Oral Çalışlar

Makedonya’da Haydar Kadı Camisi

Başbakan Yardımcısı Kaynak, Türkiye’nin değişik kültürlerin ve inançların eserlerini koruma konusunda gösterdikleri duyarlığa dikkat çekti: “Manastır’daki Haydar Kadı Camisi’nin yeniden ibadete açılmasının sevincini yaşarken, Vakıflar Genel Md. Edirne’de Yahudilerin Avrupa'daki en büyük sinagogunu, Diyarbakır’daki en büyük Ermeni kilisesini de restore ediyor.

Aydın Engin

Aydın'ın siyasi bakımdan en net tutumu, şiddet konusundadır. Şiddeti ve terörü siyasi mücadelede kabul etmez, kesin bir tavır gösterir. Bu çizgisi hiç değişmedi. Cumhuriyet'e yönelik operasyon nedeniyle, Aydın sorguda. Orada da mutlaka espriler yapıyordur. Karşılaştığı saçmalıkları alaya alıyordur.

Liderleri dinlerken: Uzlaşma ve çatışma

Tabloya bütünüyle baktığımız zaman görünen şu: Çok kritik konularda hala ışığı göremiyoruz. Daha da önemlisi, bunların çoğu ancak uzlaşarak gerçekleşebilir. Bu nedenle diyoruz ki, temel meselelerde uzlaşmadan siyasetin sağlıklı yürümesi mümkün görünmüyor.

Hikmet Çetinkaya’yı FETÖ’cülükle suçlamak

Şimdi yeni bir "operasyonculuk" süreci yaşıyoruz. Bunun hukuki bir süreç olduğunu söylemek gerçekçi değil. Düşünce ve ifade özgürlüğüyle, şiddet arasında ayrım gözetmeyen uygulamalarla karşı karşıyayız. Bu yoldan ne terörle mücadele başarısı çıkar ne de özgürlük...

FETÖ Alevilere nasıl el atmıştı?

“FETÖ”nün, toplumun her kademesini, her grubunu hedefleyen “ele geçirme faaliyetleri” bağlamında, Aleviler, gerçekten değişik bir örnek.

PKK-HDP Kıskacında Gültan Kışanak

Siyasi iradenin tercihinin tam olarak ne yönde olduğunu da, kesin olarak söylemek zor. “HDP seçeneği”ni, yaşayan ve etkili bir seçenek olarak önemsemek, “çift taraflı sıkıştırma” altında ezilmesini önlemek, mümkün olabilecek mi?

Türkiye kutuplaşıyor mu, yoksa…

Siyasetin dili inişli çıkışlı, buna aldanmamak gerek. Kaldı ki 15 Temmuz'da parlamenter rejimin savunulmasında bütün farklılıklar ittifak etti. Bu kadarı Avrupa'da ve ABD’de de var.” Meseleye böyle de bakmak mümkün.

Kürt meselesi iyice karmaşıklaştı

Savaşın gidişat ve kaderini belirleyebilecek faktörlerden biri, elbette Kürtler. Şu önemli: “Türkiye ile sonsuz bir hesaplaşma” stratejisine destek verecekler mi?

Savaş ortamı ulusalcılığı tırmandırırken

Ülkenin ihtiyacı; ulusalcıların zorladığı kamplaşma değil, farklılıkların zenginlik olarak kabul edildiği, mağdurların uzlaşabildiği, diyalog kanallarının açıldığı bir atmosfer.

Hamaset ve gerçeklikten kopmak

Ortadoğu'da, süper devletler boy ölçüşüyor. Türkiye, büyük oyunun içine, orta ölçekte bir aktör olarak dahil olmaya ve bir etki sağlamaya çalışıyor. Önümüzdeki verileri daha sakin bir şekilde değerlendirmeye ihtiyacımız var.

Musul’da Şii Sünni meselesi

Musul, bir Sünni Arap kenti. IŞID'ın zülmuyla farklılıklar tamamen yok oldu. İki milyon insanın yaşadığı Musul'un kurtarılmasında, iki temel güç, Kürt peşmergeleri ve Irak ordusu. Irak ordusu, son dönemde, iyice İran'ın etki alanı içine girdi. Iraklı paramiliter güçlerin de katılımıyla, operasyonunun mezhebi katilama dönüşmesi tehlikesi var. Önlem alınması ve uluslararası güçlerin sıkı denetimi şart.

Kağızman’dan geldiğini bilmiyorduk

Bob Dylan’ın Nobel Edebiyat ödülünü kazanmasına hiç şaşırmadım. Bu ödül, müziğin edebiyatını da kapsamına almış bulunuyor. Dylan’ın bir çoğunu kendisinin yazdığı şarkı sözlerinin edebi değeri ortada. Hep hayranlıkla izlediğimiz bu ustanın, Türkiye ile, Kars'ın Kağızman ilçesiyle ilişkisini, o yıllarda bilmiyorduk.

Başkanlık sistemi ve sorunlar…

Türkiye içeride ve dışarıda kritik dönemlerden geçiyor. Ekonomi bir dönüm noktasında. Başkanlık sisteminin gündeme gelmesi, bir ekonomik risk algısı da yaratıyor. ABD başta olmak üzere, çok ciddi önyargılar oluşmuş durumda… İçeride ve dışarıda “diktatörlük geliyor” söylemi yükselişe geçebilir. Daha da önemlisi şu: Suriye ve Irak'ta askeri operasyonlara girmiş bulunan Ankara, bu alanlardaki etkinliğini sürdürebilmek için, dış kamuoyunu ikna etmeye çalışırken, içeride uzlaşmaya daha çok ihtiyaç duyacaktır…

Rusya’yla ittifakın imkanları ve riskler…

Batı'ya karşı çıkarken, (Batı'nın da vurguladığı) evrensel hukuk devleti normlarından uzaklaşmak, hayırlı değil. Eleştirelim, çifte standartlı davranışlara tepki gösterelim, uygarlık ve demokrasi gibi değerleri ise gözden kaçırmayalım.

Acıyı birlikte paylaşabilmek

Siyasi öfke çıkartmak yerine, acıyı hafifletecek buluşmalar yapabiliriz. Bunca kamplaşmanın ortasında, bu tür düşünceler, naif bir hayalperestlikten veya kuramsal bir iyi niyetten ibaret gibi görünebilir. Olsun, biz gerçek düşüncelerimizi dile getirelim, varsın hayalperestlik olarak algılansın...

İki gazeteciye, Nilay ve Yurdaer’e veda

İşsiz gazeteci sayısı binlerle ifade ediliyor. Öte yandan, iç gerginlik, bölgesel gerginlik sürüyor. Kutuplaşma bütün şiddetiyle etkisini kabul ettiriyor. Dün dost olanlar, ertesi gün birbirinin yüzüne bakmıyor. Birlikte yola çıkanlar, selamı sabahı kesiyor. Bu dönemi tam bir savrulma ve altüst oluş şeklinde yaşayan birçok kişi var...

‘Ah şu liberaller!’ yine gündemde…

Türkiye'de, ciddi bir liberal akım da yok, siyaseten örgütlenmiş liberal bir topluluk da. Demokrasi duyarlılığı ise, inişli-çıkışlı bir grafik çizmekle birlikte, esas olarak gelişiyor. İslami kesimde de, sol-laik kesimde de; "ama"sız şekilde özgürlükleri, demokrasiyi, eşitliği savunan bir potansiyel var artık.

Tarihsel uzlaşma…

İnanan ile inanmayan, laikle dindar; çatışmaya değil uzlaşmaya yönelebilmeli: “Yenikapı Ruhu”nun işte bu eksende gelişmesine ve derinlik kazanmasına ihtiyacımız var.

İstanbul’u güzelleştiren aile: Balyanlar

Osmanlı saray mimarı Bali Kalfa, Mimar Sinan gibi Kayserili. Sonra oğulları ve torunları bu mesleği devralıp sürdürdüler. Bali’nin oğlu Krikor, Baliyan (giderek Balyan) soyadını aldı. III.Selim ve II.Mahmut döneminde yapılan modern mimari eserleri tasarladı ve inşa etti. II. Mahmut'un şahsi dostuydu. Onun güvenini kazandı. II. Mahmut ona özel bir berat verdi. Diğer Hıristiyanlardan farklı olarak vergi muafiyeti, dilediği biçimde giyinmek, ata binmek vb. imtiyazlar elde etti.

Lozan tartışması…

Şu ortamda, çatışmaya, siyasi gerilimi tırmandırmaya değil, iç barışı geliştirecek ortak akla ihtiyacımız bulunuyor. Farklılıklarımızı öne çıkartmak değil, ortak noktalarımızı geliştirmeye çalışmak, esas olmalı.

Yozgat’ta barlar, pavyonlar OHAL’e mi giriyor

Ekonomik sorunlar başta olmak üzere birçok sorunla uğraşan, dünyaya dert anlatmakta zorlanan Türkiye'ye, bunun nasıl bir faydası olabilir? Tam “kör gözüm parmağına” misali bir durum...

Şahidi JİTEM’ci olanın

28 Şubatçı militaristler, JİTEM’ciler ve AB karşıtlarıyla, muhafazakar medyadaki bir grubun aynı frekansta olduğu bir dönemden geçiyoruz. AK Parti dahil, büyük çoğunluğun esasen çok da itibar etmediği bu yeni “eksen”, bence, düşünülen oranda büyük bir enerjiye sahip değil.

JİTEMcilerin merhemi olsa…

Son dönemde, darbe girişiminin yarattığı toplumsal zeminde, "bölünme avcıları"nın yeniden sahneye çıktığını görüyoruz. İçe kapanmacı, herkesi düşman gören "Avrasyacı" çizgi yeniden itibar görmeye başladı. Türkiye'yi “Batı ittifakı” çerçevesinden çıkartma romantizmine yatkın olan bu çizginin, iç çatışmayı da körüklediğini görebiliyoruz.

‘Sahte dolar basalım’ diyen paşa

Gerçekçi olmayan Batı değerlendirmeleri, aşırı düşmanlaştırma eğilimleri, “içe kapanmacı zihniyet”i besliyor; demokrasi yolculuğunu zaafa uğratıyor. Batı'yı eleştirirken, (batının da sahiplendiğini ifade ettiği) evrensel insani değerlere düşmanlaşmamakta yarar var.

Bu terazi bu kadar sıkleti çekmez

Her şeyin bulanıklaştığı bir ortamda, darbeciler, kendilerini mazlumların arasında gizleme olanağını bulabilirler. Eskilerin deyimiyle: Sorunlar ne kadar büyük olursa olsun, onları "usuletle ve suhuletle" ele almak şart.

Bir ‘mağduriyet’ mektubu

17/25'ten sonra hesabını niye kapatmadın diyorlar. Doğrusu bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Başıma bunların geleceğini bilsem kapatmaz mıydım? O kadar şaşkın ve üzgünüm ki anlatamam. İşimden olduğuma mı, bir terör örgütüyle ilişkilendirilmeme mi yanayım. 1,5 aydır hergün ölüyorum. Ne birşey yiyebiliyorum, ne de hayata umutla bakabiliyorum.

Yeniden eskiye dönmek

Birçok alana yayılan iç gerilimin düşürülmesi için, öncelikle iktidarın daha dikkatli ve sakin davranmasına ihtiyaç var. “FETÖ” ve PKK’yla mücadelede, örgüt mensubu olmayan yazarların tutuklanması, toplu işten çıkarmalar, yaygın tutuklama ve gözaltılar, iç huzuru etkiliyor.

“Yeni otoriterlik” merakı

Batı merkezlerinde, AK Parti iktidarına ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik artan düşmanca tutumları, yayınları görüyoruz. Kesin olan şu: Eski usul milliyetçi psikolojiyle, farklı konuşana öfkelenme alışkanlığıyla, ancak yeni bir otoriterlik kurulabilir. 100 yıllık otoriter siyasetlere tepki olarak geliştiğini ifade eden bir akımın çevresinde yeni tip bir otoriterlik inşa edilmek istendiğini görüyoruz. Dönüp aynı yere mi geliyoruz endişesi yaygınlaşıyor.

Öcalan’ın açıklaması, kayyum, öğretmenler

Öcalan, kardeşiyle bayramda görüştü ve bir açıklama yaptı. Özetle, “Devlet isterse çatışmayı 6 ayda bitirebiliriz” dedi. Bu açıklamanın arkasında başka görüşmeler var mı? Bir...

İshak Alaton’la vedalaşırken

Alaton Ermeni meselesinde de açık bir tutum aldı. 2012 yılında: “Sevgili Dostlarım, 2015’e üç var... 24 Nisan 2015’e doğru yol alırken alışılagelmiş inkâr politikamıza devam edip kaçacak delik aramaktansa farklı davranalım...