GÜNÜN YAZILARI

Maliyeci zihniyetiyle iktisadi kalkınma olamaz

Sıcaklar arttıkça susuzluğum da artıyor sanki ve ardından yeni bir Şevket Süreyya kitabı geliyor: Menderes’in Dramı. Görünen o ki Menderes, uzun yıllar her halk çocuğu gibi ülkenin sorunlarına kayıtsız kalamamakta ve içten gelen bir duyguyla kendini en yüksek mevkilere hazırlamaktadır. O gün geldiğinde ise, esas olan milletin vekili veya mebusu değil mümessili olabilmektir: “Çünkü milletin gerçek mümessili demek, hele bizimki gibi okuryazar nispetinin düşük olduğu ülkelerde, nihayet, milletin istek ve ihtiyaçlarını sezerek, onlara sözcü olabilen demektir. Hatta bu ihtiyaçlar, millet tarafından açığa vurulmamış olsa bile.”

Halide Edip, ABD Kongresi’ni görseydi?

Bazıları için kabulü zor olabilir ama bugün Türkiye’de modernliği ya da demokratik değerleri Batı’ya referansla savunmak artık hiç ikna edici değil. Tam aksine modernleşmeci ajandayı, demokratik değerleri, liberal değerleri savunmakla Batıcılık arasındaki mesafenin açılması gerekiyor. “İkinci el Avrupalılığa” mesafe koymuş Halide Edip, iyi bir referans kaynağı olabilir

Bir bakışı bin alkışa bedel: Filistinli Rashida, Amerikan Kongresi’ne nasıl girdi?

Netanyahu, Amerikan Kongresi’nde Filistin için sokağa çıkan Amerikan vatandaşlarına hakaret edip Amerikalı Kongre üyelerinin alkışını aldı. Görüntüler tam bir sirkti: 58’i ayakta 78 kez alkışlandı, elini sıkmak isteyen vekiller nedeniyle 5 dakika salondan çıkamadı, Filistinlilere “barbar” dedi. Bu rezil sirkin çarkına çomak sokan ise yine bir Filistinli oldu. Amerika’nın ilk kadın Müslüman Kongre üyesi olan Demokrat Partili Filistin kökenli Rashida Tlaib, elinde tuttuğu “savaş suçlusu” ve “soykırım faili” yazılı pankartı ve boynuna astığı kefiyesiyle konuşma boyunca öfkeli gözlerini Netanyahu’dan ayırmadı. Rashida Tlaib’in öfkesi boşuna değildi. Netanyahu sadece on binlerce masum Filistinliyi katletmemiş, aynı zamanda Trump ile el ele verip Rashida’nın anneannesini son kez görmesine de engel olmuştu.

Mustafa Yeneroğlu yazdı: TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nda birkaç saat…

2,5 saatten fazla bir vakit sonra; sıramı beklediğim, ikaz ettiğim, sonra adım sıralamada okunmasa bile sabırla beklediğim ama nedense şaşırmadığım cümle geldi: “Bundan sonra söz isteyen vekillere 2 dakika vereceğim.” Bu onur kırıcı davranışlara ve insan haklarına kayıtsız hale daha fazla katlanmamak üzere toplantı salonunu terk ettim.
- Advertisement -

Almanya ile döner krizi

Almanya’da dönerciler artık popüler yeme-içme mekanları olmanın yanında, çok ciddi sosyal etkileşim alanları. Örneğin Türkiye toplumunun siyasi havasını koklamak isteyen bir Alman vatandaşı için en kolay yol, mahalledeki tanıdık dönerciye gidip, oradaki Türklerle hatta bizzat dönercinin kendisiyle fikir alışverişi yapmaktan geçiyor bazen. Türklerin İsrail-Filistin konusuna yaklaşımının nabzını dönercilerden tutan Alman gazeteciler bile var. Tabii döner fiyatları da Almanya’da toplumun en çok ilgisini çeken konular arasında. Meclis’e önergeler veriliyor, yasa tasarıları hazırlanıyor.

En Son Çıkanlar