Gazze’nin kuzeyinde İsrail ordusuna bağlı 401. Zırhlı Tugay Komutanı olan Dürzi kökenli Tümgeneral İhsan Daka öldürüldü. Bu, şimdiye kadar Gazze’de öldürülen en yüksek rütbeli İsrail askeri oldu.
Yenidoğan Çetesi, 27 Mart 2023’te bebeğini kaybeden bir anne tarafından CİMER’e yapılan şikayetle ortaya çıkmıştı. CİMER’e yapılan ilk şikayet dilekçesi ortaya çıktı: “Fırat Sarı ve İlker Gönen SSK'yı dolandırmaktadır. Bebek ölümlerinin durması için bu kan emici vatan hainlerine dur denmeli. Dediğim hastaneler ani bir şekilde baskınla denetlenirse demek istediğimi çok iyi anlarsınız.”
Karşınızda, artık bir iç mesele değil, her bölgesel kırılmada güçlenen ve imkân ile kabiliyetini artıran bir örgüt var. Şimdiye kadar bunu görüp yanlış okuyan bir akla şahit olduk. Galiba bu sefer doğru okuma şansına sahip olmak istiyor bu ülkeyi yönetenler… Yoksa son 8 yıldır birkaç büyük olay dışında şiddet ve terörün olmadığı bir zamanda neden “Gelin barışalım” diye bir adım atasınız? Keskin bir şekilde “böyle bir süreç yoktur” diye yırtınanlara bakmayın. 2007 ile 2009 yılları arasında Oslo’da yapılan hatta Kandil’dekileri uçaklara bindirip Avrupa’ya götüren süreçten kimin haberi oldu? Eğer 2011’de Adem Uzun’un üzerinden çıkan ses kaydı olmasaydı kim bilecekti o görüşmeleri? Ortadoğu’da her yalanlama yalanlama değildir. Kim ne derse desin karşımızda PKK ve Kürt sorununu yeniden iç mesele yapabilmek için bir dış fırsat var.
Almanya Federal Meclis Başkan Yardımcısı Aydan Özoğuz, Barış için Yahudi Sesi grubunun, Gazze’de İsrail saldırısında diri diri yanan Filistinlileri gösteren fotoğrafa “İşte Siyonizm bu” yazan postunu Instagram hesabından story olarak paylaştığı için antisemitizm suçlamalarıyla zor günler yaşıyor. Sosyal Demokrat Partili Özoğuz’a Hristiyan Demokrat muhalefet ve medya istifa etmesi için baskı yapıyor. Kendi partisi ve Yeşiller ise geri adım attırıp, özür diletti.
Zıvanadan çıkmış birkaç doktor, işi gücü onunla bununla fotoğraf çektirmek olan bir müptezel, üç kuruşa tamah eden bir ebe… Böyle birkaç kişi bir araya gelince memleketin lafın gelişi değil gerçek anlamda “canını emanet ettiği” kurumlarında bebek öldürebilecek mi? CİMER’e şikayet düşene kadar nasıl bilinmez? E-nabız şu bu ne işe yarar? O hastanelerde çalışan başka hekimler, hemşireler yok mu? Hepsinin mi basireti bağlanmış? Bu kadar mı kayıtsız, ilgisiz, alakasız, sorumsuz insanlardı hepsi? Her şeyimizde yeniden doğmaya ihtiyacımız var gibi görünüyor. Ama hangi kucakta?