Geçtiğimiz hafta, 2021 Eurovision Yarışması’nda İsrail’i temsil edecek şarkıcıyı seçmek için düzenlenen X-Factor yarışmasında Linet rüzgârı esti. Arabesk şarkılarıyla ve güçlü yorumuyla tanınan, Bursalı müzisyen bir anne ile İstanbullu bir babanın Tel Aviv doğumlu kızı olan Yahudi şarkıcı Linet Menashe, katıldığı yarışmada “Shemesh” şarkısıyla bir üst tura geçmeye hak kazandı. Linet’in performansı, jürinin ünlü sanatçılardan oluşan üyelerini ağlattı. Jüri üyeleri Linet’i ayakta alkışladı, bazı arabesk parçaları okumasını istedi, Linet sahnede “Akşam Olmadan Gel” şarkısını Türkçe ve İbranice okurken bir jüri üyesi ona eşlik etti, Linet’in performansından çok etkilenmiş olacak ki jüri üyesi sahnede ayakkabılarını çıkarıp kenara fırlattı.
Linet’in performansı kısa bir sürede sosyal medyada en çok paylaşılan videolardan biri oldu. X-Factor’un resmî hesabı Türkiye’den gelen ilgiyi fark ederek videoyu Türkçe olarak da paylaştı. İsrail’in Türkiye Büyükelçiliği de Twitter hesabından Linet’in performansını duyurdu. Çoğu Türk kullanıcı Türkiye’nin Eurovision’a katılmaması nedeniyle yaşadıkları burukluğu vurgulayarak Linet’in İsrail adına Eurovision’a katılmasıyla Türkiye’nin de katılmış sayılacağını, Linet’in performansıyla gurur duyduklarını belirtti.
X-Factor performansından kısa bir süre sonra, Linet İsrail’de bir kez daha gündem oldu ve Serbestiyet’in haberinde de anlatıldığı gibi kamuoyunun bir kısmının sert eleştirilerine maruz kaldı. https://serbestiyet.com/haberler/mavi-marmara-mitinginde-konustugu-icin-linetin-israil-eurovision-adayligi-tehlikeye-dustu-74704/
Tepkilerin iki temel sebebi vardı.
Birincisi, Linet’in 2010 tarihindeki Mavi Marmara saldırısı üzerine Milli Görüş hareketinin düzenlediği mitingde, üzerinde Filistin bayrağı olan bir kürsüde konuşma yapmasıydı. Antisemit ve nefret söylemi içeren pankartların da mevcut olduğu gösteride 1 dakikadan az bir süre konuşan Linet, barış ve kardeşlikten bahsediyor, uluslararası hukuka atıf yaparak Mavi Marmara saldırısını kınıyordu. Oldukça makul, insani, uluslararası sular gibi hukuki terimlerin olduğu ayakları yere basan bir konuşma yapan Linet’e verilen tepkilerin temelinde, Filistin bayraklı bir kürsüde konuşma yapması vardı, “makbul İsrail vatandaşı” yorumuna uymadığı belirtiliyordu.
Tepkilerin ikinci sebebi ise Yıldız Tilbe’nin Hitler’i övmesinin ardından yaptığı açıklamaydı. Magazin muhabirleri nedense Yahudilerle, Filistin ve İsrail ile ilgili her gündemde Linet’i sıkıştıran, onu fikir açıklamaya zorlayan sorularından birini bu konuda da kendisine yöneltti. Linet, Tilbe’nin sözlerini kınadı ve şu açıklamayı yaptı: “Ben de (açıklamalara) çok kırılmıştım ama özür dilemek bir erdemdir. Hepimiz hata yapıyoruz. İstemeden de olsa bir şeyler oluyor. Bundan dolayı ben affedici olalım diyorum. Yıldız Tilbe’ye geçmiş olsun. Ben de çok kırıldım ama özür diledikten sonra ben de Yıldız’ı affettim. Her yanımız savaş dolu zaten biz bunlardan kurtulmak isterken birbirimize düşmeyelim. Kırmadan bir arada olalım.”
Yahudilerin neyi affedip affedemeyeceği meselesinde benim kişisel bir yorumum olamaz. Linet’in durumunda olduğu gibi insanların kendi kimlikleriyle ilgili ifadeler konusunda affetme marjları da tamamen kişisel ve özel bir alan. Ancak Yahudilere karşı nefret söylemine karşı yeterli önlemlerin alınmadığı, “Yahudi” kelimesinin mahkemece hakaret sayılabildiği bir hukuk düzeninin olduğu ülkemizde bu ifadelerin Yahudilerin tepkisini çekmesinin pek de şaşırtıcı olmadığını düşünüyorum. Fakat, Linet’in Mavi Marmara mitingindeki bazı pankartlardan sorumlu tutulmasına; İsrail yönetiminin Türkiye’den özür dilediği ve uluslararası hukuka aykırı olduğu bariz olan bir saldırıyı kınamasına; İsrail’in hukuka ve insanlığa aykırı saldırıları altında hayatını kaybeden masum Filistinlileri temsil eden Filistin bayrağı önünde konuşma yapmasına tepki göstermek abes.
Linet’e verilen tepkiler ise kendi mahallesini eleştirme cesaretini gösteren, mahallesiz kalmayı göze alan, siyah-beyaz ayrımını reddedip gri alanda kalmakta ısrar eden herkesin maruz kaldığına benzer tepkilerdi. Çeşitli İbranice ve Türkçe içeriklerde Linet’e öfke kusan mahalle bekçileri Linet’in İsrailliliğini, dinini sorguladı ve çok sert nefret ifadeleri kullandı.
“Lanet olsun menfaati için vatanını satanlara…”
“Nerede istiyorsan orada geber ama İsrail’e gelme Linet…”
“Bu kadına arka çıkanlar, konserine gidecek olanlar, çıkın benim sayfamdan, çıkın benim arkadaşlığımdan, benim için İsrailli değilsiniz… Beni okumayın bile, selam da vermeyin… Gidin Gazze’ye, geçin karşı tarafa, lastik yakın, taş atın, yaralanırsanız Hamas’tan para alın, size ancak bu yakışır…”
Linet’in söz konusu mitinge kardeşlik için katıldığını açıklamasının ardından Eurovision serüveni nasıl ilerleyecek henüz belli değil, fakat 7 Kasım 2021’den itibaren İsrail’deki internet siteleri haberi girmeye, sosyal medya aracılığıyla da görüntüler yayılmaya başladı. Elbette Linet’e destek açıklaması yapan kişiler de mevcut, fakat her zamanki gibi öfkeli mahalle bekçilerinin sesi şimdilik çok daha gür çıkıyor.
Bu, kariyerini hem İsrail hem de Türkiye’de icra etmeye çalışan Linet’in nefret ve öfke ile ilk karşılaşması değil; Türkiye’de aktif olduğu yıllarda da çok zor günler yaşadı.
2009’da Alanya Çevre Koruma Derneği’nin düzenlediği Alanya Sofrası etkinliğinde sahne alacak Linet’in konseri İsrail’in Filistin saldırıları nedeniyle son dakikada iptal edildi. Onun yerine Niran Ünsal’ın çıkmasına karar verildi. Gerekçe olarak Linet’e tepki verilme olasılığı gösterildi.
Linet’in sadece Yahudi olması nedeniyle İsrail’in bütün hareketlerinden sorumlu tutulması sistematik bir şekilde devam ediyor. Her sanatçıya müzik, kültürel gelişmeler ve polemik içeren sorular soran magazin muhabirleri muhatapları Linet olunca nedense onun şarkıcı kimliğini kenara atıp Yahudi kimliğine odaklanıyorlar; Gazze, Filistin, İsrail veya Yahudilik gündemi üzerine bütün sorularını adeta hesap sorarcasına Linet’e yöneltiyorlar. Herhangi bir galada, partide veya albüm tanıtımında Linet, Gazze saldırıları, İsrail’in dış politikası, Netanyahu hakkında açıklama yapmak ve adeta İsrail’in her adımıyla, her hareketiyle ilgili hesap vermek zorunda bırakılıyor.
Linet, bu hesap soran, İsrail ile bütün Yahudileri özdeştirici tavrın tek muhatabı değil. İsrail ne zaman Filistin’e saldırsa ve masum sivilleri öldürse, Türkiye’deki Yahudiler hesaba çekiliyor. Birçok Yahudi sosyal medya aracılığıyla “Neden İsrail’i kınamıyorsun” sorusuna maruz kalıyor, sanki tetiği çeken onlarmış gibi davranılıyor. İsrail’in her Filistin saldırısında Linet’in Instagram gönderilerinin altına dolan “İsrail’i kına”, “Bırak şarkı söylemeyi, önce Filistin için hesap ver” yorumları bunun en somut örneği. Geçtiğimiz aylardaki korkunç Filistin katliamı sırasında benzer saldırılara maruz kalan Can Bonomo ve Avlaremoz editörü Nesi Altaras gibi birçok Yahudi de bu haksızlığa karşı öfkesini sosyal medyadan dile getirmiş, böylece yıllardır konuşulmayan bir konu az da olsa gündeme gelmişti.
Özet olarak, yaşadığı coğrafya, ataları İspanya’dan Osmanlı’ya sığınan Sefarad Yahudileri olan Linet’in sadece şarkıcı olmasına bir türlü izin vermemiş. Sadece şarkılarını söylemek için gittiği konserler, etkileme şansı olmadığı devlet kararları nedeniyle iptal edilmiş, sadece eğlenmek veya magazin konuşmak istediği etkinliklerde diğer sanatçılara estetik yapıp yapmadığı sorulurken ona Netanyahu’nun Gazze politikası, Davos Zirvesi sorulmuş.
Linet hiçbir mahalleye tam anlamıyla yaranamamış. İsrail ile ilişkiler gerilince “İsrailli”, Türkiye’deki çoğunluğun hoşuna gidebilecek bir şey söylediği zaman “Türk kökenli Yahudi” olarak manşetlerde kendisine yer bulmuş. İsrail’i Eurovision’da temsil etmek için katıldığı yarışma performansı büyük ilgi görünce İsrail’in resmî kurumları bile videosunu paylaşmış, ama Filistin bayrağı önünde yaptığı barışçı konuşma dahi sosyal medyada vatan haini ilan edilmesi için yeterli olmuş.
Ezberleri bozulduğu için sağa sola saldıran öfkeli mahalle bekçilerinin Linet’in İsrail adına seçmelere katıldığı 1993 senesinden beri kurduğu Eurovision hayalini suya düşürüp düşürmeyeceği henüz net değil. Fakat, Linet’in kimliğinden ve iki ülkeyle olan bağından dolayı her toplumsal olayda siyasetçi gibi açıklama yapmak zorunda kalmaması, albüm tanıtımlarında İsrail’in dış politikası hakkındaki değil yaz döneminin hit şarkıları hakkındaki soruları yanıtlaması ve sadece şarkıcı olabilme hakkını kullanabilmesi gerektiği net.
Bir söyleşisinde hayallerinden birinin barışın sağlandığı bir düzlemde İsrail-Filistin sınırında konser vermek olduğunu söyleyen Linet’in hem Türkiye hem İsrail’de maruz kaldığı tepkiler, bize zorunlu ikilikleri kıran, siyah ve beyazı reddeden bir melezliğin ne kadar zor ve ne kadar elzem olduğunu bir kez daha gösteriyor. Bu melezlik hem antisemitizme hem de Filistinlilerin maruz kaldığı zulme karşı çıkabilme kapasitemiz. Bu melezlik, bu grilik ve Linet işte tam da bizim hikâyemiz. Linet’in yaşadıkları bizim hikâyemiz, Kulüp dizisinde tekrardan hatırladığımız hikâyemiz. Eğer yaşananlar nedeniyle İsrail’in Eurovision sürecinden elenirse, Türkiye’yi ilk katıldığı Eurovision yarışmasında temsil edecek isim kesinlikle Linet olmalı.