GÜNÜN YAZILARI

Dedim: “İstanbul, umudun var kalmaya devam etmesinin biricik imkânı…” Demedim: “Otoriterlikten çıkışın formülü İstanbul…”

Geçtiğimiz günlerde İstanbul seçimlerinin kazanılmasının seküler muhalefetin yerlerde sürünen umudunun var kalmaya devam etmesinin biricik imkânı olduğunu savunan iki yazı kaleme aldım. Fakat Gülçin Avşar bunu te’vil ederek benim İmamoğlu’nu ve İstanbul seçimini “otoriterlikten çıkışın formülü” olarak gördüğümü öne sürmüş. Oysa bu ikisi arasında dağlar kadar fark var. Avşar’dan başka goller de yiyorum: Muhalefet etmeyi “Erdoğan’ın hakkından gelebilecek kişi seviyesinde görmek” gibi, “Erdoğanizm’le yerleşmiş karizmatik liderliğin kurumsal olarak devam etmesini” onaylamak gibi…

Kesk û Sor û Zer: İnat, Umut, Futbol

Menfi yüzüyle futbol ayrımcılıkları körükleyebilir, çatışmaları derinleştirebilir, birlikte yaşamaya dair değerleri örseleyebilir. Ne yazık ki Amedspor hep bu menfi yüzünün acılarını çekti. Ancak futbolun çoğulcu ve kapsayıcı bir birlikte yaşam kültürüne dayanak olabilecek müspet yüzü de vardır. Eğer barışçıl bir anlam yüklenirse futbol, farklı kimliklerin bir arada yaşama iradelerini güçlendirebilir.

Boş tencere götürmüyor ve uzayda bir Türk

TOGG, İHA, SİHA, Kaan ve uzaydaki Türk, “ruhsuz dünyaya bir ruh, müşküldeki insana bir iç çekiş” oluyor. Bunlar asırlardır aşağılanmanın karşısında bir diklenme fırsatı. Onun için atılan her oy, ezilmişliğe vurulan sanal darbe oluyor… Geniş kitlenin bu tepkisini asla anlamadılar. Anlamadıkları için de yenilginin faturasını, seçmene kestiler. Hem de elit olamayanın elitist snobluğuyla…

Kürt Memet şimdi de sandığa mı?

Seçim öncesi Zana’dan, Demirtaş’tan, Türk’ten gelen AK Parti’ye, Erdoğan’a diyalog eli uzatan, yeni bir çözüm süresinden çıkışlar Batı’daki muhalifleri çok kızdırıyor. Bırakın da Kürt siyasetçiler ellerindeki siyasi ve demografik gücü hazır seçim ortamı varken pazarlık yapmak, sorunlarını çözmeye çalışmak, iktidarla diyalog kurmak için kullansın. Muhalifler bencilliği, Kürtleri iktidarla mücadele saflarının en önüne çağırmayı bırakmalı. Bu kez Kürt Memet nöbete çağrılmamalı.
- Advertisement -

Otoriterlikten çıkışın formülü İstanbul mu?

Muhaliflerdeki genel duygu hâli, İmamoğlu’nun Erdoğan otoriterizmini sınırlandırma gücüne sahip yegâne kişi olarak düşünülmesinden kaynaklanıyor. Peki, İstanbul’u bir kenara bıraktığımızda bu gerçekten bizim için siyaseten “faydalı” ve “iyi” olan mı? Muhalefetin; siyasetsizlik, politikasızlık, gelecek tahayyülü sunamama düzleminde iktidarla yarışmak için bulduğu tek formül “Erdoğan’ın hakkından gelebilecek kişi” seviyesinde gözüküyor. Siyasi kültürün tekçiliğe yönelmesi bunun köprüden önce son çıkış olmasına sebep olmuyor. Bu kültür devam ettikçe bütün çıkışlar dönüp yeniden aynı köprüye bağlanıyor.

En Son Çıkanlar