Mayıs 2006’da Hrant’la Antalya’da bir toplantıya katılmıştık. Öldürülen Danıştay üyesinin cenaze törenini TV’den birlikte izlemiştik. Konuşması şöyleydi: “Danıştay’a (…) saldırı ve (…) çöken ruh hali, Türkiye’nin nereye gittiğini çok net olarak ortaya koyuyor. (…) Şu anda yaşadıklarımız ciddi bir ‘derin mühendislik’ (…) hiçbirini münferit vakalar olarak görmüyorum (yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimine gönderme yapıyor)… Önümüzdeki birkaç yıl içinde (…) sizi çok daha şaşırtacak, ‘Türkiye nereye gidiyor’u çok daha net size sorduracak manzaralarla karşılaşabilirsiniz…” Hrant, 2007’nin zor geçeceğini öngörmüştü. Önce onu vurdular. Ardından Cumhurbaşkanlığı krizi çıktı.
Cumhurbaşkanlığı seçimi
19 Ocak 2007’de Hrant öldürüldü. Nisan ayında Malatya’da üç Hıristiyan boğazlanarak katledildi. A. N. Sezer’in görev süresi doldu, gündemi, Cumhurbaşkanlığı seçimleri belirledi. 14 Nisan’da Ankara, 29 Nisan’da İstanbul, 13 Mayıs’ta İzmir’de Cumhuriyet mitingleri yapıldı. Hedef, “AK Partili bir Cumhurbaşkanı seçtirmemek”ti. 27 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı oylamasının ilk turu yapıldı. Abdullah Gül 357 oy aldı. İkinci tura geçilmeden, CHP, konuyu hemen Anayasa Mahkemesine götürdü. Aynı gece, Genelkurmay, ünlü “e-muhtıra”yı yayınladı. Anayasa Mahkemesi acele toplandı, Cumhurbaşkanlığı oylamasını 1 Mayıs’ta iptal etti. AK Parti, erken seçim (22 Temmuz) kararını, Meclis’ten geçirdi. Abdullah Gül, 28 Ağustos 2007’de Cumhurbaşkanı seçildi. 14 Mart 2008’de AK Parti hakkında kapatma davası açıldı.