Kürtlere yönelik olası bir hukuki ve siyasi düzenlemeyi, ulus-devletten vazgeçmek olarak okumanın bir gerçekliği yok. Eğer bir devlette azınlıklara kültürel haklar tanımak, o devleti "millet sistemine" geçiriyor ve ulus-devlet ilkesinden caymak anlamına geliyorsa, o zaman Kanada çoktan tasfiye edilmiş bir yapı; Belçika zaten fiilen yok; İsviçre çökmüş bir federasyon enkazı; Birleşik Krallık da çoktan tarihe gömülmüş sayılmalıdır. Çünkü modern dünyada ulus-devlet kavramı, Türkiye’de 1930’lardan miras kalan totalist ezberle tanımlanmıyor.
Annem Londra’dan üç Kraliçe Elizabeth çıktığını savunurdu. Üçüncüsü Elizabeth Taylor… Esasında rakipsiz özelliklere doğuştan, mutasyonla sahip: Çift sıra kirpikle destekli -hercai- menekşe rengi gözler… Ta o yıllarda sekiz evlilikle izdivaç kraliçesi de. Zeki Müren’in “Menekşe gözlerde hiç vefa yokmuş”u belki oralardan. Ama Taylor o tacı sevmiyor, pek takmıyor da… O “dame”, bir şövalye. “Saf” ırktan sarışın saltanatına, tabulara esmer, etnik güzelliğiyle meydan okuyan “pagan kraliçe”. Hatta “anti-Meryem”!
1949’da CHP’nin açtığı ilk imam hatip kursunun müdürü yani imam hatiplerin bir nevi kurucusu. O yüzden adı imam hatiplere veriliyor. Türkiye’de adının verildiği en az sekiz imam hatip okulu var. Bu okullardan sadece ikisinden bu yıl tam puanlı birinciler çıktı. Trabzon ve Antalya’daki okullar şehirlerin en iyi okulları arasında. Her yıl benzer başarılar gösteriyorlar. Yani ortada şüpheli ya da şaibeli bir durum yok. Ama kutuplaşma 14 yaşındaki çocukların şaibeli diye afişe edilmesine neden olabildi
İsrail, Suriye’deki etnik ve mezhepsel çatışmaların çıkardığı yangını büyük bir hevesle harlıyor, kendi güvenliği için elzem gördüğü bölgesel kaosu Suriye’ye yaymak istiyor. İsrail karşısında en etkili demir kubbe ise anayasal bir demokratik hukuk devleti. Zira Suriye’de etkin bir devletin kurulup istikrarın sağlanması için Dürzilerin, Sünnilerin, Kürtlerin, Nusayrilerin, Hıristiyanların kendilerini eşit ve güvende hissetmesi şart. İsrail saldırganlığı karşısında demokrasi artık Ortadoğu için en az askeri güç kadar ciddiye alınması gereken bir beka sorunu, bir güvenlik meselesi ve etkili bir silah.
Bugün gelişen barış süreci, Roni açısından Kemalist tarih anlatısında gedikler açtığı için ve ezilenlerin bir alanda ideolojik olarak devletin geleneksel bakış açısıyla dikilen milliyetçi gömlekten kurtulabilme potansiyelleri taşıdığı için çok değerli olurdu. Silahların bırakılmasını Doğan ve Roni keyifle izler ama derhal iktidarın hemen atması gereken adımları sıralarlardı. Abdullah Öcalan’a “sayın” dediği için yargılanmıştı Roni, şimdi bir yerlerde Alparslan Türkeş’in mezarı başında Bahçeli’nin Öcalan için “kurucu önder” dediğini duyduysa, barış, çözüm ve Kürt halkının özgürlüğü için harcadığı emek için gurur duymuştur.