Tek atlı arabayla eniştesi tarafından gezdirildiği köy düğünlerinden keşfedilen Yaşar Doğu’nun zamanı gibi er olarak gittikleri askerlikte keşfedilen güreşçilerin demografisi yok artık bu ülkede. Ancak ülkemizde hayata tutunmak, didinmek, çıkış aramak için mücadele eden alt sınıf ama dünyadan az çok haberdar olan, olma, temas etme imkânı olan kadınların demografisi var. Ya da daha şehirli dünyalarda; daha da şehirli, daha da dünyalı, kendi ayakları başında durabilen ve özgürlüğünü kazanmış olmayı arzulayan genç kızların demografisi. Bugün Türkiye’nin sportif ve olimpik derecesini, ötesinde dünyalılığını ölçerken kıyasımız Yaşar Doğu değil Eda Erdem olmalı.
Failin radikalleşmesinde seküler milliyetçi internet alt-kültürünün hiçbir tesiri olmadığını iddia etmek anlamsız olacaktır. Bu açıdan bakıldığında, azizler koalisyonunun içine seküler milliyetçiler de eklenebilir. Tam da bu yüzden Türkiye’de serinkanlı müzakereyi dinamitleyen ve sosyal medyada kümelenen seküler milliyetçilik tehlikesini cesurca konuşmakta entelektüel ve siyasi açıdan fayda var. Zira böylesi bir hamasi milliyetçilik 18 yaşındaki bir genci etkilediği gibi, Breivik ve Tallant ile özdeşleşim kurmasına da dolaylı olarak aracı olabilme potansiyeli taşıyor. Tıpkı Batı’daki geniş çaplı radikal sağ blok içerisinde sağ liberteryenleri, sağ siyonistleri, counter-jihadist çevreleri, aşırı sağı ve NRx’cileri barındırdığı gibi, Türkiye’de seküler milliyetçilik, sosyal medyadaki belli başlı gençleri bu geniş çaplı koalisyonun bir parçası kılma konusunda dolaylı olarak işlevsel olabilir.
Türkiye doğumlu siyasetçilerin Avrupa’nın birçok ülkesinde milletvekili, bakan, başbakan adayı olduğunu biliyoruz. Örneğin Hollanda’da Türkiye doğumlu bir kadın, başbakan olmaya çok yaklaştı ama kıl payı seçimi kaybetti. Hem anne hem baba tarafı dünyanın farklı yerlerinden ABD’ye göç etmiş melez bir siyasetçi olan Kamala Harris, şu an ABD’deki başkanlık yarışının en iddialı ismi ve son anketlerde Trump’tan önde. Harris’in annesi 1958’de Hindistan’dan, babası ise 1961’de Jamaika’dan ABD’ye gelmiş.
Victor Hugo, Sefiller adlı eserinde “1862’nin Paris’i, banliyösü Fransa olan bir şehirdir” der. Bütün bir Fransa kenar mahalle, şehir olan bir tek Paris! Lakin bu şehrin de kendi kenar mahalleri vardır ve Hugo, Paris’i ve Parislileri anlamak için bizi bu kenar mahallelere davet eder.
1940’ların ikinci yarısına kadar Yahudilerin ve Yahudiliğin tarihi, yüzyıllar boyunca yenilmenin, ezilmenin, sürülmenin, ayırımcılığın, mağduriyetin tarihi oldu. Bu acılar 1942-1945 soykırımı ile dibe vurdu. İsrail kurulduktan sonra, yerini yenmeye, ezmeye, sürmeye, dışlamaya, öldürmeye bıraktı. Gazze, kolonyalist bir rejimin Müslüman ghetto’su oldu. Ardından, İkinci Dünya Savaşının Nazi ghetto’larından da feci bir katliam alanına dönüştü.