Laik kesimlerde zihniyet değişiminin imkân dahiline girebilmesi için seçim kazanan elitlerin güçlü biçimde vereceği normalleştirici mesajlara ihtiyaç var. Başarı sağlayan, özgüven kazandıran lider kadronun, bu başarının devamı için kucaklayıcı politikaların önemini fark etmeleri beklenir. Nitekim ilk sıcak mesajlar bu yönde ve bu yeni söylem onların kazandığı saygınlığın sonucu olarak kulaklara, duygulara ulaşacaktır. Sert, hınçlı, rövanşist sesler itibar kaybedecektir. CHP seçimleri kazanarak hem kendisini hem de ülkeyi değiştirebilmenin kapısını aralamıştır.
Dış dünyanın da artık ülkemizin bir geçiş döneminde olduğuna kanaat getirdiğine şüphe yok. AB’nin ülkemizle ilişkilerde normalleşmeye gitmek için öneriler içeren Yüksek Temsilci Borrell’in Kasım 2023’te sunduğu raporu bir türlü ele almamış olması mevcut iktidarla bir yere varılamayacağı kanaatine bağlamak mümkündür. Seçimlerden sonra bu kanaatin Brüksel ve başkentlerde kuvvetlenmiş olacağına ve beklemenin en iyi yol olacağına inanılmakta olduğunu tahmin etmek zor değil. Bu kanaati değiştirmenin tek yolu iktidarın önünde kalan yıllarda AB ile ilişkilerde normalleşmenin olmazsa olmazı olan insan hakları, hukuk, demokrasi ve ayrıca Kıbrıs sorununda beklenen bazı adımları atmasıdır.
Özgürlüğün “seküler” bir hayat tarzıyla yakın ilişkisini gözden kaçırmamak, AKP’nin belediyelerde gerilemesinin nedenlerinin bir bölümünü de bütün “hayat” yatırımını tek bir anlayışa, sevk etmeye çabalayan yanında aramak gerekiyor. İstanbul’da CHP’ye geçen Üsküdar ve Beykoz gibi belediyelerin kent hayatına ne yönde yatırım yaptığını gözlemlemek sanırım bu fikrimi destekleyecektir. Bu beldelere tabiri caizse “direkten dönen” Fatih’i de eklemek gerek. Üsküdar mekanlarındaki Hilye-i Saadet, Gönül Bulutu, Yedi Güzel Adam başlıklı etkinliklerde salonlar hınca hınç dolmadı. Hesaba katılmayan Üsküdar’ın bu dokuya maruz kalmaktan belki de bunaldığı oldu.
Erdem, yanına kolay ulaşılan, Adalıların istedikleri zaman kapısını çalabildikleri, istedikleri gibi konuşabildikleri, şikayetlerini istedikleri tonda dile getirebildikleri bir başkandı. Onun saatlerce basit konularla yurttaşlarca nasıl esir alındığına tanığım. Sabırla dinlerdi. Adalılar onu istedikleri gibi rahatça eleştirdi. Haklı oldukları konular da vardı, haksız oldukları da… Adalılar Erdem’i sevdi. Onu kıymetli bir “hemşehri” olarak benimsediler.
Datailor Veri Analiz Genel Koordinatörü Ahmet Turan Han, 31 Mart’ın rakamlarını Serbestiyet için analiz etti: “%78,6'da kalan katılım son 10 yıllık seçim ortalamasının(%84,4) anlamlı şekilde altında. AK Parti ağırlıklı bölgelerde katılım %7,83 oranında düşerken, CHP ağırlık bölgelerde katılım oranındaki düşüş %1,92'de kalıyor. AK Parti seçmeninin “şer ekseni” olarak görmediği partilere veya adaylara yöneldiğini görüyoruz. CHP’ye yönelim ise çok daha kısıtlı. Ayrışan tek isim yüzde 20 ile Mansur Yavaş. 2019 seçimlerinden bugüne 4 milyon 300 bin, 2023 seçimlerden bugüne 800 bin yeni seçmen vardı. Yeni seçmen tercihleri incelediğinde CHP’ye sempati %50'lere yaklaşırken, AK Parti’ye yaklaşım %22 civarında seyrediyor.