Peki Hamas nedir sorusuna cevap aramaya ve bu arayışı mümkün olduğu kadar serinkanlı yapmaya çalışacağım. Ne yazık ki serinkanlılık ve olaylara tarafsız ve mesafeli bir şekilde bakmak bizim hasletlerimiz arasında değil. Dolayısıyla okuyucularımın bir kısmı bu yazıda ifade edeceğim görüşlere muhakkak ki katılmayacaklardır. Belki de sosyal medyada sık sık rastlandığı şekilde hakaret etmeye kadar gideceklerdir.
Bir Fellini filmi (1983). Bizde “Ve Gemi Gidiyor” başlığıyla oynadı. Olanca sürrealist absürditesiyle son günlerde bana, Türkiye gemisinin nereye gittiğini düşündürüyor.
Basit yaşam, “neden” sorusunu sorduğumuz yaşamdır aynı zamanda. Yaptıklarımızı neden yaptığımızı ve yapmadıklarımızı neden yapmadığımızı ya da yapamadığımızı biliriz. “Öylesine”, sorgulamadan geldiği gibi bir yaşam, basit yaşamın zıttıdır. Hiç düşünülmeden yaşanan bir hayat, nedensiz ve dolayısıyla amaçsızdır. Yaşanmamış gibidir! Ne kadar uğraşırsak uğraşalım varacağımız yer, başladığımız yerdir. Ne kadar ilerlersek ilerleyelim aklımız hep çok geridedir.
“Önemli olan hayatınızdaki yıllar değil, yıllarınızdaki hayattır” demiş Paul Auster. Hayat da ona göre anlattığımız ve inandığımız hikâyelerden ibaret. Dünya da birbirine bağlı hikâyelerden oluşan bir (b)ağ. Anlattığı hikâyeler, mekânlar, insanlar hep dumanlı: “Yazmak, normalde duman gibi kaybolacak olanı anmanın, fizikleştirmenin bir yolu.” Dumanın ağırlığını bile teraziye koyup ölçmüş hikâyelerinde. Ki hayat da o terazide bazen: Biraz kül, biraz duman…
Çok güçlü bir iktidarın göklerden fanilerinin arasına inmesinin kendisi bile normalleşme demek oluyor. Ve bu bizim tarihimizde daha önce de yaşanmıştı. Üstelik bu kez göklerden fanilerin arasına inen 24 yıllık CHP iktidarıydı. Tamamen benzemiyor, kabul. Ama benzerlik beynimizin çalışmayan hücrelerini harekete geçiriyor.