Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı Karim Khan, İsrail Başbakanı Netanyahu, Savunma Bakanı Gallant ve üç Hamas yöneticisi hakkında savaş suçu işledikleri iddiasıyla tutuklanma talebinde bulundu. Hakkındaki tutuklanma talebi kabul edilirse, Netanyahu “Putin, Ömer el-Beşir ve Kaddafi’den oluşan “gurur” dolu listeye katılacak. Amerikalı senatörler ve İsrail tarafından tehdit edilen Pakistan kökenli Britanyalı savcı Karim Khan bu zor süreçte yalnız değildi. 94 yaşındaki Holokost mağduru Theodor Meron, George Clooney’in eşi olmanın ötesinde çok başarılı bir insan hakları hukukçusu olan Lübnanlı Amal Clooney de Khan’ın danışma kurulunda yer alarak tutuklama talebine destek verdi. Bir zamanlar İsrail devletine danışmanlık yapan Theodor Meron, 46 yıl önce İsrail’in işgal ettiği topraklarda Yahudi yerleşimleri kurmasının, Filistinleri sürmesinin ve evlerini yıkmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu söylemiş, İsrail’i uyarmıştı. İsrail, Meron’u dinlememişti.
2019 yerel seçimlerinde CHP’nin Anadolu’daki seçim kampanyasını yürüten siyasal iletişimci Ateş İlyas Başsoy, kampanya sırasında parti kadrolarına gönderilmek üzere bir kitapçık hazırladı. Kitapçığın dev puntolu, “bu sözü hiç unutmayın” vurgulu son cümlesi o zamana kadarki CHP kampanyalarının temel yanlışını da büyük bir isabetle teşhis ediyordu: “Yaptığın muhalefet muhalif olduğun şeyi güçlendiriyor mu zayıflatıyor mu?” Başsoy, neredeyse Erdoğan’dan çok Erdoğan’a oy verenlere sinirlenme eğilimine karşı da bir slogan geliştirmişti: “Erdoğan’ı görmezden gel. Onu sevenleri sev.”
Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği 22 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Tamamına yakını “muhalif” mecralar olmak üzere, çeşitli haber/yorum sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında konusu yönetmeliğin yürürlüğe girişi, doğru olmayan çeşitli bilgilerle ve bazen de abartılı yorumlarla verildi. Örneğin “Savaş ilanı yetkisi cumhurbaşkanına geçti.” Yanlış. Bu ibare, savaş ilanı ile seferberlik ilanını kavramlarının karıştırılmasından kaynaklanıyor olmalı. Anayasa’ya göre “Savaş ilanına Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından karar verilir.” “Seferberlik ilanı yetkisi cumhurbaşkanına geçti.” Kısmen yanlış. Çünkü…
“Canlara kıymayalım” dememiz özünde anlamlı değildir. Canlara kıyarız. Yaşamak için bile değil, belli bir lezzete erişmek, bir çeşit gastronomi kültüründen pay almak için ihtiyacımızdan fazlasının bile canına kıyarız. Hatta sahiplendiğimiz hayvanın iyi beslenmesi için başka hayvanların canına kıyılmasından rahatsızlık duymayız. Nihayetinde köpek maması da ıspanaktan üretilmiyor. Pekiyi bazı hayvanlara tanıdığımız bu ayrıcalığın kökü nedir? Yanıtı basit: Kültür. Köpekleri zamanında insanlar bir yarar umarak evcilleştirdi. Evcilleşen tüm canlılarda olduğu gibi doğada kendi başına hayatını sürdüremeyecek ve insana bağımlı bir tür ortaya çıktı.
Ahmet Kaya’nın güzel bir taksicilik anısı vardır. Ünlü sanatçı bir dönem geçimini sağlamak amacıyla taksicilik yapar. Bazen parayı alamaz, bırakır gider. Bazen de müşteriler arabadan atlayıp kaçar. Bir keresinde de İstanbul’un bir ucundan öbür ucuna götürdüğü müşterinin züğürt olduğu anlaşılır. Ahmet kızar, “Beni buralara getirmeseydin be adam” der. Müşteri hafif sırıtarak “Peki o zaman beni aldığın yere geri götür” der ve Ahmet Kaya taksiciliği bırakır.