıp bir takım görünümüne sokuyordu.
Yarın: Dur Prandelli vur Hamzaoğlu…