Belirli bir konuyu tartışırken zamanın koşullarına da bakmak gerekir. Türkiye’ye yapılan adalar önerisi büyük ölçüde ciddiyetten yoksun. Üstelik harbin galipleri arasında bu konuda mutabakat da yoktu. Hükümet, boğazlar konusunda olası Sovyet taleplerinden endişeli idi. Yunanistan harbe girmiş ve Alman işgaline uğramıştı. ABD ve İngiltere’nin gözünde 'mağdur' idi. Bu bakımdan adalar konusunda bize nazaran avantajlı konumdaydı. Ancak adalar konusunda açıkça ilgisiz olduğumuzu hemen ilan etmek doğru muydu? Benim tereddütlerim bu konuda.
Arjantin bir önceki devlet başkanı Alberto Fernandez iktidar yıllarındaki çapkınlık maceraları ve karısına uyguladığı şiddetle okların hedefinde. Yeni devlet başkanı Milei’ye göre de merkez sol kökenli Fernandez Arjantin’e zarar vermiş bir suçlu ve bir kadın düşmanı.
Son olayda, Kara Harp Okulu mezuniyet töreninin resmi kısmında ant içen 960 mezun, 300-400’ü törenin ardından kılıçlarıyla bir araya geldi.Kim bu teğmenler? Hangi okullardan, kesimlerden geldiler, siyasi eğilimleri ne? Ve geri kalanlar kimler? Unutmayalım 2017 olması gerekir, tasfiyeler sonrası ordudaki subay açığı kapamak, çeşitli üniversite mezunlarından sıradan bir sınavı geçen 10.000 kişi, 6 aylık bir eğitimle nasip edilmiş, subay olarak kıtaya çıkmıştı.
2016’dan bu yana geçen sekiz yılda askeri liseleri kapatmak, ordu kadrolarını yenilemek, harp okullarına cami açmak, Atatürk ile birlikte Cumhurbaşkanı’nın posterini asmak, yeni teğmenler için pek bir şey ifade etmemiş gözüküyor. Demek ki zihniyet değişimi sadece güç kullanarak yapılamıyor. İktidar, genç askerlerin de içinde yaşadığı kültürel, sosyal, ideolojik iklimi değiştirmeyi başaramadı. 10 yıldır okul kitaplarında, açtıkları televizyonlarda aynı bozuk plağı dinliyorlar.
Yani ne yaptıysa iktidar kendisi yaptı. Yıktı ama yerine bir şey koyamadı.
Ama doğa da siyaset de boşluk kabul etmiyor. Peki, şimdi bunun için teğmenleri suçlayabilir miyiz?
Son birkaç yazımda Erdoğan’ın önünde kutuplaşmadan ve sertlikten başka bir yol olmadığını, buradan da çıkamayacağını öne sürmüş, kendimce nedenlerini anlatmıştım. Bugün de -Dilruba Kayserilioğlu olayının ve teğmen kılıçlarının sahnesinde- tabandaki birikmiş ve taşlaşmış duygular nedeniyle muhalefet siyasetçilerinin önünde de başka bir yol olmadığını öne süreceğim.