Bir fotoğraf, birkaç fotoğraf. Sokağın ortasında ellerindeki kalaşnikofları, makineli tüfekleri ateşliyorlar. Adeta bir savaş hali.
Haberi okuyunca bunun bir karşılama olduğunu anlıyorsunuz.
Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinin eski belediye başkanı Mehmet Sait Atilla, İstanbul'daki tedavisinin ardından Ceylanpınar'a dönüyor. Karşılayanların başında, Mehmet Sait'in kardeşi yeni belediye başkanı Menderes Atilla yer alıyor. Yani yeni başkan eski başkanı karşılıyor.
Silahları sıkanlar kimler diye sorarsanız… Tabii ki “başkanın adamları…” Silahın böylesine meşrulaştırıldığı bir rejim, siyasi zorbalığın normalleşmesidir. Seçim kampanyası sırasında, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde, silahlar havaya değil insanlara yöneldi.
2 Temmuz 1993'te yani tam 25 sene önce, Sivas'ta Madımak otelindeki katliamda yitirdiğimiz insanlarımızı anarken, ülkenin bir başka köşesinde silahlı adamlar, kutlama yapıyorlar. Devlet göz yumuyor. Sivas'ta da, devlet 24 saat saldırganları izlemekle yetinmiş, yani cinayete göz yummuş, bu nedenle 37 kişinin ölümüne sebep olmuştu.
24 Haziran gecesi de sokaklardan silah sesleri yükseldi. Serbest seçimler toplumun iradesinin ortaya çıkarılması amacıyla yapılır. Seçim sonucunu kutlamak için havaya ateş edenler, acaba, hangi demokratik kültürü, ya da zihniyeti temsil ettiklerini düşünüyorlar?
Demokrasi/otoriterlik
Sonuç olarak, demokrasiyle otoriterlik arasında salınan, gidip gelen bir siyasi geçmişe sahibiz. Bütün siyasiler demokrasiden, özgürlüklerden söz etmeyi seviyorlar. "En demokrat benim" demekten hoşlanıyorlar.
Eminim ki, Ceylanpınar'ın eski ve yeni belediye başkanları Atila kardeşler de, mutlaka demokrasiden yanadırlar. Kendilerine sormaya gerek duymuyorum, mutlaka öyledirler.