Vahap Coşkun

Kendi başına çorap örmek

Dost kimdir, düşman kimdir? S-400, üreticisi olan Rusya’ya karşı kullanılamaz. Herhalde Türkiye, parçası olduğu NATO ülkelerini de “düşman” olarak tanımlayamaz. O halde bu S-400’ler kime karşı kullanılacak? (…) S-400 alımı Türkiye’ye büyük bir maliyet çıkardı. İktidar, kendi başına bir çorap ördü ve ülkeyi politik, ekonomik ve diplomatik olarak ağır bir fatura ödemek mecburiyetinde bıraktı.

Eve giden yol

Aşiret ve beylerin sayısının fazlalığı Kürtlerin yaşamında hem menfi hem de müspet neticeler doğurur. Menfi olan, bu yapının bir birliğe el vermemesidir. Beylikler arası ve beylik içi mücadelelerin şiddeti, ortak bir yönetim birimi etrafında bir araya gelmeyi mümkün kılmaz. Bazen birleşme eğilimi ve ortak bir liderlik düşüncesi güçlense de bu düşünce hayata geçirilemez. Şerefxan da, Kürdistan’daki bölünmüşlüğü ve iç çatışmaları eleştirir; Kürdistan’ın gelişimin önündeki en büyük engelin aşiretler arası anlaşmazlıklar olduğunu belirtir.

Çekirdek kitlede kırılma

Bir direnç noktası olan yüzde 30’un altına düşülmesi, AK Parti tabanında bir çatlamanın habercisi. Ve görünen o ki, AK Parti’nin çatlağı kapatma olanakları azalırken çatlağın büyüme ihtimali de giderek artıyor.

Eski yol

Soykırım tartışmalarında serinkanlı bir tavra ihtiyaç var. Yapılması gereken, bu mevzua ilişkin tartışmanın önünü açmaktır. Konuyu gerçekten tarihselleştirecek olan da budur. Doğrusu, bunun için yeni bir yola da gerek yok; 2005’te Etyen Mahçupyan ve Hrant Dink’in Meclis’te milletvekilleri ile saatler süren bir görüşme gerçekleştirmesini sağlayan eski yola dönmek iyi bir başlangıç olabilir.

“Babanız Atatürk”

Falih Rıfkı Atay’ın “Babanız Atatürk” kitabı, nihayetinde bir propagandan kitabı. Ne var ki Türkiye’de eğitim müfredatındaki Atatürk anlatısı da üç aşağı beş yukarı bu minvaldedir. İnsanüstü bir şahsiyet olarak sunulması ve yasa ile korunma altına alınması, Atatürk hakkında doğru değerlendirme ve tartışmaların yapılmasını mümkün olmaktan çıkarıyor. Bir romancının kurgusal bir karakterinden bile Atatürk’e hakaret çıkartılabiliyor.

Ulusal hazine: Pele

Kimi ondan Muhammed Ali gibi davranmasını bekler, ama o bir Ali değildir. Kimi ise bu beklentinin hakşinas olmadığı kanaatindedir. Çünkü Ali, Vietnam’a gitmediğinde hapse gireceğini bilir ama işkence görmeyeceğini ve öldürülmeyeceğini de bilir. Oysa Pelé için bunun bir garantisi yoktur. Çünkü “diktatörlük, diktatörlüktür. Diktatörlüğün acısını ancak o rejimin altında yaşayanlar bilir.”

Futbol dünyasında yanlış hesap

Heyecanı öldüren bir ligi kimse görmek istemez. Sokakta top oynayan çocukları seyredecek kadar futbola tutkunum. Ancak böyle bir lig zerre kadar ilgimi çekmez. Real’in hazırlık maçlarını bile merak ederim ama bu ligde oynayacakları maçlara dönüp bakmam.

“Barış karşısında bütün savaş gerekçeleri bir hiçtir”

Kant bir dünya devleti gibi bir dünya vatandaşlığı tasavvur eder. Ona göre dünya vatandaşlığına yadırgatıcı ya da abartılı bir talep olarak bakılmamalıdır. Keza dünya vatandaşlığı, yazılı ya da doğal hukuk düzeninin tamamlanmasının zorunlu bir son adıma olarak da görülmemelidir. Dünya vatandaşlığı için öncelikle herkese insan haklarını garanti edecek sağlam bir kamu hukuku oluşturulmalı, oradan da sürekli barışa doğru ilerlenmelidir.

HDP ve üçüncü ittifak

HDP’nin, mesela Demokrasi İttifakı adı altında, Millet ve Cumhur İttifaklarına karşı alternatif bir yapı olarak siyasi arenada boy göstermesi, Millet İttifakı’nın da işini kolaylaştırır. Üzerindeki yükü alır ve iktidarın, HDP’yi gerekçe göstererek onu suçlama şansını azaltır.

Erasmus: Ortanın adamı ve ezeli uzlaştırıcı

Erasmus “insanın ağzını savaş aleyhine açmasının artık bir delilik ve Hıristiyanlığa aykırı bir davranış” görüldüğü bir çağda hükümdarların savaş tutkularına kararlıkla saldırır. Her türlü kaba kuvveti, bilhassa da savaşı, tüm iyi şeylerin sonunu getiren bir felaket olarak görür. Bir hak talebinin zorla bastırılamayacağını ve zorla çözüme bağlanamayacağını savunur. Çünkü “her savaştan bir başkası, bir savaştan bir ikincisi doğar.”

Kinin acı tadı

Mandela’nın barışçıl birliktelik mesajı, kanlı intikam savunucularının mesajından daha tesirli oldu. Şahsi hayat hikâyesinden ve içinde yaşadığı toplumun tarihinden doğru dersleri çıkaran biriydi Mandela. Onun “Yanlış olduğunu düşündüğümüz bir şeyle savaşırken bile ağzımızda kinin acı tadı olmamalı” bilgeliği, yeniden inşa edilen Güney Afrika’nın çimentosu oldu.

Düşmanla oynamak

Mandela’nın siyahların ragbiyi desteklemesi ve Afrikanerlerin de ulus olma fikrini benimsemesi üzerine kurduğu oyun, beklentinin üzerinde bir başarı kazanır. Aslında olan biten Mandela’yı da şaşırtır, bir kupa kazanmanın insanların hayatına böyle tesir etmesi karşısında sarsılır. Ama nihayetinde, beş yıl için öngördüğünün büyük bir kısmının bir yılda gerçekleşmesi onu sevindirir. Başkanlığı süresince Güney Afrikalı kimliği yaratmak için ciddi mesai harcar. 1999’da emekli olsa da onun ışığı Güney Afrika’nın üzerinde yansımaya devam eder.

Yeni bir sürecin imkânı

Türkiye’nin batısında “Terör yoksa sorun da yok” düşüncesi yaygınlaştı. Kürt meselesi, askeri operasyonların haricinde gündemden düştü. Yaratılan durumun geçici değil daimi olduğuna dair algı kökleşti. Lakin gerçek ile algı birbirinden farklı; sorun tüm gerçekliği ile devam ediyor.

Akşener’in büyük oyunu

Akşener’e olan ilgi ve desteğin daha da büyümesi Cumhurbaşkanlığı seçiminde Akşener’in kendisinin haricinde birine razı olmasını zorlaştırabilir. Kendi ismi üzerinde mutabık kalınmazsa, 2018’de olduğu gibi, her partinin kendi adayıyla seçime girmesinin yolunu açabilir. Bu yol ise gerek Milet İttifakı ve gerek Akşener için tehlikeler barındırır. Ezcümle Akşener’in oynadığı oyun büyük ama bir o kadar da riskli…

Kürdistan 1919

İngiliz istihbarat yüzbaşısı Edward Williams Charles Noel’in 1919’da Türkiye’deki faaliyetleri çerçevesinde, “İngiltere’nin destekleyeceği bağımsız veya otonom bir Kürdistan’ın kurulması” özetlenebilecek “Noel siyaseti”, hiçbir zaman uygulanmaz. Buna mukabil Noel’in bu girişimlerine haddinden fazla bir anlam yüklenir. Daha sonraki dönemlerdeki Kürt hareketleri de, Noel’e işaretle, “İngiliz oyunu” olarak nitelenir.

Newroz’un açtığı siyaset kapısı

Bazı kesimler HDP’yi Türkiyelileşme siyasetinden ötürü çok sert eleştiriyorlar, bunun hem partiyi kişiliksizleştirdiğini hem de gerçek bir karşılığının olmadığını belirtiyorlar. Sanırım, Kürtçe eserlere olduğu kadar Lazca eserlere ve İç Anadolu türkülerine de aynı iştiyakla iştirak eden ve tempo tutan gençler, bu kritiklerle hemfikir değil.

Hukukun emri değil ortağın talebi

Her ne kadar kanuni bir forma sokulmaya çalışılsa da bu kapatma davasının altında siyasi bir hesabın ve isteğin yattığı izahtan varestedir. Şeklen bu dava Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılmış gözükse de aslen davayı açan MHP’nin Genel Başkanı Bahçeli’dir.

Derin uçurum

HDP seçmeninin yüzde 64’ü “asla oy vermeyeceği” parti sorulduğunda AK Parti’yi işaret ediyor, “MHP’ye asla” diyen HDP’lilerin oranı ise yüzde 13… Yani HDP seçmeni AK Parti’ye MHP’den daha fazla diş biliyor. İktidarın, HDP’ye muhalefet yapayım derken bütün Kürtleri inciten bir dile savrulması, HDP seçmenlerindeki AK Parti karşıtlığına tavan yaptırdı. Derin uçurum böyle oluştu.

Türk milliyetçileri arasında

Dr. Andreas Vischer, İsviçre Ermeni Dostları Birliği üyesidir. Amerikan Yardım Teşkilatı temsilcileri ile birlikte Ermeniler ve tüm ihtiyaç sahiplerine yardım amacıyla Urfa Hastanesi’nde çalışır. Urfa’da bir yıl boyunca (1919-1920) tanık olduklarını kaleme alır ve rapor haline getirir. Rapor, ilk olarak 1921’de Basel’de kitap olarak yayınlanır.

“Plan” tamam, darısı “eylem”e

Ancak tüm bu konularda sorunlar mevzuattan değil, iktidarın tavrından kaynaklanıyor. Mevzuatta tüm bu hakları yeteri kadar güvence altına alacak hükümler bulunuyor. Şüphesiz her zaman daha iyisi aranabilir ve yapılabilir. Ama altını çizerek bertmek gerekir ki bugün Türkiye’deki temel sorun, mevzuat değildir, tatbikattır.

Karabekir’in Kürt meselesi (2)

“Maksat her tarafta ekseriyeti celbeden bizim fırkayı kapatmak ve Kürt isyanı vesilesiyle her tarafta terör yapmak idi. Fethi Bey bunu kabul etmiyordu. Rızamızla kapatmak cihetini iltizam etmiş idi, bunu biz kabul etmeyince zor göstermeyi Cumhuriyet idaresi ile kabil-i telif bulmuyordu. Bunun için İsmet Paşa, Takrir-i Sükûn Kanunu ile başa geçirildi. Gazi Paşa şiddet istiyordu.”

Mümkün olanın sanatı

Siyaset, afili sloganlarla ve yürek soğutarak başarıya ulaşılabilecek bir faaliyet alanı değil. Ülkedeki durumu paranteze alıp kendi fantezisini siyasal gerçeklik sanmak, bunun için çok ses çıkarmak ve mutlak sınırlarının dışına çıkanlara zehirli oklar yöneltmek kimseye mesafe aldırmaz. Ezcümle, siyaset, mümkün olanın sanatıdır.

Karabekir’in Kürt meselesi – 1

Karabekir, geçici tedbirlerle Kürtleri hükümete rabt etmeye çalışmanın işi pamuk ipliğine bağlamak anlamına geldiğini ve bunun da hiçbir fayda sağlamadığını belirtir. Kürdistan için makul bir idare şekli tatbik edilmesi ve buraya durumun hassasiyetini idrak etmiş faal memurların görevlendirilmesi mecburiyetini vurgular.

Zaman ayarlı

Gara operasyonundan sonra HDP’ye karşı girişilen hamleler, emniyet ve yargı mekanizmalarının iktidarın siyasi menfaatlerini gözetecek tarzda zaman ayarlı olarak işletildiğinin bir nişanesi. “Terörle mücadele” söylemi artık mızrağı çuvalda tutmaya yetmiyor; bu tür polisiye ve yargısal operasyonlarda amacın, vatandaşın güvenliğini ve adaleti temin etmekten ziyade, muhalefeti bastırmak olduğu çok net bir şekilde ortada duruyor.

Binbaşı Kasım’ın hatıraları

Kasım, ayaklananlar tarafından Solhan’da bir köye getirilir, iki gün sonra orada Şeyh Said ile görüşür. Şeyh, mukavemet imkânının kalmadığını ve İran’a geçmeyi planlandıklarını ona açıklar. Kasım, önce buna itiraz etmez, hazırlıklara başlanır. Fakat sonradan plan uygulanma aşamasına geldiğinde onlarla birlikte hareket etmeyeceğini Şeyh’e söyler.

İktidar rıza üretemeyince

Cumhur İttifakı, kimlik ve beka siyasetine sıklıkla başvuruyor ama bunlardan dilediği neticeleri elde ettiği söylenemez. 2019 yerel seçimlerinde ortaya çıkan tablo, iktidar için bu tercihlerin yeterince işlevsel olmadığını ortaya koydu. Bu durumda üçüncü bir vasıta olarak “siyasal mühendislik” çalışmaları devreye girdi.

Sen bir hiçsin!

Arşive daldım yine geçen gün; yaş almaktan olsa gerek, sık sık yapıyorum bu aralarda. Bir gün kullanırım diye sakladığım gazete kupürleri arasında gezindim bir süre. Evet, aramızda gazeteyi halen kâğıttan okuyan ve kupürleri makasla özene bezene kesip muhafaza eyleyen dinozorlar var!

Değişime gebe

Rawest’in Urfa, Diyarbakır, Van ve Mardin’de yürüttüğü araştırmadan: Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden rahatsızlık çok yüksek; her on katılımcıdan 7’si sistemin değişmesini istiyor. Mevcut sistemden memnun olanların oranı, ağırlıklı bir kısmı AK Partili seçmen olmak üzere, yüzde 19.

Kürt Hâkim

Kürt kamusal yaşamını etkileyen ve politik yelpazenin sağından-solundan birçok ismin yolu bu yurttan geçer. Yurt, talebelere sadece barınak olmaz, Kürt kimliği, bilinci ve kültürü ile tanışmalarını ve hemhal olmalarını sağlayan bir mekân işlevi de görür. Uzun bir müddet bu gayesine hizmet eden yurt, 1955 yılında devlet tarafından kapatılır.

Yeni Anayasa mayası tutmaz (*)

Türkiye’yi daha otoriter bir çerçeveye oturtan 2017 garabetinin mucitlerinin birlikte rehberlik edecekleri bir anayasa çalışması, ülkeyi daha ileri değil daha geri götürebilir. O sebeple kavramın çekiciliğine kanılmamalı, müteyakkız olunmalı.