The Guardian muhabiri Matthew Cassel Tel Avivlilerle konuşuyor. Cassel’in merakı; 60 km, sadece 60 km uzaklıkta Gazze’de olanlar hakkında İsraillilerin ne düşündüğü. Mâlûm; arabayla, bir saatten kısa bir sürede Gazze’ye ulaşabilirsiniz. İstanbul içinde bir semtten başka bir semte gitmek gibi bir şey. Bir saatten kısa bir sürede ulaştığınız Gazze’de ama, Tel Aviv’deki renkli hayat kararacaktır, grinin en yıpratıcı tonları tozla, yıkımla karşınıza çıkacaktır.
İnsanın, kaybedeceğini bilse de savaşı göze alması için bağlı olduğu çok güçlü ilke ve değerlerinin
olması gerekir. İnanç gerekir! Böyle bir kişi, insanlığını yitirme tehlikesini hissediyor demektir. Tıpkı
Marinaleda’nın belediye başkanı -bir başka Sánchez- Sánchez Gordillo’nun dediği gibi, “Mücadeleyi
kazanamıyorsanız, en azından ilkelerinize bağlı kalın.” (s.189). Pedro Sánchez tam da bunu isteyerek
konuşuyor BM toplantısında: “Sayın Konuklar, tarih bizi yargılayacaktır. Ve verdiği hüküm hem bu
vahşeti işleyenlere hem de susup görmezden gelenlere acımasız olacaktır.” Mücadele edemiyorsanız
hiç değilse insanlığınıza bağlı kalın, der gibi bir dille.
32. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü’nü "O da Bir Şey mi?" adlı filmiyle yönetmen Pelin Esmer aldı. Esmer: “Ödülümü koltuğu boş olan Zeydan Karalar’a armağan ediyorum. Biz buradayız ama ev sahibimiz yok. Şu an burada olmayan ve hayat mücadelesi veren Ayşe Barım ve Murat Çalık için alıyorum.”
Çanakkale’nin dünyaca ünlü antik kenti Troya’da yapılan kazılarda ortaya çıkarılan altın broş, hem arkeoloji dünyasında hem de kültürel miras tartışmalarında büyük yankı uyandırdı. Broş, Homeros’un destanlarında geçen Troya Savaşı’nın yaşandığı çağa ait ve Alman arkeolog Schliemann’ın kaçırdığı eserlere benziyor. Bu da Türkiye’nin “Troya hazinelerinin geri iadesi” tezini güçlendiriyor.
Berlin tam 88 yıl önce bugün iki marka diktatörün buluşmasına sahne oldu. Halkın, partinin, devletin önderi Führer ile “Yüce Lider” Il Duce’nin… Barışı dillerinden düşürmediler. “Düşmanlarının tüm iddiaları asılsız”dı. Velâkin çok ama çok önemli bir şey eksikti yine. İncelikler… Ki incelikler bazen en sıradan günleri özel yaparken, bazen de kabaca “özel gün”lerin ipliğini pazara çıkarıyor.