Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı Güneydoğu Asya’daki, özellikle de Pakistan’daki gelişmeleri göz ardı etmemize yol açtı.
Alt kıta, 1947 yılında İngilizlerin ve Hintlilerin ısrarlarına karşın bizim kahraman olarak gördüğümüz Muhammed Ali Cinnah’ın din temeline dayanan ayrı bir devlet kurma ısrarları başarılı oldu. Üstelik bugün Hindistan’da Pakistan’dakinden daha fazla Müslüman yaşıyor.
Dört yıl Büyükelçilik yaptığım Hindistan, bütün eksikliklerine rağmen demokrasi içinde yoluna devam ediyor. İlim ve teknoloji alanında önemli ilerlemeler kaydetti. Kusurları da olsa demokrasi içinde yola devam ediyor. Darbeler olmuyor. Modi Hükümeti Hinduizme öncelik verse de demokrasi işliyor.
Buna karşılık Pakistan hem darbeler hem siyasal cinayetler içinde çalkalandı. Hâlâ da çalkalanıyor. Tarikatların yarattığı yozlaşma ve etnik kargaşa devam ediyor. Demokrasi yok. Afganistan’daki Taliban Pakistan’ı olumsuz biçimde etkiliyor ama Pakistan Afganistan’daki gelişmeleri olumlu biçimde etkileyemiyor. Üstelik Pakistan içinde Taliban’a sempati besleyenler var.
Dine dayalı devlet kurmanın sakıncaları ortada. Alt kıta bölünmese belki Güney Asya bugün farklı olabilirdi. Tarih farklı yazılabilirdi. Sıkıntı ve başarısızlıkları dış dünyaya ve bu durumda İngilizlere yüklemek adet olmuştur. Sömürgecilik utanç vericidir. Ama alt kıtanın bölünmesinden sorumlu olan bence İngiltere değildir. Suçu başkalarında aramak daha doğru olur.