Bana en güzel yalanı söyle inanayım der şair. Şairdir der ama medyanın en önemli köşe taşı gazetelerinin bu kadar yalanı/olası haberi gerçekmiş gibi sunmasının mantığı ne olabilir?
Gün geçmiyor ki bir transfer haberi çıkmasın Türkiye’deki futbolcular için. Ne var bunda ‘bir kızı bin kişi ister bir kişi alır’ diyebilirsiniz. –Tamam bin kişi birden fazla oldu- Ama görücüye çıkmış gelin adayları gibi değiller ki.. Bunlar futbolcu. Bir takıma bir şeyi temsil etsin diye adları esame listesine kazınan sporcular bunlar. Aziz Yıldırım; Asılsız haberler çıkarıp futbolcumuzun konsantrasyonunu dağıtıyorsunuz!’ demiş. Doğrudur. ‘’Olcay Şahan Shalke 04’ün listesinde. Alman devi Olcay’ı istiyor…’’Bu haberler doğru mu sizce? Sezon sonu göreceğiz gerçi… Milli maçlar dolayısıyla takımlarımızdan olayların sızamadığı/aktarılamadığı bir döneme/araya denk gelmesi kafa karıştırıcı gerçekten. Tıpkı maçların tatil olduğu yaz dönemine benzedi bu ara da… Neredeyse 20 gündür spor medyası milli maçların ve gelişmelerin dışında haber aktaramıyor ‘’okuyanlarına!’’
Spor medyası Trabzonspor’da Onur’un menajeriyle girdiği tartışmadan, Sneijder’in kilolarından bahsedip Van Persie’nin Perreira ile sürtüşmeleri, -gidene kadar- Melo’nun transfer gelgitleri, genç krampon Emre’nin Galatasaray Teknik Direktörü Hamzaoğlu Rizespor Teknik Sorumlusu Hikmet Karaman’ın Kweuke ile penaltı üzerine tartışmalarını izletti bize. Futbol nasıl olsa çim sahada değil masalarda oynanıyordu… E biz de düştük bu kayıkçı kavgasının ardına. Havada uçuşan milyon avrolardan, zamansız transfer atmosferinin yarattığı gergin ortamdan beslenir olduk. -Uzun süredir böyleydi gerçi.-Şimdi de sektördeki herkesin birbirine oynadığı bir sezon yaşıyoruz. Oysa bu isimleri duyduğumuzda ne kadar sevinmiş/heyecanlanmıştık. Türkiye’de futbolun nasıl inceleceğine ilişkin bir şeyler söylemiş kalitenin bu incelmeye doğru orantılı olarak artacağını düşünmüştük. Biraz burulduğumuz doğrudur ama bu gazete haberleri; el insaf…
Önce Almanlar Grosskreutz, Podolski ve Gomez gibi isimleri kadrolarına katan Türk takımlarına gönderme yaparak ‘doğal atık çöp kutusu’ olarak nitelediler ligimizi. Bu isimler Almanların gözden çıkardığı atıklardı!!! -Aynı atıklar transfer oldukları takımların gözdeleri bugün- Gomez her maça yazıyor Podolski açıldı herkes hazırlık maçlarında yer mekan mevkii tanımadan lokomotif gibi işleyen Grosskreutz’u bekliyor. Ama gelin görün ki bizim uluslar arası arenadaki görüntümüz bu. E Q7’yi de bu sıkıntılı isimlerin bir kenarına not edelim o zaman. Bitmedi tabi; alemin en büyük incecilerinden Van Persi hocası ile anlaşamadığını mutsuz olduğunu ve Müslüman eşinin ısrarı ve arkadaşlarının övgüleriyle geldiği Türkiye’den-Fenerbahçe’den-ayrılmak istediğini belirtti. En sonunda başkan Azizi Yıldırım duruma müdahale etti de Sportif Direktör Tarrenao sarı lacivertlilerin teknik sorunlusu! Pereira’ya verdiği ayarla Van Persie problemini rafa kaldırdı. Bence bu geçici bir süre alacak ve hiç istemediğimiz o sahne tekrar yaşanacak. Başkan Aziz Yıldırım yine ters zamanda yapılmış bir Van Persie değişikliğine sinirlenip şöyle diyecek; ‘’Söyleyin şu Perreira’ya…’’
En güzel yalanlarmış transferde takımlarımızın listelerine resmi olarak eklenen isimlerin ekiplerimizi taçlandıracağı. Halen yerli, teknik adamlar ve oyuncularımızın şıklıklarını izliyoruz ligimizde.
Biz gerçekten ‘’adam seçmeyi’’ bilmiyoruz galiba. Sergen Yalçın’ın söylediği doğru aslında; ‘’Almanlar öyle karpuz seçer gibi adam almıyorlar ki. Futbolcuyu en az bir yıl izliyorlar öyle karar veriyorlar. Beni izlemişler mesela almadılar.’’ Yarılmıştık Sergen’e gülmekten…
Bir son haber; Galatasaraylı Semih devre arası İnter’e transfer olacakmış.
Bakalım bu mevzu nasıl sonuçlanacak…
E kılavuzu karga olanın… Ne diyelim? Yine şairin dediğini; onlar olanlar değil olmasını istediklerimdi aramızda…
Ve tekrar ama ve bi Dakka lütfen; biraz duruluk biraz daha doğruluk daha çok futbol istiyoruz… Daha çok sahalarımızda görmek istediğimiz türden hareketler…