Manşet

Halk egemenliği, siyasi özgürlükler ve daha iyiye ulaşmak adına üretilecek her yeni politikanın bütüncül olarak ve birbirine göre ele alınamadığı “ölçüsüz” demokrasilerde rejimin adı ne olursa olsun popülizm, aşırı liberal görüşler ve mesihçi siyaset kaçınılmaz bir sonuçtur. Adı ne olursa olsun, çoğunlukçu bir baskı, “özgürlükçü” bir tahakküm ve “hakikatçi” bir zorlama siyasi alanı hareketsiz kılar.

Adana’da yarım kalmış bir köprü inşaatı Cumhur İttifakı’nın ortakları arasında karşılıklı jestlere neden oldu. Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan Devlet Bahçeli köprüsü ise ek ödenek çıkardı. Yapımına eski MHP’li belediye başkanı döneminde yani Cumhur İttifakından önce başlanmış olan köprünün temel atma töreninde Bahçeli iktidara yüklenmiş, Sabah ve Anadolu Ajansı köprünün ruhsatsız olduğu haberlerini yapmıştı.

Sosyalizm çökmüş mü? Devrim çökmüş mü? Yok canım. Ne münasebet! Olmadı böyle bir şey. Olabilemez ki. Muhkem teorisi var. Benim teorim senin teorini döver. Hem aslında senin bir teorin bile yok.

Büyük enerji kaynaklarına sahip ülkeler neden çoğunlukla otoriter rejimlere sahip? Böylece devletler zenginleşip güçlendiği için mi o ülkelerde otoriterlik gelişiyor, yoksa o kaynaklar olmasaydı da siyasi rejimler aşağı yukarı yine böyle mi olurdu? Etyen Mahçupyan’a göre “toplumların 'kaderini' veya gelişim çizgisini belirleyen neden doğal kaynaklar değil, kendi zihnimiz, düşünce ve davranış tarzımız, kültürümüz ve zihniyetimiz.”

Cumhurbaşkanı kararıyla orta ve üst grup otomobillere fahiş ÖTV zamları yapılırken, alt dilimlerde yer alan araçlara ise küçük çaplı güncelleme yapıldı.