CHP’den 15 milletvekili Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla partilerinden istifa edip İYİ Parti’ye katıldılar. Katılımlarla birlikte İYİ Parti Meclis’te grup kurabilecek bir vekil sayısına erişti ve seçimlere katılma hakkını elde etti. Zira ilgili mevzuat, Meclis’te grubu bulunan partilerin seçimlere katılmalarına imkân tanıyor.
CHP’nin yaratıcı bir hamleye imza attığına şüphe yok. AK Parti-MHP bloku seçim tarihini tespit ederken İYİ Parti’yi oyunun dışında bırakmayı hedeflemişlerdi. Nitekim AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş, müstehzi bir ifadeyle, “İYİ Parti kusura bakmasını, artık bir sonraki seçimlere hazırlanacak” derken hem niyetlerini hem de memnuniyetlerini izhar ediyordu. Lakin iktidar beklemediği bir yeden darbe aldı. CHP’nin atağıyla İYİ Parti’nin önü açıldı.
AK Parti ve MHP’liler ile iktidarın çevresinde yer alanlar, CHP’nin siyasi etiğe aykırı davrandığını belirtiyorlar. Hatta CHP’nin vekil transferini Güneş Motel ile benzetenler de var. Katılmıyorum bunlara.
Bir kere, hadisenin Güneş Motel ile benzetilecek bir tarafı bulunmuyor. Gizli pazarlıklarla bakan olmak için bir partiye gitmek ile halka izahat vererek önü kesilmeye çalışılan bir muhalefet partisinin seçimlere katılması için bir partiye gitmek, aynı terazide tartılamaz.
Siyasi etik soslu eleştiriler
Beri taraftan, siyasi etik soslu eleştirilerin de tutarlı bir tarafı yok. İktidarın küçük ortağı olan MHP, İYİ Parti’yi rakibi olarak görüyor. Seçim tarihini de onun seçimlere girmesini önleyecek şekilde belirliyor. Bütün bunlarda herhangi bir sorun görmeyenlerin, bir muhalefet partisini yarışın içinde tutmak için yapılan açık bir hamleyi siyasi etik üzerinden mahkûm etmeye çalışmaları bir tuhaf.
Kaldı ki “siyasi etik” diye yeri göğü inletenlerin yakın tarihi anımsamalarında da fayda var. CHP benzer bir siyaseti Erdoğan’a Meclis’in yolunu açarken de izlemişti. Erdoğan’ın milletvekili seçilmesi için gerekli yasal değişikler yapılmış, Siirt’te bütün vekiller istifa ettirilmiş, yapılan ara seçimlerden sonra Erdoğan milletvekili sıfatını kazanmış ve Başbakanlık koltuğuna oturmuştu.
Dün de doğru bugün de
O vakit CHP’nin yaptığını demokrasi adına alkışlayanlar, şimdi eline geçirdikleri her şeyi CHP’nin başına fırlatıyorlar. Dün siyasi rekabetin eşit ve adil ölçüler içinde sürmesi için inisiyatif alan CHP’yi alkışlayanlar, bugün ise yine seçimin meşruiyetine katkı sağlayacağına kuşku olmayan bir adım atan CHP’ye türlü hakaretlerde bulunuyorlar.
Burada bir yanlış var; ama yanlışı yapan CHP değil. Bana göre CHP, dün Erdoğan’ın önündeki bariyeri kaldırırken de doğru yaptı, bugün İYİ Parti’nin 24 Haziran’daki yarışa girmesi sağlarken de. Zira her iki tercih de siyasetin alanını genişletti, siyasi rekabeti daha adil kıldı ve temsil adaletini güçlendirdi.
Dolayısyla bu hareketinden ötürü CHP etik dışı davranmakla itham edilemez. Tersine etik dışılığı ayan beyan ortada olan bir durumu akıllı bir hamle bir boşa çıkardığı için CHP’nin eleştirilmek yerine takdir edilmesi gerekir.
Ezcümle etik bir sorgulamanın doğru adresi, CHP değildir. Bakılacak adres; geçmişteki muhalefet liderlerini devre dışı bırakan, siyasi alanı daraltan ve seçim adaletinin dibine kibrit suyu döken katakullilere cevaz verenlerdir.
Onların sesi bugün çok çıkıyor. Ancak bu, haklı olduklarını gösteremez; aksine gayri-adil oyunlarının bozulmasından duydukları endişenin büyüklüğüne delalet eder.