Arkadaşlar arasında çevirdiğimiz bir söz var; Türkiye çok eğlenceli bir ülke, tek sorun burada yaşıyor olmamız.
Dışarıdan bakan biri için giderek daha eğlenceli hale gelen bu memleketten başka bir diyara gitme isteğim hiç olmadı. Yaşamanın giderek zorlaştığı bu topraklarda daha çok acı çekerek yaşayıp gideceğiz belli ki…
Memleketin büyük bir bölümünün komplo teorisi uzmanı olduğu, bütün dünyanın bize karşı olduğuna inandırıldığı bir dönemde piyango İstanbul’u gezmeye gelen İsrailli çiftin başına vurdu. Daha İstanbul’un keyfini çıkartamadan, çektikleri fotoğrafları İsrail’deki dostlarına gönderip hava atmanın hazzını tam olarak yaşayamadan ‘casusluk’ suçlamasıyla tutuklanıp hapse gönderildiler.
Geziyi Natali’nin doğum gününe ayarlayan çift, İstanbul turu sırasında çektikleri fotoğrafları yakınlarına gönderdiler, altına da eklediler: “İstanbul çok güzel, gelsenize…”
Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte gezilerin birinci amacı çoktandır, gidilen yerlerin fotoğraflarını yakınlarına gönderip ‘dost çatlatmak’ olmuştu. “Fotoğraf çekinmeyeceksek neden geziye gidelim ki?” İsrailli çift de ‘Yeni Türkiye’de olduklarını unutup tam olarak bunu yapmaya başlamışken başlarına hal geldi.
Bir haftaya yakın süren ve İsrail-Türkiye arasında yoğun diplomatik görüşmelerin yaşanmasına sebep olan yüzyılın casusluğu, tutuklanan çiftin özel uçakla ülkelerine gönderilmesiyle son buldu.
İsrailli çiftin casusluk yaptığının iki ‘kanıtı’ vardı. Birincisi Cumhurbaşkanlığı çalışma ofisinin bulunduğu Dolmabahçe sarayının fotoğraflarını çekmekti. İkincisi daha vahimdi. Yeni açılan Çamlıca anten kulesinden Cumhurbaşkanının evinin olduğu bölgeyi fotoğraflamışlardı.
Buraya bir parantez açmak istiyorum. Bizim ailede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açtığı yerleri ilk görmeyi, mümkünse açılışlarına katılmayı kendine görev edinen bir grup var. Nitekim Kule ilk açıldığında görevleri gereği hemen çıkıp etrafın fotoğraflarını çektiler, aileye, yakınlara gönderip hava attılar. “Sizden önce gezip gördük, işte bunlar da kanıtları…” Haliyle bana da kulenin kendisini, manzarasını gösteren pek çok fotoğraf geldi. Aralarında Cumhurbaşkanının evinin olduğu bölgenin fotoğrafı olup olmadığından pek emin olmasam da, yandaş basının her gün yenilediği kriterlere baktığımda onların da casus olabileceğini düşünüyorum. İsrailli casus çift nasıl İstanbul’u çok sevdiklerini bir kamuflaj unsuru olarak öne çıkartıyorlarsa, bizimkiler de “Reis’i çok sevme”yi perde olarak kullanıyor olabilirler.
İkinci iddiaya gelince; turist çift, içinde Cumhurbaşkanlığı çalışma ofisinin de bulunduğu Dolmabahçe Sarayı’nın fotoğrafını çekip casusluk yapmakla suçlanıyor. Kadıköy-Beşiktaş vapuruna binen ve akıllı telefon sahibi herkesin mutlaka yaptığı bir şeyi yaptılar diye casuslukla suçlanmaları belki ilk anda akıl dışı görünebilir, fakat yine de Turizm Bakanlığı bu konuya el atmalıdır. Bakanlık, böyle nahoş bir olayın bir daha yaşanmaması için turistlerin nerede fotoğraf çekip nerede çekemeyeceklerini gösteren bir broşür hazırlayabilir.
Asıl piyango İsrail Başbakanı Bennett’e vurdu
Binyamin Netenyahu’nun 12 yıllık iktidarını bitiren İsrail’in çiçeği burnundaki başbakanı Naftali Bennett, iktidarı için bir sıçrama senaryosu yazsaydı, bundan daha iyisini yazamazdı. Dünyanın en güçlü casusluk programlarını üretip başka devletlere satan İsrail’in iki vatandaşının, sanki ülkelerinin onların çektiği fotoğraflara ihtiyacı varmış gibi casusluktan tutuklanması, Bennett’in iktidarına altın tepside sunulan bir ikram oldu. Bu ikramı geri çevirmeyen Bennett, vatandaşlarını özel uçakla İsrail’e getirdiğini bütün dünyaya bizzat kendisi duyurdu. İsrail’in kısa sürede diplomatik zafere dönüştürdüğü bu tuhaf casusluk hadisesi beraberinde akla birçok soru getirse de bunları dile getirmenin bir anlamı yok.
Çok eğlenceli bir ülkeyiz ve yeni eğlenceler bulma konusunda pek bir sıkıntı çekmiyoruz.
Dolar kıçına roket takılmış gibi ülke semalarındaki atmosferi delip geçerken, market çalışanları sürekli değişen ve yukarıya doğru yükselen fiyat etiketlerini değiştirmekten bitap düşerken, araya düşen casus çiftle kısa süre de olsa oyalandık. Hem ne der Türk Büyüğü Bedia Akartürk: Elmaların yongası eğlen Sunam eğlen… Memleket ahalisi olarak eğleniyoruz işte. Tek şansızlık bu ülkede yaşıyor olmamız, bundan sonra da yaşayacağımız gibi.
Sahi, casusluktan cezaevine atılıp, devletlerinin TC devletini ikna etmesinden sonra ülkelerine özel uçakla dönen kaçıncı casus hikâyesi bu?