Ana SayfaYazarlarTürkiye’nin ihtiyacı başkanlık sistemidir

Türkiye’nin ihtiyacı başkanlık sistemidir

 

Türkiye’nin, yaşadığı sorunları çözecek siyasi ve idari bir yönetim değişikliğine ihtiyaç olduğu konusunda genel bir konsensüs var.

 

Ancak konsensüs şu soru sorulduğunda bozulmaktadır: Bu ihtiyaç başkanlık sistemi ile mi, yoksa parlamenter demokrasinin güçlendirilmesi ile mi karşılanır?

 

Tartışıyoruz. Ancak tartışma âdâbımız ve düzeyimizle toplumun önüne sağlıklı bir model koyabileceğimiz konusunda ciddi endişelerim var.

 

Başkanlık sistemi önerenlerin daha disiplinli, daha literatüre dayalı, daha ikna edici tezlerle toplumun önüne bir alternatif koyması gerekir.

 

Bu sağlanabilirse yüzde 50’lerde dolaşan destek daha da artarak sürecek.  

 

Çokluk içinde teklik sağlamalıyız

 

Türkiye, yönetsel ve idari yapısını değiştirirken yürütmede istikrar, hızlı karar alma ve etkin yönetim getirecek esaslardan yola çıkarak hareket etmelidir.

 

Bunu da parlamenter demokrasisini daha da güçlendirerek değil, ancak başkanlık sistemine geçerek sağlayabilir.

 

Parlamenter rejim, yönetemeyen, demokrasi krizi çıkarmaya aday, hantal bir sistemdir.

 

Oysa Türkiye’nin, gerek içte gerek dışta yaşadığı yakıcı sorunlar dolayısıyla böyle bir krizi yaşamaya lüksü yok.

 

Zaten 7 Haziran – 1 Kasım 2015 tarihleri arasında yaşadığımız ara günler, parlamenter sistemin Türkiye’yi ne tür çıkmazlara sürükleyebileceğinin iyi bir siyaset sosyolojisi laboratuvarı oldu.

 

Başkanlık sistemi modeline ihtiyacımız olduğu tezini, Türkiye’nin içine girdiği sosyoloji vadisinin de gerekli ve kaçınılmaz kıldığını düşünüyorum.

 

Türkiye son yirmi yılda, özelikle de son on yılda kendisine aşırı ezber bozan sorular sordu. Bu durum toplumda çoğulculaşmayı, “parçalılığı” getirdi. Aşırı politize olup “parçalanan” toplumu şimdi birleştirecek model ve sistemlere ihtiyacımız var.

 

Yani çoğulluğu birleştiren sistem ve ortak değerlere… Bunu parlamenter sistem ile gerçekleştireceğimize inancım çok az.

 

Parlamenter sistem özü itibari ile “birlik içinde çokluk” oluşturan bir sistem. Başkanlık sistemi ise “çokluk içinde birlik” oluşturan bir sistem. Birlik içinde yeterince ayrışan ve çoğulculaşan Türkiye’yi şimdi “çokluk ve çoğulculuk içinde birleştiren” bir sistem inşasına ihtiyacımız var.

 

Vesayet, parlamenter sistemi sever

 

Yaşadığımız deneyimler, ayrışıp parçalanan toplumsal yapıları parlamenter sistemlerin birleştiremediğini gösterdi. Çünkü aşırı parçalanan bir siyasi kültürde koalisyon yapıları içinde birlik arayışları, Avrupa dışında dünyanın diğer yerlerinde başarıya ulaşamadı.

 

Bu tespit ister istemez şu soruyu akıllara getiriyor: Bugün bizim yaşadığımız kurumsal çatışmaların, sistemin siyasi çıkmaza girmesinin temel kaynağı parlamenter demokrasi midir?

 

Tam olarak değil, ama payı inkar edilemez. Geçmişte koalisyon oluşturan partiler uzlaşamadığı için, askeri vesayet kolayca kendine meşru zemin bulabildi. Halka dönerek “siyasiler anlaşamıyor, birbirini yiyor, olan size oluyor” diyerek siyaseti gözden düşürebildi, süngüyü iktidar yapabildi. Dolayısıyla yürütmeye azami istikrar sunacak mekanizmalara ihtiyaç görünüyor.

 

Olmazsa olmazlar

 

Başkanlık sistemini sayın Erdoğan’a hegemonya sağlamak için savunmuyorum. Zaten Erdoğan’a hegemonya getirecek bir sistemin Türkiye’ye bir faydası da olmaz.

 

Fakat statükodan ve krizden çıkışın, ancak güçlü karizmatik liderin “yasallığın ve normatif bağların dışına çıkan” önderliği ile mümkün olabileceğine inandığım için, sayın Erdoğan’ın varlığını önemsiyorum.

 

Unutmayalım; Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı bizler çözüm süreci başlatamazdık. Bizler sistem değişikliğini gündemleştiremezdik. Pek çok tabu ile yüzleşmemize izin vermezlerdi.

 

Erdoğan’ın “kurucu yıkıcılığı” sistemin dönüştürülmesi açısından son derece önemli.

 

İşlevsel bir başkanlık sistemi için olmazsa olmazlarım şunlar: Kuvvetler ayrılığı, yurttaşı çeşitliliği içinde kucaklayan özgürlükçü bir perspektif, yerinden yönetime kapı aralayan yeni bir idari sistem, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti.

 

Başkanlık sistemi Türkiye’nin mevcut idare felsefesi ve modeli üzerine inşa edilmemeli. Yürütme, yönetme ve idare gücü sistemin tüm parçalarına doğru yayılmalı. Parçalar ile merkez arasında yerinden yönetim esasına dayalı bir ilişki kurulmalı. Eğitim, sağlık, trafik, yatırım gibi konularda söz hakkı illere bırakılmalı; valilerin seçimle iş başına gelmesine imkân tanınmalı.

 

Erkler ayrılığı hukuk devleti, demokrasi ve insan hakları kriterlerine uygun olarak ayrıştırılmalı.

 

Yargı bağımsızlığı tabii ki gerekli ve önemli. Bunu tartışma konusu yapmak bile kişinin demokratlığını sorgulatır. Ancak yargı bağımsızlığı eğer Cemaatin yargıda hegemonyasını getiriyorsa, orada da biraz düşünmek lazım. Şunu da görmüyor değilim: Bazıları yargı bağımsızlığı söylemi ile örtülü bir şekilde Cemaati yargı içinde yeniden güç yapmak istiyor.

 

Başkanlık sisteminde yürütme gücü halkın seçtiği başkan tarafından, başkan da halkın seçtiği kongre (parlamento) tarafından denetlenecek. Başkan kanunların yapımında kongre desteğine ihtiyaç duyacak. Frenlenen bir mekanizma zaten mevcut.  Dolayısıyla başkanlık sisteminin tek adam diktatörlüğü doğuracağı kanaati, rasyonalite ile bağları kopan muhalefetin ikna edici olmayan tezlerindendir.  

 

Kürt sorunu için de fırsat

 

Başkanlık sistemi Kürt sorununun çözümü için de bir fırsat. Çünkü sistemin özü, yerelleri güçlendirme esasına dayanmakta. Kürtlerin yerinden yönetim talepleri olduğu biliniyor. Bu talepleri başkanlık sistemi dışında hayata geçirmek gerçekçi görünmemekte. Almanya benzeri bir sistem gelse bile Türkiye gibi ülkelerde istikrarlı yürütme olanağı sağlamak zor olabilir.

 

Diğer taraftan, kongre karşısında güçlü olmak isteyen başkan, kendisine dayanaklar arayacağından, meclise giren Kürt parlamenterlerle büyük bir müzakere ve dayanışma gerçekleştirmek durumunda kalacaktır. Bu da yerelin merkezde güçlü olması sonucunu doğuracaktır.

 

Başkanlık sistemi Kürtlere hem toplumsal doğalarını gerçekleştirme imkânı, hem de merkezde müzakere işlevi sunduğu için parlamenter sistemden daha fazla olanak sunmaktadır.

 

Başkanlık sistemi teklik içinde çokluk, çokluk içinde tekliği en iyi yaratan sistemdir. Yerinden yönetim ve kongre ile çoğulluğu sağlar; karizmatik liderliğe dayalı güçlü yürütme ile de çoğulluğu birlikle buluşturur.

 

Türkiye’nin de ihtiyacı bu sistemdir.

 

- Advertisment -