1995 yılında Kara Harp Okulunu birincilikle bitiren teğmen, törende yapmak için hazırladığı konuşmasının bir bölümünde, yemin olarak kullanılan satırlara yer veriyor, dönemin Okul Komutanı Tümgeneral Yaşar Büyükanıt da bu satırları çok beğenince, bunun sonraki yıllarda subay yemini olarak kullanılmasına karar veriyor. Ta ki 2023’e kadar. 2023 yılında bir gün, kim olduğunu henüz bilmediğimiz biri bu metni yönergeden kaldırıveriyor. Kolay kurulan, kolay kaldırılıyor.
Etyen Mahçupyan’ın “Mustafa Kemal’in Büyümeyen Çocukları” yazısı üzerine düşünürken, ben olsam başlığı şöyle atardım dedim: ‘Mustafa Kemal’i anlayamadığı için sekülerleşemeyen CHP cemaati’. Burada sekülerleşme kavramını şimdiki zamanı anlayabilen ‘zamane’ anlamında kullanıyorum. Bu yazıya itiraz etmek zor çünkü hem felsefesi hem metaforları yerli yerinde. Bereket epeyden beri en azından 2019’dan beri değişmeye ve destanların ötesine geçmeye çalışan bir Cumhuriyet Halk Partisi var. İmamoğlu, destanlara teslim olmuyor ama destanlarla da kavga etmiyor. Seküler bir lider profili olarak kendi zamanının mücadelesini ortaya koyuyor. Hem partisi içindeki dar bir kesim hem de iktidar kanadı içinde huzursuzluk yaratmasının ve çokça tartışılmasının nedeni de zamanlaması ve iyi düşünülmüş siyasi hamlelerinin her iki statükoda yarattığı değişim kaygısı olabilir.
Ezeli düşmana, kültürel ötekiye yönelik bu keskin yargı, toplumsal dokuda yaşayan ve onu zehirleyen kuvvetli ve örtülü öteki fikrinin varlığına işaret eder. Bu kuvvetli fikir kuşatıcı bir akıl yürütme halidir. Kimlikler ve öteki zihinlerde ehlilik seviyesine göre kategorilere ayrılır. Tepede tam ehli olan asli kimlik, ben, biz, Türklük, sekülerlik, modernlik yer alır. Sonra ehlilik sırasına göre aşağıya, saf kötü ve ilkele doğru inen basamaklar bulunur. Bu durum, Türkiye’nin derin toplumsal bir belirleyenine işaret eder.
Dünya, Immanuel Kant’ın hayal ettiğinden ziyade Niebuhr’un tanımına daha yakındır. Belki de durumu en iyi anlatacak ifade, dış politikanın moral veya immoral olmaktan ziyade “amoral” olduğudur; yani ahlak veya ahlaksızlık ile nitelenemez. Ahlakla ilişkisi yoktur.
Bir çevre CHP’yi küçümsemeyi alışkanlık haline getirmiş durumda. Uzun yıllardan sonra önemli seçim başarısını kazanması bile bu çevreyi yumuşatmıyor. CHP son yıllarda bu değişim sürecinde birçok baskıyı da göğüsledi. Kemal Kılıçdaroğlu kaç kez ölümden, kaç suikasttan kurtuldu. Risk almayan bazı konforlu kesimlerin bu konuda en keskin dili kullanmaları da işin cabası.