Bir kulüp-futbol takımı-olarak kayyuma gidebilirsiniz. Galatasaray’a bile oldu.-Samsunspor var bir de bildiğim- Elinizden şampiyonluk alınmış olabilir. Büyük haksızlıklara maruz kalmış olabilirsiniz. Ama ‘’lig uzun bir maraton’’ iken ‘’ve puan ya da puanlar kaybettik ama önümüzdeki maçlara bakıcaaz!’’ diye bir deyim var iken. Bundan sonra racon keserken ağlamaya girer. Hele hele ağlamayı bir kadın marifeti sayarak erkekliğe gönderme yaparsanız.
Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu Trabzonspor-Gaziantepspor arasında oynan ve 2-2 berabere biten maçın ardından maçtan istedikleri sonucu alamamalarının müsebbibi olarak gördükleri hakemi derdest edip stadyumdan çıkışını engelledi. Nasıl mı? Şöyle bir açıklama yaptı 90 dakikanın bitiminin hemen ardından; ‘’Taraftarımız bu hakeme ne yapacağını bilir!’’ Ne yapacağını bilen o taraftar topluluğu hakemi maçın bitiminden gece sabaha karşı 01.00’e kadar Avni Aker Stadyumu’nun bir odasına mahkum etti. Saatlerce can güvenliği tehdit altında bekledi ‘’karagömlekliler!’’
Yalnız bununla kalmadı Trabzonspor Başkanı ve bir kez daha konuştu mikrofonlara; “Ben 49 yaşına kadar adam gibi yaşadım, kadın gibi yaşamadım. Allah bir gün ömür bile verdiyse onu da adam gibi yaşayıp adam gibi öleceğim.’’ Tepki çok fazla oldu Hacıosmanoğlu’na. Başkan maksadı aşan sözcüklerle tanımlıyordu mağduriyetini; ‘’Trabzonspor üzerine oyunlar oynanıyordu zaten şampiyonluk kupası kendilerinin hakkı iken Fenerbahçe’ye verilmişti, o kupa Trabzonspor Müzesi’ne getirilmeli ve hak ettiği yere konulmalıydı…’’ Dedik ya insan kendisine yapılan haksızlığa karşı tabi ki bir şeyler söyleyecek gerekirse isyan edecektir. Ama bu isyanı başka bir kesimi/kurumu/topluluğu mağdur duruma düşürerek değil.
Bizim oraların-Karadeniz’in-delikanlıkla!!! bir alıp veremediği olamaz. Bunun nasıl bir şey olduğunu kanıtlayacak ya da gösterecek bütün cesaret biçimleri Allaha şükür bütün boyutlarıyla sergilenmiştir bölgenin her kilometre karesinde. Kuşkusuz başka bölgeler için de geçerlidir bu; kasabalar, köyler, kentler için de… Ama delikanlılığı kadın gibi olmamakla açıklamaya kalkarsanız önce Karadenizli kadınlar üzülür ar eder.
Sormasak olmayacaktı; ‘’Benim annem, eşim, kız kardaşlarım, kadın arkadaşlarım, gözleri çakmak taşı gibi laz kadınları, bu memleketin ülkenin her milimetre karesinde emeği bulunan kahır dolu cefakar kadınların nesi kötü de onlar gibi yaşamak istenmediniz. Pısırık, karaktersiz, dönek, korkaklar mı? Bunu mu demek istediniz? Belki karnından çocuğu sırtından köteği eksik etmediğiniz içindir. Belki o sözleri söylerken o saate kadar onları hep böyle gördüğünüz içindir. Tarlamızdaki yeri öküzümüzden sonra geldiği içindir belki? Ve tarlaya ve sabana ve ahırlara koşulduğu itildiği kakıldığı içindir…
O kadar lafın ardından özür dilediniz. Özrünüz kabahatinizden büyük… Kelime kelime buraya aktarıyorum; "Karadeniz'de bir mecaz vardır. Bunu herkes bilir. Kadın gibi değil, adam gibi yaşarız deriz. Bunu derken kadınları aşağılamak bizim haddimize mi? Beni doğuran anne ve çocuklarımı doğuran da bir kadın. Kendine malzeme arayanlar başka kapıya gitsinler. Alınan üzülenler varsa bundan kahrolurum, bin kere özür dilerim. Beni doğuran annem de bir kadın, çocuklarımın annesi de bir kadın. Tüm kadınlara saygım var. Mecazi anlamda söylenen bir sözdür. Kadınlara karşı aşağılama olması ahlak dışı bir sözdür. Bu bize yakışmaz. Samimi olarak benim sözlerimden incinen bütün hanımefendilerden özür dilerim…’’
Yani pısırıklığı, karaktersizliği, korkaklığı, aşağılamayı mecazda kullanmış Hacıosmanoğlu… Mecazın malzemesi de kadın yani…
-İki kere okunması gereken bir şey varsa giderek vıcık vıcık bir hal alan bu ‘’erkek dünyasının dilidir!!!’’ Geçen Fenerbahçe-Galatasaray maçında Fenerbahçe tribünlerinde yakılan sarı kırmızı giysilerle donatılmış şişme plastik kadın maketini yakmak da işin bir başka tartışılması gereken boyutu-
Ne diyelim; huylu huyundan vazgeçer mi?