Almanya’da dönerciler artık popüler yeme-içme mekanları olmanın yanında, çok ciddi sosyal etkileşim alanları. Örneğin Türkiye toplumunun siyasi havasını koklamak isteyen bir Alman vatandaşı için en kolay yol, mahalledeki tanıdık dönerciye gidip, oradaki Türklerle hatta bizzat dönercinin kendisiyle fikir alışverişi yapmaktan geçiyor bazen. Türklerin İsrail-Filistin konusuna yaklaşımının nabzını dönercilerden tutan Alman gazeteciler bile var. Tabii döner fiyatları da Almanya’da toplumun en çok ilgisini çeken konular arasında. Meclis’e önergeler veriliyor, yasa tasarıları hazırlanıyor.
Evet, aile günün sonunda sığınağımız ama aynı zamanda bizi hep onaylayan, kapalı devre, dar bir çıkarın gözetildiği bir kurum ve bu da hem kişisel hem de toplumsal gelişimin önünde bir engele dönebiliyor.
Trump ABD’sinde daha önce öyle olmuştu, seçilirse yine öyle olacaktır.
Başka yerlerde de farklı olacağını kim iddia edebilir?
Bugün 23 Temmuz 1908’in yani Hürriyet’in İlanı’nın yıldönümü. Roni Margulies, 2017 yılında yazmıştı: “1908 ile ne sağ ilgilenir, ne sol. Sağ için, Abdülhamit’in devrilmesiyle sonuçlanan bir hareket elbette basitçe nefret edilen bir şeydir. Sol için, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin uyguladığı Ermeni Soykırımı daha önce yapılan her şeyi olumsuzlaştırmış, habisleştirmiştir. Kaldı ki, Kemalist resmî tarih yirminci yüzyılı 19 Mayıs 1919’da başlattığı için, 1908’de neler olduğu zaten pek de önemli değildir.”
Başlangıçta hukuka, demokratik değerlere gösterilen titizlik zaafa uğradı. “İnancımız böyle emrediyor” şeklinde ifadesini bulan bir geri dönüş başladı. AK Parti kadroları, bu değişimden iki taraflı etkilendi. Bir kesim dini mesajları daha çok öne çıkarırken, diğer bir kesim de sekülerleşti. Şu açık: AK Partili kadınların bir kesimi, haklarını korumak konusunda duyarlı. Erkek egemen sistemi anlamak noktasında da önemli tecrübeler edindiler.
İlkokul eğitim müfredatında Atatürk anlatısı, eşzamanlı olarak iki taraflı ilerler: Bir taraftan, Cumhuriyet’in, devletin, toplumun, halkın varlığı Atatürk’e bağlanır; o olmasaydı, bugün sahip olduğumuz hiçbir şeye sahip olmayacağımız düşüncesi çocukların zihnine kazınır. Diğer taraftan da Atatürk’ün ölümsüz olduğu, gönüllerde yaşadığı, onları (çocukları) her zaman izlediği ve onlardan çok şey beklediği vurgulanır.